Eksen değişikliği mi, “dön baba dönelim” siyaseti mi?

Karadeniz’de bulunduğu söylenen şişirilmiş doğalgaz kaynakları sayesinde Türkiye ekonomisinin görece daha fazla özerkliğe kavuşacağı ve bunun her anlamda hareket alanını genişleteceği söylense de, ifade edilenlerin açıkça AKP’nin ve Erdoğan’ın büyük bir “gaz siyaseti” olduğunun açığa çıkması için birkaç gün yetti.

Hepimizin malumu, Karadeniz’de bulunduğu iddia edilen doğalgaz kaynağı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bir dizi AKP’li tarafından söylenen sözler ülkemizde radikal değişiklikler yaşanacağını çağrıştırdı.

Ekonomiyi batıran ve krizin faturasının emekçilere kesilmesinin bir numaralı sorumlusu olan Berat Albayrak tarafından duyurulan “eksen değişikliği”nin ise ne olduğu meçhul.

Ancak yine de sınırları zorlayalım ve kapitalizm koşullarında atılabilecek bir dizi radikal “eksen değişikliği” adımını somutlamaya çalışalım.

Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak emperyalizmle bağlarını kopartacak adımlar atması önemli bir değişiklik olarak düşünülebilir.

Bununla birlikte özelleştirilmiş kurumların kamulaştırılması radikal bir değişiklik olabilir.

Türkiye’nin dış politikasında kimi zaman emperyalizmin “Truva atı” pozisyonu öne çıkan, kimi zamansa kendine alan açmaya çalışan denge politikasının emperyalist ülkeler aleyhine terk edilmesi eksen değişikliğinin büyük bir belirteci olarak görülebilir.

Ülkemizin emperyalizm beslemesi İslamcı örgütler ile kurduğu hamilik ilişkisinin sonlandırılması bu açıdan değerlendirilebilir. Ortadoğu’da emperyalizme karşı mücadelede Türkiye’nin Türk, Kürt ve Arap emekçilerin birlikteliğini simgeleyen bir ittifak politikasına girmesi eksen değişikliğidir.

Daha da ilerletelim, Türkiye’nin Çin ile daha fazla yakınlaşacak politikalar atması, NATO üyeliğinin sona erdirilmesinin gündeme getirilmesi, Rusya ile daha büyük askeri anlaşmalara gidilmesi gibi başlıklar gündeme gelmiş olsaydı, günümüz konjonktüründe eksen değişikliğine dair önemli bir dizi adım olabilirdi.

Liste elbette uzatılabilir. Bununla birlikte Türkiye kapitalizminin bunları hayata geçirebilecek gücü ya da niyeti olmadığı en başta söylenebilir.

Karadeniz’de bulunduğu söylenen şişirilmiş doğalgaz kaynakları sayesinde Türkiye ekonomisinin görece daha fazla özerkliğe kavuşacağı ve bunun her anlamda hareket alanını genişleteceği söylense de, ifade edilenlerin açıkça AKP’nin ve Erdoğan’ın büyük bir “gaz siyaseti” olduğunun açığa çıkması için birkaç gün yetti. Bu durumu açığa çıkaranlar ise ülkemizin akademisyenleri ile maden ve petrol mühendisleri.

Dolayısıyla eksen değişikliğini hayata geçirmek için verilen ara gazı sanıyoruz ki yetersiz kaldı. Verilen gaz, eksen değişikliğinden ziyade eksen çevresinde bir tam dönüşü sağlayacak gibi görünüyor. Türkiye sermayesinin ve gerici AKP’nin ülkemizi döndürüp getireceği yer ise belli: Daha fazla piyasalaşma, daha fazla gericilik ve dinselleşme, emperyalizme daha büyük bir teslimiyet…

Elbette süreç içerisinde ortaya çıkan gaz kaynaklarının ülke ekonomisine ne gibi bir katkısı olduğu görülecek. “Gaz siyasetinin” içerideki etkileri dışında dış politikadaki ayaklarının ve bazı olasılıkların dikkatle izlenmesi gerektiği açık. Ayrıntılara şimdilik girmemekle birlikte burada bir al ver siyasetinin gündeme gelmesi beklenebilir. Bakılacak noktalar ise çok açık bir şekilde Libya, Suriye, Irak ve Kıbrıs’tır.

Daha da ileri gidelim, Berat Albayrak yaptığı konuşmada eksen değişikliğine işaret ederken muhtemelen, ağababalarından biri olan Turgut Özal’ın “Çağ atlıyoruz” ve “Bir koyup üç alacağız” sözlerinin benzeri bir noktaya da işaret ediyordu. Hatırlayalım, Özal ülkeyi “çağ atlatırken” neo liberalizmin, sömürünün derinleşmesinin ve özelleştirmelerin temelleri atıyor; “bir koyup üç almaya” çalışırken Türkiye kendini Ortadoğu’da istikrarsız bir pozisyonda ya da savaşın içinde buluyordu.

Günümüze gelelim, Başkanlık rejimi ile çağ atlayacağı söyleyen sermaye iktidarı, Akdeniz’de bir koyup Karadeniz’de üç aldığını propaganda eden çürümüş ve işçi düşmanı bir düzenden başka bir şey değildir.

Tam da bu yüzden, eksen değişikliği diye konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın aslında sermaye düzeninin “dön baba dönelim” siyasetinin temsilciliğini ve propagandasını yaptığını ortaya koymak gerekmektedir.

Bize göreyse kapitalist Türkiye’nin geleceğinde eksen değişikliği gibi bir başlık bulunmuyor. Uzatmadan söyleyelim, Türkiye’de yaşanması mümkün olan tek eksen değişikliği sosyalizme geçiştir. Ya da eksen değişikliği olarak ortaya konulabilecek başlıkların hepsi sosyalizmle mümkündür. Bunun dışındakiler ise halka anlatılan masallar ya da bir dizi dönemsel denge politikasından ibarettir.

Eğer ki, Berat Albayrak gerçek anlamda bir eksen değişikliğinden bahsediyorsa o zaman kendisinin komünist olduğunu ve sosyalizm mücadelesi verdiğini samimi bir şekilde açıklaması kamuoyu açısından en doğrusu olacaktır. Ama bu duruma kayınpederinin müsaade edeceğini pek zannetmiyoruz.