DİSK Kadın Komisyonu: İstanbul Sözleşmesi yaşatır
"DİSK Kadın Komisyonu olarak İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasını değil aksine kadına yönelik fiziksel ve cinsel, psikolojik her türlü şiddetin kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı daha etkin önlemler alınmasını, İstanbul Sözleşmesi'nin ve 6284 sayılı Yasa'nın uygulanmasını talep ediyoruz."
Son dönemde AKP’nin imzaladığı ‘İstanbul Sözleşmesi’ne dönük yaşadığı pişmanlık açıktan ifade edilir olmuştu.
AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye dönük hazırlıklar yapılıyor, imzalanması yalnıştı” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan, “halk istiyorsa kaldırılır” diyerek düzenlemeye yeşil ışık yakmıştı.
Gerici çevrenin AKP’yi ‘İstanbul Sözleşmesi’ konusunda eleştirilerini artırarak sürdürdüğü bilinirken AKP’nin de pişmanlığı artık açıktan ifade edilir olmuştu.
Konuyla ilgili DİSK Kadın Komisyonu, “Kadınlar halktır, yaşamak haktır, İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” başlıklı bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Biz kadınlar ve kız çocukları halkın yarısını teşkil ediyoruz. Biz kadınlar şantajla sürdürülen evlilikler istemediğimiz gibi kız çocuklarımızın şiddet ortamında büyümesini erkek çocuklarımızın şiddet aracılığıyla sosyalleşmesini istemiyoruz.” ifadelerine yer verildi.
“Sendikaları, meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, kadınlardan yükselen sesi büyütmeye, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere haklarımızı koruyan ve geliştiren her türlü yasaya sahip çıkmaya çağırıyoruz” denilen açıklamanın tamamı şöyle:
“Kadınlar halktır, yaşamak haktır,
İstanbul Sözleşmesi yaşatır!
11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ve Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi” her geçen gün dozu artan çok yönlü saldırılar altındadır.
Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ile kadına yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmak için düzenlenmiş, etkin bir uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi ortadan kaldırılmak isteniyor. Bazı çevrelerin bir süredir “Türk aile yapısına zarar verdiği” gerekçesiyle hedefine aldığı Sözleşme ile ilgili Cumhurbaşkanlığı makamından yükselen ses, bütün kadınları bekleyen büyük tehlikeye işaret ediyor.
Hangi kültür, eğitim, gelir düzeyi ve statüye sahip olursa olsun kadına yönelik erkek şiddeti, tüm kadınları ve kız çocuklarını tehdit eden, en yaygın insan hakkı ihlalleri içinde yer alıyor. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet konusunda elimizdeki en önemli araçlardan biridir. Biz kadınlar hep birlikte onun etkin bir şekilde uygulanması için sesimizi yükseltirken, Cumhurbaşkanı’ndan gelen “halk istiyorsa kaldırın” söylemi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesine ve kadına yönelik şiddetin artmasına neden olacaktır.
Biz kadınlar ve kız çocukları halkın yarısını teşkil ediyoruz. Biz kadınlar şantajla sürdürülen evlilikler istemediğimiz gibi kız çocuklarımızın şiddet ortamında büyümesini erkek çocuklarımızın şiddet aracılığıyla sosyalleşmesini istemiyoruz.
Hükümet, pandemi koşullarından da faydalanarak kadınların ve işçi sınıfının kazanılmış haklarını yok edecek adımlar atmaya başlamıştır. Kadın hareketinin geçmişten bugüne en önemli kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin hedef tahtasına konulmasını asla ve asla kabul etmiyoruz, sözleşmeye ve onun aracılığıyla kazandığımız yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz.
DİSK Kadın Komisyonu olarak İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını değil aksine kadına yönelik fiziksel ve cinsel, psikolojik her türlü şiddetin kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı daha etkin önlemler alınmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı Yasa’nın uygulanmasını talep ediyoruz.
Kadın cinayetleri ve şüpheli ölümleri durdurmak için İstanbul Sözleşmesi uygulanması gereken bir sözleşmedir. Kadınları ve kız çocuklarını koruma altına almak amacıyla yazılmış bir sözleşmeden vazgeçmek, şiddeti onaylamak anlamına gelir. Yaşamak haktır, İstanbul Sözleşmesi, kadınları ve kız çocuklarını yaşatır!
Sendikaları, meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, kadınlardan yükselen sesi büyütmeye, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere haklarımızı koruyan ve geliştiren her türlü yasaya sahip çıkmaya çağırıyoruz.”