Dilipak'tan 'kabine revizyonu' yazısı: Bazı isimler mutlaka gitmeli
"Tabanda mutlaka değişmesi gereken isimler var. Onlar değişmezse, diğerlerinin tümü değişse yine halkın beklentisi karşılanmış olmaz."
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, kabine revizyonuna ilişkin bazı bakanların yer değiştireceğine dair bir kulis dolaştığını yazdı.
Dilipak, AKP’nin kabine revizyonu başlığında geç kaldığını belirtirken; mutlaka değişmesi gereken isimlerin olduğunu yazdı.
Dilipak, “Tabanda mutlaka değişmesi gereken isimler var. Onlar değişmezse, diğerlerinin tümü değişse yine halkın beklentisi karşılanmış olmaz. Bütün siyasi partilerin genel başkanları için söylüyorum: Halk eski taahhütler yerine gelmeyince yeni taahhütlere artık itibar etmiyor. Siyaset halk nezdinde ‘yalan söyleme sanatı’na döndü.” diye yazdı.
Dilipak’ın yazısından bir bölüm şöyle:
“Siyasetçi bindiği dalı kesmeye devam ediyor. Siyaset, itibar ve irtifa kaybederken kim kime nasıl itibar kazandırır ve irtifa sağlatabilir ki! Siyasetçi ‘kendisi himmete muhtaç bir dede’ haline geldi. ‘Nerde ki gayrıya himmet ede’.. Cemaat, Media, STK, Adalet, İlim, hepsinin suyunu çıkardık. Ölü yüzü pudralar gibi, sayılar üzerinden ‘Tekasür’ yapıyoruz. Böyle değil diyorsanız, bunu halkın anladığı dilden, anladığı şekilde anlatacaksınız. Bu medianın dili bu değil. Kendi anlatmak istediğinin dışında bir algıyı ihanetle suçlayan bir akılla bu sorunu çözemeyiz. Siyasetçinin söylediği sözün anlamı, onu dinleyenlerin anladığı kadardır. Onların zihinlerinde şöyle ya da böyle oluşmuş ‘suali mukadderlere efradına cami ağyarına man’ bir şekilde cevap vermezseniz sorun, sözü dinleyende değil, söyleyendedir.”
“Siyaset vekâlet müessesesidir. Medyanın kullandığı buyurgan dil keskin sirke misali kendi tabanına zarar veriyor. CHP’si, AK Partisi fark etmez. Siyasetçi de medyanın bu diline malzeme üretiyor. ‘medyanın dili’ yaralı bilinçlerde ve gönüllerde ‘dil yaresi’ oluşturuyor. Malum medyanın fikri sefaleti ortada. Ekonomik ve Politik ‘tartışma’ (!) programları trollerin şakşakçılık yaptığı yandaş ‘ahbap çavuşların’ ‘al gülüm-ver gülüm’ muhabbetine döndü. Kendi içlerinde bile bir renklilik taşımayan bu kişiler siyasi makyaj yapmaktan, toplum mühendisliği yapmaktan, politik misyonerlik yapmaktan başka ne iş yapıyorlar.”