15 Temmuz’da darbe girişimi başladığında Jandarma Genel Komutanlığı’nda infaz edilmekten, FETÖ’cü albayın elindeki silah tutukluk yapınca kurtulan dönemin Jandarma İstihbarat Başkanlığı Plan ve Güvenlik Daire Başkanı emekli Albay Güven Şağban, darbe girişimi öncesi ve sırasındaki olaylar ile aradan geçen 4 yılda yaşananları anlattı.
Independent Türkçe’den Can Bursalı’nın haberine göre, 15 Temmuz’daki darbe girişimine yönelik sinyallerin olduğuna dikkati çekerek sözlerine başlayan Şağban, “Çeşitli çalışmalar yaparak raporlar hazırlıyorduk. Bu raporları ilgili birimlere iletiyorduk. Raporları ilettiğimiz birimlerin bazılarının başında FETÖ’cülerin olduğu ortaya çıktı. Mesela dönemin Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı… Adımların atılması için yapılan çalışmalar ağırdan alınarak, üst birimlere intikal ettirilmeyek FETÖ’cü askerlere zaman kazandırılıyordu” dedi.
“İLK BİLGİYİ VERDİK”
Darbe ihtimaline yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nde karşı eylem planı olmadığını ancak 4-5 albay bir araya gelip inisiyatif kullanarak Jandarma Genel Komutanlığı’na gittiklerini ve darbe girişiminin olduğunu Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na, HSK Başkanvekili’ne ve devletin çeşitli kurumlarına ilk bilgiyi verdiklerini belirten Şağban, şu ifadeleri kullandı:
“Ömer Halisdemir’in Semih Terzi’yi vurması, İstanbul’da Albay Sait Ertürk’ün, şehit olmak pahasına tankların kışladan çıkışını engellemesi kırılma noktası oldu. Darbeye katılmak için gelen FETÖ’cü askerlerin bir kısmı, müdahaleyi görünce geri dönmüş. En son noktada da, millet sokaklara dökülünce, FETÖ’cüler başarılı olamayacaklarını anladılar.”
“EMİR KOMUTA ZİNCİRİ İÇİNDE BİR DARBEYE DE KARŞI DURURDUK”
Darbe girişiminin emir komuta zinciri içinde olması halinde bile, darbeye katılmayacaklarını belirten Şağban,
“Darbe, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına göre suç. Biz devletin hiyerarşisi içinde emir alıyoruz. Seçilmiş bir hükümet var, anayasal güvence altına alınmış bir sistem var. Biz de bu sistemin memurlarıyız. Kanunsuz emirleri uygulamak suçtur. Biz, emir komuta zinciri içinde bir darbeye de karşı dururduk. Silahlı Kuvvetler’in büyük bölümü de dururdu” diye konuştu.
Şağban, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mehmet Dişli gibi kişilerin emekliliğini son dakikada kim engelledi? Onunla birlikte 15-16 yıl çalışan kişi engelledi. Bu kişinin kim olduğunu da biliyoruz: Şu anda Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar, uzun yıllar Mehmet Dişli ile çalıştı. Bir insan bu kadar uzun süre birlikte çalıştığı kişiyi tanıyamaz mı?
İl Jandarma Komutanları’nın büyük bir bölümünü, bölge komutanlarının bir kısmını değiştirdi. Aynısı Genelkurmay tarafından da yapılsaydı, 15 Temmuz’a yeltenemeyeceklerdi. En azından Efkan Ala’ya destek verilseydi, belki daha az zaiyatla o gece atlatılabilecekti. Efkan Ala’nın hakkını vermek lazım, unutuluyor.”
Darbe girişiminin ardından, yargıda, TSK’da, siyasette Fethullah Gülen’le mücadele edenlerin tamamının tasfiye edildiğini belirten Şağban, “Başarıyla mücadele eden başsavcıların, başsavcı vekillerinin hiçbiri görevde değil. Bizler görevde değiliz” dedi.
“KARARI SÜLEYMAN SOYLU ALDI”
Kendisinin sicil, yurt dışı görev gibi konularda terfi edenlerden fazlası olmasına rağmen özel bir kanun çıkartılarak emekliliğe sevk edildiğini ifade eden Şağban, “Bu kararı Süleyman Soylu aldı. Niye aldığını Soylu’ya sormak lazım. 86, 87, 88 yıllarında Harp Okulu’na giriş yapan ve en sağlam devre olarak bilinen subayları FETÖ emekli edemedi ama Süleyman Soylu etti” ifadelerini kullandı.
Şağban, kendisiyle birlikte emekli edilenlerin FETÖ’nün darbesine karşı koyduğunu, hiçbir gruba yakınlığı olmayan laik ve Atatürkçü subaylar olduğunu da belirtti.
Cihat Yaycı, Zekai Aksakallı, İsmail Metin Temel gibi general ve amirallerin aktif görevden alınmasını “FETÖ’yle mücadele edenler tasfiye edildiler” ifadeleriyle yorumlayan Şağban, “Devletin milletin menfaatlerini gözeterek mücadele ettik. Kötü mü yaptık?” diye sordu.
Yargının, haksızlığa uğrayan kişiler hakkında verilen kararları bozacağını düşündüğünü söyleyen Şağban, birinci derece akrabalarının FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle ihraç edilen kişiler hakkında incelemelerin çok titizlikle yapılması gerektiğini ifade ederek, “Çok büyük bir mağdur kitlesi oluşuyor” dedi.
Hamas yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri yaptığı açıklamada en önemli önceliklerinin İsral saldırılarının durdurulması olduğunu ifade…
Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen heyelanda 9 işçinin hayatını kaybettiği…
İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atanan Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Birsen Orhan, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle…
Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran ve baba Arif Güran'ın araçlarının içinde bulunduğu 5 araç…
Şahin, " Bilinmelidir ki RTÜK sansür kurumu değildir. Anayasamız net bir hükümle sansürü yasaklar" ifadelerini…
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…