Suriye Devlet Başkanı Esad, ABD ve Türkiye’nin Suriye topraklarında bulunmasına dair değerlendirmelerini paylaştı.
Esad, iki ülkenin Suriye topraklarında bulunmasını “Bu işgal” diye tanımlarken; “Mevcut durumda iki şey yapmamız gerekiyor. İlki, işgal için kullandıkları bahaneden, yani teröristlerden, yani IŞİD’den kurtulmak. Dünyanın büyük kısmı, IŞİD’in Amerikalılar tarafından kurulduğunu ve kollandığını biliyor. Onlar, diğer tüm ABD güçlerine olduğu gibi IŞİD’e emirler veriyor. Bu bahaneden kurtulmamız lazım, bu yüzden Suriye’de teröristlerin yok edilmesi bizim için öncelik. Eğer Amerikalılar ve Türkler bundan sonra da gitmezse tamamen meşru olarak halk direnişi başlar.” diye konuştu.
Irak işgalini de hatırlatan Esad, “Bu tek yol. Görüşmeler veya uluslararası hukuk onları gitmeye zorlamayacak, zaten uluslararası hukuk diye bir şey yok. Direnişten başka araç yok. Irak’ta olan da budur. Amerikalıların 2007’de Irak’tan gitmesine ne neden oldu? Irak halkının direnişi.” dedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, RİA Novosti haber ajansına değerlendirmelerde bulundu. O röportaj şöyle:
Suriye, Beyaz Miğferler aleyhinde dava açacak mı? Faaliyetlerine yönelik örneğin BM nezdinde uluslararası soruşturma başlatılmalı mı?
Bir suç işlendiğinde, bıçak veya başka silah değil, fail yargılanır. Bu bağlamda, Beyaz Miğferler sadece bir araç, terörün kullandığı bir silah. Onları İngiltere yönetimi yarattı, ABD ve elbette Fransa ve diğer Batı ülkeleri destek verdi ve Türkiye kullandı. Tüm bu rejimler, Beyaz Miğferlerin gerçek ebeveynleri, yani Beyaz Miğferler’den önce bu ülkeler yargılanmalı. Soru şu, uluslararası hukukta bunu yapacak bir araç var mı? Hayır, yok. Aksi takdirde ABD, örneğin Irak, Yemen ve diğer yerlerde işlediği suçlardan kaçamazdı. Sadece ABD değil. Fransa, İngiltere ve diğer ülkeler. Ama dediğim gibi, ilgili yasaları uygulayacak bir kurum yok. Yani biz aslında daha çok gerçek suçlular, gerçek yöneticilere odaklanmalıyız. Bunlar, Batı ülkeleri ve onların bölgedeki kuklaları.
Ama yine de Beyaz Miğferler’e yönelik somut adımlar atılmamalı mı? Zira halen faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Evet, elbette onlar suçlu. Aksini söylemiyorum zaten. Onlar Beyaz Miğferler olmadan önce El-Nusra’ydı. Bu suçluların video ve fotoğrafları var. Onlar Suriye’de yargılanmalı. Ama bir örgüt olarak Beyaz Miğferler Batı’da kuruldu. Üyeleri suçlu, ama Beyaz Miğferler Batı’nın aracı, El-Nusra temelinde kurulan aşırılık yanlısı terör örgütü.
ABD ve Türkiye askerlerinin Suriye’deki varlığının yasa dışı olduğunu söylüyorsunuz. Buna son vermek için ne yapacaksınız?
Bu işgal. Mevcut durumda iki şey yapmamız gerekiyor. İlki, işgal için kullandıkları bahaneden, yani teröristlerden, yani IŞİD’den kurtulmak. Dünyanın büyük kısmı, IŞİD’in Amerikalılar tarafından kurulduğunu ve kollandığını biliyor. Onlar, diğer tüm ABD güçlerine olduğu gibi IŞİD’e emirler veriyor. Bu bahaneden kurtulmamız lazım, bu yüzden Suriye’de teröristlerin yok edilmesi bizim için öncelik. Eğer Amerikalılar ve Türkler bundan sonra da gitmezse tamamen meşru olarak halk direnişi başlar. Bu tek yol. Görüşmeler veya uluslararası hukuk onları gitmeye zorlamayacak, zaten uluslararası hukuk diye bir şey yok. Direnişten başka araç yok. Irak’ta olan da budur. Amerikalıların 2007’de Irak’tan gitmesine ne neden oldu? Irak halkının direnişi.
