Diyanet: Okulla, caminin birbirinden uzak olması düşünülemez
"Arapçada üniversite 'Cami' demek. Pek çoğunuz bunu bilirsiniz çok ilginç bir tevafuktur"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “mekteple, okulla, caminin birbirinden uzak olması düşünülemez” diye buyurdu. Erbaş, önermesine kanıt olarak da “Arapçada üniversite ‘Cami’ demek. Pek çoğunuz bunu bilirsiniz çok ilginç bir tevafuktur” ifadelerini kullandı.
Erbaş, “Allah resulü efendimiz Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği zaman Mescid-i Nebevi’yi inşa etti ve ilk olarak içinde bir mektep kurdu. Bugün, biz onun bir benzerini burada gerçekleştiriyoruz, mektebin içinde camiyi açıyoruz. Çünkü mekteple, okulla, caminin birbirinden uzak olması düşünülemez. Arapçada üniversite ‘Cami’ demek. Pek çoğunuz bunu bilirsiniz çok ilginç bir tevafuktur” diye konuştu.
‘EVET, ÖYLE BİR HADİS-İ ŞERİF VAR’
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya geldi. Kuran okunmasıyla başlayan programda konuşan Erbaş, Müslümanların toprakları fethetmeden önce gönülleri fethederek İslam’ı yaydığını söyledi. Batılıların ‘İslam kılıçla yayıldı’ dediğini, buna delil olarak da ‘Cennet, kılıçların gölgeleri altındadır’ hadisini gösterdiklerini ifade eden Ali Erbaş, “Evet, doğru öyle bir hadis-i şerif var. Cennet kılıçların gölgeleri altındadır ama o kılıçlar hiçbir zaman mazluma kalkmamış İslam’ın kılıcı hep zalime kalkmış” dedi.
İslam’ın fetihlerinin kalpleri fethederek olduğunu belirten Ali Erbaş şöyle devam etti:
“Benim ‘Hıristiyanlık’ diye bir kitabım var. Hani Diyanet İşleri Başkanı olduğumda çok tenkit edildim ‘Hıristiyanlık kitabı yazmış’ diye. İbn-i Hazm yazmadı m? ‘Hıristiyanlık’ diye onların da kitapları var. Kitabı okumayan, içinde ne olduğunu bilmeyen tenkit eder. Daha ilk sayfasında diyorum ki; oryantalistlerin İslam’ın, Müslümanlığın kılıçla yayıldığına dair iddiaları yanlıştır, kendi medeniyetlerine baksınlar. Hıristiyanlık 313 yılına kadar Roma İmparatorluğu tarafından baskı altına alınmış, ‘Niye Hıristiyan oldunuz?’ diye insanlar öldürülmüş, 313’den sonra da Milano Fermanı ile Hıristiyanlara özgürlük tanınmıştır. 380 yılında da Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olmuştur. Diyorum ki orada da 380’den sonra da ‘Niye Hıristiyan olmuyorsunuz?’ diye insanlar öldürülmeye başlamışlardı. Bu bir tespittir. Bizim, ilim geleneğimizde de Er-Red Ala’n-Nasara serisi vardır. Yani Hıristiyanlığa reddiye. Er-Red Ala’n-Yahudi, Yahudiliğe reddiye. Biz böyle dinlerin tarihçisiyiz, yani yazdığımız kitapları reddiye olarak yazarız. İçinde İncillerin çelişkileri bunların nasıl birbiriyle tenakuz içerisinde olduklarını anlatmak için yazdığımız kitaplardır.”
‘DİN İSTİSMARININ ÖNDE GİDENLERİ HIRİSTİYANLIĞIN İÇERİSİNDE’
‘Hıristiyanlıkta reform’ adında başka bir kitabı daha olduğunu ifade eden Erbaş, “Nasıl reform ortaya çıkmıştır, din savaşları nasıl olmuştur? bakınız, o gün batıyı din savaşları, mezhep savaşları nasıl ölüm, kan ve gözyaşına sürüklediyse onu anlatıyorum Hıristiyanlıkta Reform kitabımda. Aynı acıyı İslam dünyasında yaşatmaya çalışıyorlar. O gün de bundan kazanç sağlayanlar vardı ‘Ne kadar çok kılıç yapıp satarsak, Katoliklerle Protestanlar ne kadar çok birbirini öldürürse biz o kadar kardayız’ diyen kılıç fabrikatörleri var idiyse, bu gün ide İslam dünyasında ‘Ne kadar çok terör örgütü kurdurursak, ne kadar çok silah fabrikaları kurar toplumları yok edecek silahları yaparsak o kadar kardayız’ diyen gruplar var dünyada. İşte bunları anlatmalıyız. ‘Din istismarı’ diyoruz ya, din istismarının önde gidenleri Hıristiyanlığın içerisinde onu çok açık bir şekilde söylüyorum. Konunun uzmanı olarak yıllarca ilahiyat fakültesinde bu konunun hocalığını yapmış birisi olarak söylüyorum” diye konuştu.
‘YARISINI KESMİŞLER’
Ali Erbaş, konuşmasının sonunda şöyle konuştu:
“Orada, nimetten bahsediyor. Maide Suresi’nde buyuruyor ki ‘Bugün, sizin dininizi kemale erdirdim, artık Kur’an tamamlandı. Üzerinizdeki nimetimi de tamamladım.’ Nedir bu nimet? ‘O nimet İslam’dır ondan razı olun.’ Din olarak sizin İslam’a sahip olmanız en büyük nimettir Allah’ın bize nasip etmiş olduğu en büyük nimettir. Bu en büyük nimet, sadece Hz. Muhammed’in getirdiği nimet değil, bütün peygamberlerin getirdiği nimetin adıdır. Bunun da yarısını kesmişler medyada ‘Diyanet İşleri Başkanı, İslam, Hz. Muhammed’in getirdiği bir din değildir’ dedi diye bunu bile çarpıttılar. Halbuki diyorum ki, ‘İslam, büyün peygamberlerin getirdiği dinin adıdır, sadece peygamberimizin değildir’ diyorum. Bu ne demektir? ‘Allah dininin din İslam’dır, ondan başka Allah’ın kabul ettiği bir din yoktur’ diyorum. Bu sefer yarsını kesiyorlar, yarsını öyle. Ahlak olmayınca böyle oluyor.”
‘OKULLA CAMİNİN BİRBİRİNDEN UZAK OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ’
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş daha sonra kampüs içerisinde yapımı tamamlanan caminin açılış törenine geçti. Burada konuşan Erbaş, “Allah resulü efendimiz Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği zaman Mescid-i Nebevi’yi inşa etti ve ilk olarak içinde bir mektep kurdu. Bugün, biz onun bir benzerini burada gerçekleştiriyoruz, mektebin içinde camiyi açıyoruz. Çünkü mekteple, okulla, caminin birbirinden uzak olması düşünülemez. Arapçada üniversite ‘Cami’ demek. Pek çoğunuz bunu bilirsiniz çok ilginç bir tevafuktur” dedi.
Yapılan duanın ardından kesilen kurdele ile caminin açılışı yapıldı. Daha sonra Ali Erbaş ve açılışa katılanlar camide ilk namazı kıldı.