Edirne’de tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın köşe yazıları kaleme almaya başladığı Yeni Yaşam gazetesinde Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen ilişkisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
“Ele geçirmelik devlet” başlıklı yazısında Demirtaş, AKP’nin 2002’de iktidarı devralınca geçmişten çıkardığı derslerle, devleti ele geçirme icraatına daha özenli ve temkinli giriştiğini belirtip, “AKP’in islamcılıktan vazgeçmesi şartıyla kapatılmaktan vazgeçildiğini” öne sürdü.
“AKP hükümeti bu Kemalist elite karşı devlet içinden hamle yapacak güce ve onların yerine yerleştireceği nitelikli bir kadroya sahip olmadığından, imdada Gülenciler yetişmiştir” diyerek AKP tezlerine benzer ifadeler kullanan Demirtaş “Zaten “Hocaefendi”nin tüm sağ partilerle ve devletle arası iyi olduğundan bu yerleştirme süreci başlangıçta tehdit olarak algılanmamıştır. Ve Cemaat, bir dizi ustaca müdahale sonucunda devleti ele geçirmeyi başarmıştır.” dedi.
“Cemaat’in ele geçirdiği devleti Erdoğan’a yar etmemeye karar vermesiyle Erdoğan’ın bunu fark ettiği ve ortaklığın bozulduğunu, böylece 15 Temmuz darbe girişimine kadar giden bir dizi olayın tetiklendiğini” ifade eden Demirtaş, sonrasında ise şu iddialarda bulundu:
“Kanımca, Erdoğan’ın kendisi Fethullah Gülen’den ve cemaatinden hiçbir zaman hazzetmemiştir. Hatta iktidarını Gülen Cemaati ile paylaşmak zorunda kalmış olmaktan dolayı içten içe onlardan nefret ettiğini söylersem abartmış olmam. Bir noktadan sonra Cemaatçilerin de Erdoğan’a benzer duygular beslediği bir sır değil tabii ki. Cemaatin Türkçe Olimpiyatları adlı bir etkinliğinde Erdoğan’ın Gülen’e hitaben “bitsin artık bu hasret” diyerek yaptığı Türkiye’ye dön çağrısı, aslında samimi bir çağrı değildir. Erdoğan, Gülen’in niyetini çok önceden sezip onu Türkiye’ye getirerek kontrol altına almaya çalışmış, söz konusu çağrıyı da bu amaçla yapmıştır. Ben Erdoğan’ın o sözlerini Meclis’teki odamda televizyondan duyduğumda da böyle düşünmüştüm, halen de böyle düşünüyorum. Gülenciler konusunda Erdoğan bir aşamadan sonra AKP kurmaylarını ikna edemediğinden yalnız kalmıştır. Bunu Erdoğan’ın siyasi sorumluluğunu hafifletmek için söylemiyorum tabii. Bununla birlikte, yorumum budur. Bir cümleyle özetlemem gerekirse Erdoğan, Gülen’i devlet için değil, kendi iktidarı için tehlikeli görmüştür.”
Bu haber en son değiştirildi 5 Mart 2020 08:22 08:22
386 gündür grevde olan Temel Conta işçilerinden işçi sınıfına dayanışma çağrısı: Yaşasın sınıf dayanışması sadece…
Laiklik Meclisi'nden yapılan açıklamada "Radikal İslamcı terör, yalnızca silahlı hücrelerden değil; siyaseti, yargıyı, idari ve…
xYeni Şafak yazarı Yahya Bostan'a göre, HTŞ yönetimi, SDG’nin federatif taleplerini reddetti ve Fırat’ın doğusuna…
AKP'li Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Yeni Şafak'ta kaleme aldığı yazıda, partinin 'iç muhasebe' yapması gerektiğini…
Uyuşturucu soruşturmasında tutuklanan eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy cezaevinden yeniden adliyeye getirildi.…
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) AKP'li CUmhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlunun yönetici olduğu TÜGVA öncülüğünde düzenlenecek 1 Ocak'taki…