Gazeteci Barış Pehlivan'ın savunmasının tam metni
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan hakkında aynı haberden dolayı tutuklama kararı verildi.
Önceki gün Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve gazeteci Hülya Kılınç’ın tutuklanmasının ardından bugün de Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan hakkında aynı haberden dolayı tutuklama kararı verildi.
Savcılık, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın ifadesinin alınmasının ardından tutuklama talebi ile mahkemeye sevk etmişti. Barış Pehlivan, tutuklama talebiyle 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmişti. Pehlivan’ın Sulh Ceza Hakimliği’ndeki sorgusu saat 19.14 itibariyle bitti. Mahkeme, Barış Pehlivan’ın tutuklanmasına karar verdi.
Barış Pehlivan kararın ardından, “Bu hukuksuzluğunuzun perde arkasını da yazacağım, hiç şüpheniz olmasın” dedi.
Barış Pehlivan savunmasında, “Günün yeni Ekrem Dumanlı, Mehmet Baransu, Önder Aytaç ve Emrullah Uslularına dokunmayan yargı Odatv’ye operasyon çekiyor” diye belirtti.
Barış Pehlivan’ın Odatv tarafından yayınlanan savunması şu şekilde:
“Öncelikle teşekkür ederim, sayenizde bugün bir kutlama yaptık. Bugün Fethullahçı Gladyonun yıkımının en önemli yıldönümünden birisini kutladık. Bundan 9 yıl kadar önce buradaki avukatlarla birlikte bu adliyede toplanmıştık. Çünkü Odatv davasının ikinci dalgası yapılmıştı. Hakim savcı koltuklarında olan teröristleri yıkmak için biz haberler yapmıştık. Benim için bu anlamda bu durum bir dejavudur. Biz nasıl ki bundan 9 yıl önce sadece gazetecilik yaptığım için tutuklandıysam, şu anda da gazetecilik yaptığım için karşınızdayım. Ben o zamanlarda da herkes başını kuma gömerken Fethullahçı Gladyoların koltuklarda oturduğunu söyleyen gazeteciysem şu anda da başkalarının oturduğunu söyleyen bir gazeteciyim. Sizin şahsınıza değil ancak ben 2020 Türkiye’sinden adalet beklemeyen bir gazeteciyim. Vereceğiniz kararın benim burada yapacağım savunmaya göre değişmeyeceğini bilen bir gazeteciyim. Bu soruşturmayı yürüten bildiğim kadarıyla iki savcımız vardır. İki sayın savcı da yakın zamanda bir iddianameye imza attılar. Bu iddianamede 7 Şubat MİT kumpası iddianamesiydi. Bu iddianamede müşteki olarak MİT mensupları vardı. Bu iddianamede MİT mensuplarının isim, soyisim ve diğer ailevi ve kişisel bilgileri vardı ve bu kamuya açıktı. Söz konusu iki savcı da aynı suçu işlemişlerdir. O MİT mensuplarının zamanında iki gazete tarafından deşifre edildiği konusu işlenir o iddianamede. Oradaki MİT mensubu müşteki de ki ben MİT’e bağlı çalışan biriydim ve beni Fethullahçılar gözaltına aldılar ve benim imimin ve kimliğimin deşifre edilmesinde rol alan gazeteler vardır der. O iki gazeteler de Türkiye ve Sabah gazeteleridir. Peki söz konusu iki sayın savcı tıpkı bana ve arkadaşlarıma yaptığı gibi o sözde gazetecileri, haber müdürlerini, sözde muhabirlerini adliyeye getirip bizlere yaptığı muameleyi gösterip, sormamıştır. Şu anda Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Müdürünü benim bulunduğum sandalyeye getirmeye cesareti yoktur. Abdurrahman Şimşek bir tetikçidir. Kendisi ne zaman ki zamanında Fethullahçıların adamı olmuştur MİT mensuplarını hedef göstermiştir, şimdi de başkalarını hedef göstermektedir. Ben bu davada sanık sandalyesindeysem 3 hafta önce kabul edilen MİT iddianamesinde Abdurrahman Şimşek’in de sanık olarak kabul edilmesi gerekiyordu. Günün yeni Ekrem Dumanlı, Mehmet Baransu, Önder Aytaç ve Emrullah Uslularına dokunmayan yargı Odatv’ye operasyon çekiyor. Savcılık aşamasında vermiş olduğum ifademi tekrar etmekle birlikte hakkımdaki sevk yazısıyla alakalı olarak diyeceğim şudur ki; Odatv ve ben hiçbir MİT mensubunun ve ailesinin kimliğini, yaptığı görevi, hakkındaki bir belgeyi, hakkındaki Türk istihbaratına zarar verecek bir bilgiyi sayfasına taşımamışızdır. Aksine, suçlandığımız maddenin tam tersini yapmış ve MİT mensubumuzu da şehidimizin ailesini de koruma içgüdüsüyle birçok bölüme oto sansür uygulanmıştır. O nedenle benim burada bulunmamın bu davayla daha doğrusu bu haberle çok da ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Ben eğer Odatv’nin genel yayın yönetmeni değil de Sabah Gazetesi’nin bir çalışanı olsaydım bu sanık sandalyesinde karşınızda olmazdım. Ben eğer MİT mensubunu deşifre etme amacında olsaydım, hiç kimse yazmıyorken Hakan Fidan’a Fethullahçıların nasıl operasyon çektiğini yazmadım ancak bu durumu Mahrem kitabımda yazdım. Sonuçta ben bu haberde hiçbri suç unsuru görmüyorum ama suçlanmamın, sanık sandalyesinde oturmamın başka hesapların ürünü olduğunu düşünüyorum. Bu adliyeden zengin FETÖ’cüler sırf parası var diye elini kolunu sallayarak çıkıyorken beni birazdan tutuklayacaksınız. Bu adliyeden sırf bazı tarikat mensuplarına yakın diye insanlar hüsnü şehadet ettirilerek serbest kalıyorken siz beni birazdan tutuklayacaksınız. Bu adliyede rüşvetle dosyalar kapatılırken, siz beni birazdan tutuklayacaksınız. “