CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, CHP Grubu adına Meclis’e “Çukurova’da tarım ve üreticilerin sorunları” başlıklı önerge sundu.
Grup önerisi olarak sunduğu önergeye ilişkin kürsüye gelen Ayhan Barut, “Çukurova denilince adam eksen adam bitecek verimli toprakları, edebiyatçıları, sanatçıları ve şairleri akla gelir. Çukurova denilince tarımın başkenti sayılan Adana akla gelir. Adana’mız kuzeyde sırtını Toroslara dayamış, güneyde kucağını Akdeniz’e açmış içerisinden Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin aktığı ve hayat verdiği, 1 yılda üç ürün alınabilen bereketli topraklar üzerinde kurulmuştur” diye konuştu.
Çukurova’nın bereketinin son yıllarda adeta çiftçinin başına ‘bela’ olduğunu söyleyen Ayhan Barut, şöyle devam etti:
“Ancak ne yazık ki son yıllarda bereketi başına neredeyse bela haline gelmiştir. Çukurova çiftçileri kan ağlamaktadır, iktidara feryat etmektedir. Çukurova gibi bereketli bir bölgede bile çiftçinin kan ağlıyor ve zor durumdaysa diğer bölgelerimizdeki örneğin İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki çiftçilerin halinin nasıl olduğunu artık siz düşünün.
Ülkemiz tarımsal üretiminin narenciyede yüzde 30’unu, soyada yüzde 65’ini, mısırda yüzde 20’sini pamukta yüzde 10’unu ayçiçeğinde yüzde 8’ini ve buğdayda yüzde 5’ini Adana’dan karşılayan üreticilerimiz, bu bereketin içerisinde perişan haldeler, ‘çözüm bulun’ diye ağıt yakmaktalar. Bu çiftçilerimizin sesini artık duyun, Mısır’daki sağır sultan duydu ama bu iktidar duymadı ya da duydu ve işine gelmedi.”
Tarımda yaşanan sorunlar ve üreticilerin karşılaştığı güçlüklere değinen Barut, şunları kaydetti:
“Üreticilerimizin kullandığı girdiler, ilaçtan tohuma, gübreden mazota, elektrikten suya son iki yılda yüzde 200’e varan oranlarda zamlanmış, çiftçinin yetiştirdiği ürünlerin fiyatı, maliyetinin altında kalmıştır. Hükümetin yaptığı yanlış ithalat politikalarından birisi de, turfanda soğan ve patatesin üretim merkezi olan Adana’da hasadın başladığı günlerde on binlerce ton Mısır’dan ithalat yapmasıydı. Salgınla mücadele bahanesiyle de ihracatı yasakladılar. Tam da o günlerde yine bu kürsüde bu ithalatın yapıldığını ve bunun yanlış olduğunu haykırmıştık. İktidar mensupları ithalatın bizim ülkemiz için yapılmadığını söylemişlerdi ancak birkaç gün sonra bu ürünlerin ülke satıhlarına yayılarak satıldığını gördük. Sonuçta soğan ve patates elde kaldı, tarlada çürümeye terk edildi.
Yine ülkemizin en erkenci karpuzunun yetiştiği Çukurova da hasada bir hafta kalaya kadar sınır ticareti adı altında İran’dan karpuz ithalatı yapıldı. Ayrıca depolarda on binlerce ton limon, ihracat yasağına takılarak çürümeye terk edildi. Yeni hasat sezonuna hazırlanan taze limonun geleceğini de tehlikeye attılar.”
Çukurova’da mayıs ayının ortalarında yaşanan aşırı sıcak ve poyrazın neden olduğu zararlardan söz eden Barut, şöyle konuştu:
“Mayıs ayının ikinci yarısından itibaren bölgemizde mevsim normallerinin üzerinde oluşan aşırı çöl sıcakları ve poyraz nedeniyle narenciye ürünleri büyük zarar gördü. Yüzde 80’lere varan hasara yol açtı. ‘Doğal afet bölgesi ilan edin’ çağrımız karşılık bulmadı. TARSİM sıcak ve poyraz afetini teminat kapsamına almadı. TARSİM’in bu afetleri gelecek yıl teminat kapsamına alacağı söylense de bu sezon narenciye ürününden zarar eden çiftçinin zararı karşılanmadı.
Önceden Çukurova ve Adana denilince herkesin aklına beyaz altın olan pamuk gelirdi. Stratejik bir ürün olan pamuk aynı zamanda tekstil ve konfeksiyon sanayisinin de hammaddesidir. Ancak son dönemlerde pamuk neredeyse yok olmaya yüz tutmuştur, artık eski Türk filmlerinde görebileceğimiz bir duruma gelmiştir. Çiftçi için beyaz altın sayılan pamuk artık çiftçinin beyaz kefeni ve kara talihi haline gelmiştir. Neden? Çünkü pamukta net bir şekilde ithalatçı konumdayız. Her yıl 500 bin tonun üzerinde 1 milyar 200 milyon dolar civarında para vererek ithalat yapmaktayız. Ayrıca üreticilerimiz pamuğu maliyetinin altına satmaktadır.
İki yıl önce kilosu 4.5 lira olan pamuk son 2 yıldır 3 lira ve altında fiyatlara satılıyor. Pamukta uygulanan prim miktarı ise son 3 yıldır kilogram başına 80 kuruş ve bu çok yetersiz. Çare prim miktarını 1.5 liraya çıkarmak ve çiftçiye hasat ile birlikte peşin ödemektir. İktidara sesleniyoruz; Çiftçinin sorunlarını çözün, borçlarını faizsiz erteleyin, yeni destekler verin.
Tarımın T’sini, çiftçiliğin Ç’sini bilmeyen bir Tarım Bakanı var. Sorun çözmeyi bir tarafa bırakın, afet gören çiftçiye ‘geçmiş olsun’ bile demiyor. Bu salgın döneminde hepimiz gördük ki, tarım çok önemlidir. Elinizi yüreğinize götürün, üretene ve üretime destek verin.” ifadelerini kullandı.
Ancak Barut’un önergesinin TBMM’de görüşülmeye açılması reddedildi.
Bu haber en son değiştirildi 25 Haziran 2020 23:06 23:06
Ülkenin her alanında ayrı bir yıkım yaratan rejim, suç ittifakına dönüşmüş durumda. MHP’li 3 vekilin…
ABD Başkanı Joe Biden, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Netanyahu hakkındaki tutuklama emrinin "rezalet" olduğunu…
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinin davasında abla Selma Ateş’e saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt,…
Ali Yerlikaya bakanlığının bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Muhalefet milletvekilleri kadın cinayetleri ve KADES uygulamasına…
AKP’li İzmir Menemen Belediyesi’nin 2023’te bir ay içinde 40’a yakın konser ve etkinlik yaptığı ortaya…
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…