Çorlu tren faciasında 'bilirkişi' skandalı

Çorlu'da yaşanan tren faicasına ilişkin bilirkişilik yapan üç ismin TCDD ile ticari ilişkisi Bakanlık tarafından doğrulandı.

Çorlu tren faciasında 'bilirkişi' skandalı

Çorlu tren faciası davası ardından verilen soru önergesine yanıt veren Bakanlık, davada bilirkişi olarak görev yapan Bekir Binboğa, Sıddık Yarman ve Mustafa Karaşahin’e 14 ayrı danışmanlık sözleşmesi için 1 milyon 40 bin TL verildiğini doğruladı.

Bugün Ankara’da yaşanan tren kazasının ardından TCDD’yi uyaran CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker “Bakıma giden trenin iki vagonu raydan çıktı. Tek tesellimiz trenin boş olması. Dolu trenlerin geçtiği ve 250 kilometreyi sadece bir bekçinin kontrol ettiği, yandaş müteahhitlere ihale edilen demiryollarımızın durumu vahim! Kontrolleri artırın, tedbir alın” diye konuştu.

10-11 Eylül Çorlu Tren Katliamı davasının ardından verdiği soru önergesine gelen yanıtta tren hatlarının ciddi risk altında olduğunun bir kez daha görüldüğünü söyleyen Ali Şeker, Ulaştırma Bakanlığı’nın verdiği yanıtta bilirkişilere yapılan ödemeleri de doğruladığını açıkladı.

BİLİRKİŞİLERE DANIŞMANLIK ÜCRETİ!

Çorlu Katliamı Davası’nda bilirkişi heyetinin TCDD ile maddi ilişkilerini soru önergesinde Bakanlığa sorduğunu söyleyen Şeker, Bakanlık tarafından verilen yanıtı şöyle aktardı:

“Bakanlık bilirkişi heyetindeki Bekir Binboğa, Sıddık Yarman ve Mustafa Karaşahin’e 14 ayrı danışmanlık sözleşmesi için İstanbul ve Süleyman Demirel Üniversiteleri Döner Sermayeleri aracılığıyla 1.040.000 TL ödendiğini açıkladı. Danışman bilirkişinin ortak olduğu Savronik şirketi aracılığıyla TCDD’den aldığı ihaleler bunun dışında. Mahkeme heyeti, heyet ile idare arasındaki maddi ilişkiler, rapordaki çelişkiler üzerine yapılan itirazları dikkate alarak yeni bir bilirkişi raporu için karar almıştı. Bakanlığın yanıtı, bilinen bu maddi ilişkiyi belgelemiş oldu. Ortada ciddi bir etik sorun vardı. Bu doğrulandı.”

RİSKLER SÜRÜYOR

Çorlu Katliamı Davası’nda sanık olarak yargılanan Turgut Kurt’un ifadelerinin çok önemli olduğunu belirten Şeker, buradan yola çıkarak Ulaştırma Bakanlığı’na sorular sorduğunu, gelen yanıtların da Turgut Kurt’u doğruladığını söyledi:

“Turgut Kurt, duruşmada yol bekçileri kadrolarının yeterli olmadığını, benzer risklerin tüm hatlarda sürdüğünü ifade etmişti. Bakanlığa ayrıntılı olarak sorduk. Verilen yanıtlardan tüm hatlarda riskin sürdüğünü görüyoruz. Bakanlık, sorumuz üzerine yol bakım müdürlüklerinin sorumluluk sahasının ortalama 200-250 kilometre olduğunu söylüyor. Çorlu Katliamı’nın yaşandığı nokta 1. Bölge müdürlüğü’ne bağlı 14. Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nün sorumluluk alanı yaklaşık 250 kilometre. Yine sorumuza verdiği yanıtta 250 kilometre hattan sorumlu 1 demiryolu bakım müdürü, 3 yol bakım şefi, 4 yol sürveyanı, 4 hat bakım onarım memuru, 15 yol bakım onarım işçisi, 2 sanatsız işçi, 7 mühendis, 4 operatör ve 2 tekniker yanında 1 tane de Yol Geçit Kontrol Memuru görev yapmaktadır deniyor. Yol Geçit Kontrol Memuru, Yol Bekçileri’nin yeni adı. Diğer görevliler yol bekçisinin, yeni adıyla yol geçit kontrol memurunun tespit ettiği arızaları, bozuklukları tamir ediyor. Yani önce arızanın, bozulmanın tespit edilmesi lazım, ama bunun için 250 kilometreden sorumlu tek çalışan var. Bakanlık cevabında, bir Yol Geçit Kontrol Memuru’nun günde 10 kilometre mesafeyi yaya olarak kontrol ettiğini söylüyor. 250 kilometre sorumluluk alanı ve günde 10 kilometre. Risk sürüyor ve acilen tedbir alınması gerekiyor”

UYARILAR DİNLENİLMEMİŞ!

Sanık Turgut Kurt’un, duruşmada ‘eksik kadroların tamamlanması için üstlerine uyarıda bulunduğunu’ belirtmesi üzerine bu başlığı da soru önergesine eklediğini söyleyen Şeker, “İdare, verdiği yanıtta kelime oyunu yapmış. Kurt’un yol bekçisi kadrosu için rapor vermediğini söylemiş ama ardından ‘işyerindeki işçi ve memur nüve kadrosunun tamamlanması için bağlı olduğu Yol Servis Müdürlüğü’ne talepte bulunmuştur’ demiş. Sorumlu çalışanın, hatlardaki eksik kadroları tamamlayalım raporunu almışlar ve bir şey yapmamışlar. Katliamın ardından, kayıp yakınlarının isyanı özellikle bu duruma. Yapılan uyarılara rağmen sorumluluklarını yerine getirmeyen yetkililer yargılansın istiyorlar” diye konuştu.

‘RAPOR YAZAN YETKİLİLERİN OLAY YERİNİ GÖRMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’

Kazanın ertesi günü bölgeye gittiğini, yerinde gözlemler yaptığını ve fotoğrafladığını ifade eden Şeker, sorulara cevapları yazan yetkililerin olay yerini görmediğini düşündüğünü belirtti:

“TCDD, tüm kamu kurumlarında uygulandığı gibi, hatların yapımını ve bakımını yeterli uzmanlıkları olmayan yandaş müteahhitlere ihaleleri aktarıyor. Siyasi irade ve müteahhitler TCDD çalışanları üzerinde baskı kuruyor. Hattın güvenliği için yapılması gereken mühendislik hizmetleri kağıt üzerinde kalıyor. Demiryolu hatlarının kurulduğu altyapı platformlarının 6 metre genişliğinde olması gerekiyor. Çorlu Katliamı’nın yaşandığı menfezde bunun böyle olmadığını yerinde tespit ettik. Menfezin üzerine gelen kısımdaki demir rayların altında bulunan kumlu toprak sel sularının etkisiyle boşalmış, demir raylar havada kalmıştı. Bakanlık önergemize verdiği yanıtta kamu ihale kanununa atıfta bulunarak 6 metre genişliğin her yerde sağlandığını söylüyor. Gerçekler bunun böyle olmadığını hepimize gösteriyor. ‘Türkiye’deki demiryolu menfezlerinin yüzde 96’sı Çorlu Tren Katliamı’nın yaşandığı Sarılar Köyü’ndeki menfezden daha kötü durumda’ diyerek gerçekleri haykıran uzmanların ifadesine kulak verin. Önlem alın.”