ABD ve Suriyeli Kürtler arasında petrol üretimiyle ilgili yapılan anlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu bağlamda bir şeyler yapacak mısınız?
Bu bir soygun ve bunu durdurmanın tek yolu topraklarımızı kurtarmak. Bunu yapmazsak onları hiçbir şey durdurmaz, çünkü onlar soyguncu. Hırsızı cezaevine tıkmaz veya soygun yapacak yerden uzak tutarak başka türlü önlemezseniz onu durduramazsınız. Bu hırsızlara da aynısını yapmak lazım. Bölgeden kovmak lazım, bu tek çare. Suriye hükümeti ülkenin her karışını kontrol etmeli ki, durum normalleşsin.
İdlib’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye, oradaki teröristler sorununu nasıl çözmeyi düşünüyor? Değerlendirmelerinize göre şu anda kaç kişiler?
Teröristlerin sivil nüfusun veya şehirlerin çoğunu kontrol ettiği bölgelere yönelik 2013’ten bu yana belirli bir çalışma metodolojisini uyguluyoruz. Onlara, affa karşılık silah bırakma fırsatını sunuyoruz. Bu, Suriye’nin birçok bölgesinde işe yaradı. Ama eğer onlar barışa can atmıyorsa sorunu askeri yollarla çözmek zorunda kalıyoruz. 2013’ten bu yana özgürleştirdiğimiz bölgelerde olanlar bunlar. Bu metodoloji, ulusal uzlaşmanın gerçekleştiği ve militanların Suriyeli olduğu bölgelere yönelik uygulanabiliyor. Fakat İdlib farklı, Suriye’deki yabancı teröristlerin büyük kısmı orada yoğunlaşmış durumda. Bu yüzden ya Türkiye’ye gitmeliler, zira Suriye’ye oradan geldiler, ya da kendi ülkelerine dönmeliler ve yahut da Suriye’de ölmeliler.
Avrupa’ya mı dönsünler diyorsunuz?
Genelde Avrupa’ya. Bazıları Rusya, Arap ülkelerden, dünyanın birçok yerinden geldi. Tüm bu cihatçılar Suriye’ye savaşmak için geldi.
Halihazırda İdlib gözetim altında ve Rus, Türk, bazen de Amerikalıların ortak devriyeleri yapılıyor. Sizce bu işbirliği etkili mi? Bu deneyimden gelecekte nasıl yararlanılabilir?
Hayır, ben etkili olduğunu düşünmüyorum. Şu basit sebepten dolayı, eğer etkili olsaydı kısa süre önce Halep ve İdlib’de askeri operasyon başlatmak zorunda olmazdık. Türk rejimi, teröristleri bu bölgeyi terk etmeye ikna etmeli ve Suriye ordusuna, Suriye hükümetine ve kurumlarına bu bölgeyi kontrolü altına almasına izin vermeliydi, ama bunu yapmadılar.
Her seferinde üzerine aynı yükümlülükler alıyor, ama vaatlerinden veya taahhütlerinden hiçbirini yerine getirmediler. Bu yüzden bu işbirliğinin etkili olduğunu söylemem. Ama gelin bakalım. Halen teröristlere, İdlib’de M4 karayolunun kuzeyinde kalan bölgeden gitmeleri için baskı yapma fırsatları var. Bu onların Rus tarafıyla yaptıkları anlaşmadan kaynaklanan son taahhütleri, ama halen yerine getirmiş değiller. Bekleyip göreceğiz.
İsrail ile düşmanlığı sonlandırma anlamında görüşme olasılığını değerlendiriyor musunuz? Günümüzde Arap ülkelerinin yaptığı gibi, Suriye’nin de gelecekte İsrail ile diplomatik ilişkiler kurması mümkün mü?
Bu konudaki tutumumuz, 1990’lı yıllardaki barış görüşmelerinden beri net. Yani tam 30 yıl önce Suriye için barış, haklarımız demek. Haklarımız da topraklarımız demek. Ancak topraklarımız iade edilince İsrail ile ilişkilerimiz normalleşebilir. Bu kadar basit. Bu, İsrail’in buna hazır olduğu zaman mümkün olacak. Şimdi hazır değil. Zaten hiçbir zaman hazır değildi. İsrail’de barış yönünde adım atacak bir yetkili görmedik hiçbir zaman. Bu yüzden teoride evet, ama uygulamada henüz değil.
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…