AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Koronavirüs salgınının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor. Şimdi salgının seyrinin önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabiliriz.
Milletimizden sabır ve destek bekliyoruz. Maske-mesafe-temizlik kurallarına riayet edersek diğer tedbirlere gerek kalmaz.”
Kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç Nisan ayında kendi aşımızı uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunma düşüncesindeyiz.
Suriye’den Libya’ya Irak’tan Filistin’e kadar farklı cephelerde yürüttüğümüz, hak, özgürlük, adalet mücadelesinin önemi ortaya çıkmıştır.
Ülkemiz ve şahsımızı hedef alan çirkin kampanyaların kimler tarafından neden yürütüldüğünü elbette biz biliyoruz.
Türkiye olarak bölgemizdeki sorunlarla ilgilenirken, krizlere müdahale ederken asla yayılmacı bir hareket izlemiyoruz.
Bizim kimsenin hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözümüz yoktur.
Biz sadece kendi vatandaşlarımızın can-mal emniyetini sağlamaya, ardından da bölgemizin ve gönül coğrafyamızın iç barışına, istikrarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni meydan okumalar karşısında önemli sorumluluklar üstleniyoruz.
En son yine bir sivil gemimize Libya’ya insani ihtiyaçları karşılayacak sivil gemimize saldırı oldu. Bunun uluslararası deniz hukukunda yeri yok. Bunun da kaptanı bir Yunan. Gemiye girdikten sonra da sivil mürettebatı da bunlar maalesef taciz ettiler. Tüm bunlar video kayıtlarıyla tespit edildi. Gerekli olan yerlere gönderildi gönderilecek.
“Dağlık Karabağ’da 30 yıllık bir adaletsizliğin son bulmasına katkıda bulunduk.
Düne kadar ortalıkta görünmeyen, açıkça Ermenilere destek veren Minsk grubu eş başkanı, bazı ülkelerin anlaşmayla ilgili dile getirdikleri rahatsızlıkların hiçbir önemi yoktur. ”
“Salgınla mücadele tedbirlerini, üretim ve istihdamı en az düzeyde etkileyecek şekilde hayata geçirmeye çalışıyoruz. 2020 yılını ve bu etkilerin bir müddet daha devam edeceği anlaşılan 2021 yılını kazanç dönemi haline getirmek istiyoruz. Devletiyle, iş dünyasıyla, işçisiyle, genci ve yaşlısıyla, 83 milyon olarak hareket etmemiz gerekiyor. Olağanüstü dönemler olağanüstü çabalar gerektiriyor. Salgının dikkat ve enerjimizi dağıtmasına fırsat vermeyeceğiz.
İstihdamı korumaya yönelik tedbirlere büyük önem veriyoruz. Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz. Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.
Geçtiğimiz yıl kamuoyuyla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesinde yer alan hususlarla ilgili 3 yargı reformu paketi Meclis’imiz tarafından kabul edildi. Hazırlıkları süren diğer reformları da paketler halinde Meclis gündemine taşıyacağız. İnsan hakları eylem planına da en kısa sürede son halini vereceğiz.
Ülkemizin hedeflerine ulaşmak için AK Parti onu yapmıştır yapmaya da devam ediyor. Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişidir. Biz bunu söylerken, hâlâ parlementer sistemi savunanlar var. Parlementer demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3’lü, 4’lü koalisyonlarla ülkemizin ne hâle geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz.
Cumhur İttifakı Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik gündemi de Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye’ye ulaştırmaktır.
En batıdan en doğuya, en kuzeyden en güneye biz hükümet olarak, devlet olarak girilmedik yer bıraktık mı? Her yere adımımızı attık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda… Aklınıza ne gelirse, hepsinde attık.
26 havalimanının olduğu ülkede bu sayı 56’yı buldu. Üniversite sayısı 74’ten 206’ya çıktı.
Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Daha önceki konuşmamda ‘böyle bir sorun varsa ben bunu çözeceğim’ dedim ve bu sorunu çözdük. Güneydoğu’da çukurları açan kimlerdi? Biz de kayyumlarla buraları düzenledik. Artık bambaşka bir Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Siirt var. Biz barış için geldik. Nerede terörist varsa biz bunların başını ezmek için varız. Terörden meşru siyasete geçiş yolunu açmak için her yolu denedik, her fedakarlığı yaptık.
Akrep karakterli terör örgütünün kendi kendini sokarak bu fırsatı heba etmesine rağmen, bölgedeki insanlarımızla gönül bağını güçlendirerek ülkemizde yepyeni bir dönemi başlattık. Yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kişilerin de aynı trene binmesine ne demeli? Neymiş? Filancalar filancalar hâlâ hapisteymiş… Bunları ödüllendirecek halimiz yok. Dağa kaçırılan o yavruların annelerinin, Diyarbakır’daki HDP binasının önünde yaz-kış demeden oturan annelerin hakkını kim teslim edecek?
Devlet niye var? Biz niye varız? Arkadaşlar biz bunun için varız. Biz bunu halledeceğiz. Hatta daha da ileri gidip bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasının tavsiye edilmesi hakikaten beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun denilen kişi, binlerce askerimin kardeşimin kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucudur. Birilerinin çıkıp sanki Türkiye’de hiçbir şey yapılmamış her şey eski haliyle sürüyor da sadece kendileri gerçekleri söyleyebiliyor gibi bir eda ile konuşmalarını kabul edemeyiz.
Kürt kardeşlerimizin en büyük düşmanının silahlı ve siyasi temsilcileriyle bölücü terör örgütünün olduğu hakikatine göz yumamayız.
Buradan yargıya sesleniyorum… Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa’nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum.”
Bu haber en son değiştirildi 25 Kasım 2020 12:53 12:53
AKP kulislerinde kabine değişikliği iddiaları tartışılırken eski bakan Berat Albayrak'ın yeniden ekonominin başına geçmek istediği…
Sayıştay raporları, AKP’li belediyelerin tasarruf genelgesine uymadığını ve usulsüzlüklerin sürdürdüğünü ortaya koydu. Fatih Belediyesi’nde yöneticilerin…
Kastamonu'da eski Azdavay Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek gölette ölü bulundu. Civelek'in ölüm nedeni yapılacak…
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail Sevabite, İsrail saldırıları nedeniyle bölgede yaşanan insani yardımlar hakkında…
27 gündür otopsi sonucu çıkmayan Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş, intihar iddialarına tepki göstererek Rojin'in…
İzmir'de sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden 5 kardeş için cenaze töreni düzenlendi. Cenaze…