Halil Yeni yazdı: Bir aydının ateşle imtihanı
"Açık sözlüyüm, düşünürüm düşündüğümü söylerim. Bundandır ki, ömrümün uzun bir süresini ya hapishanelerde geçirdim ya ölümle burun buruna geldim. Ancak bir olay var ki yarası kapanmaz, kapanamaz."
Halil Yeni
20 Aralık 1915 yılında Heybeliada’da dünyaya geldi Aziz Nesin. Matematiğe, Fiziğe ve Doğa bilimlerine ilgisi ve yeteneği olsa da yoksul bir ailenin çocuğuydu ve ücretsiz okuya bilmek adına askeri okula gitmesi gerekiyordu. Ankara’da Harp Okulunu bitirip asteğmen oldu. 2. Dünya Savaşı yıllarında Trakya, Erzurum, Kars, Erzincan ve Zonguldak’ta görev yaptı. 1945 yılında ordudan atılırken yaşadığı bu ayrılık yeni bir başlangıcın ilk adımı olacak, Aziz Nesin’i ülkenin en değerli aydınlarından biri yapacaktı.
Bir Matbaa Yakılıyor
Ordudan atılan Aziz Nesin, Karagöz ve Yedigün dergilerinde düzeltmenlik ve yazarlık yapmaya başladı ve bu dergiler Nesin için bir dönüm noktası oldu. Nesin artık profesyonel olarak yazarlığa ilk adımını atmıştı ve hayatını buradan elde ettiği gelirle kazanıyordu. Aynı yıl Tan gazetesinde köşe yazarlığı yapsa da, Tan gazetesi Sol ve Sosyalist düşüncelerinden dolayı 1945 yılında Milliyetçiler, Turancılar ve İslamcılar tarafından yakıldı. Aziz Nesin’in ilk ateşle imtihanı burada yaşandı.
Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri’yle yakın ilişkiler kurduğu bu dönemde Tan gazetesi, Türkiye-Sovyet ilişkilerinin iyileştirilmesini ve geliştirilmesini savunuyordu. Bu yayın politikası ile hem iktidarın hem de milliyetçi grupların tepkisini topladı. 3 Aralık günü “Tanin” gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın’ın imzasıyla “Kalkın ey ehli vatan” başlıklı bir yazı yayımlanıyor, yazı halkı Tan Gazetesine karşı kışkırtmaya çalışıyordu. “Tan” gazetesini ve Tancıları ‘’komünistlik ile suçlayan’’ bu yazı, halkı matbaayı yıkmaya çağırıyordu. Hükümet tarafından açık bir şekilde organize edilmiş ve önüne geçilmemiş saldırıda yalnızca Tan matbaası değil, sol düşünceli her gazetenin binasına saldırı gerçekleşiyor, sol yayınlar satan ABC ve Berrak kitabevleri yağmalanıyor, Görüşler dergisiyle Yeni Dünya gazetesi tahrip edilirken çıkan olaylarda çok sayıda kişi yaralanıyordu.
1935 yılında yayın hayatına başlayan Tan Gazetesi ve matbaası 4 Aralık 1945 günü bir daha kullanılmayacak şekilde tahrip edilmişti. Olay sonrasında saldırganlardan hiçbiri yargılanmazken Tan Gazetesi’ni çıkaran Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel hâkim karşısına çıkarılıyor beraat etseler de yurtdışına kaçmak zorunda kalıyorlardı. Aziz Nesin Tan matbaası baskınından sonra ‘Ey Türk Faşisti’ başlıklı yazısının bir kısmında saldıranlara şöyle sesleniyordu.
“Ey Türk Faşisti!
Birinci vazifen Türk matbaalarını yıkmak, makineleri ısırmak, demirleri dişleyip duvarlara saldırmaktır. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli, gazeteleri çamurlara serip, üzerlerinde ağzın köpürünceye kadar tepinmektir. Bu temel partinin hazinesidir.
(…)
Ey faşist yumurcakları! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi bütün bu yapılanları kâfi görmeden, vazifen matbaaları yıkmak, makineleri ısırmak, namuslu vatanperverleri parçalamaktır. Muhtaç olduğun kazma, balta halk partisinin ambarlarında mevcuttur”
Bir Yayınevi Yakılıyor
Aziz Nesin 1957 yılında Kemal Tahir ile birlikte hem Kemal Tahir’in hem de kendinin kitaplarını yayınlamak üzere bir yayınevi kurarlar. “Düşünen Adam” heykelinden esinlenerek yayınevinin adına “Düşün Yayınevi” adı verilir. Öz yaşam hikâyesinde Nesin, yayınevinin kuruluş gerekçesini söyle anlatır “Cumhuriyet’ten önce Ahmet Mithat Efendi gibi basımevi kurmuş yazarlar vardı ama Cumhuriyet tarihinde o güne dek kendi kitaplarını yayımlamak için yayınevi kuran ilk yazar ben olacaktım. Beni buna kitaplarımı çıkarmak istemeyen kitabevi ve yayınevi sahipleri zorlamıştı.” Yayınevinin kuruluşu ile Aziz Nesin kendi kitaplarını basıp satmakta ve bu sayede az da olsa para kazanmaktadır. Biriktirdikleri ufak sermayelerle başka yazarların kitaplarını da yayımlamaya başlarlar. Enver Gökçe’nin çevirisini yaptığı Pablo Neruda’nın şiirleri de bunlardan biridir. Neruda’nın şiirleri ilk kez Gökçe tarafından Türkçe ’ye kazandırılmış ve Düşün yayınevi tarafından basılmıştır. Fakat hayat Aydın’ın ateşle imtihanıdır ve yayınevi 1962 yılında anlaşılamayan bir nedenle bir gecede yanıp kül olur. Bu yangın Aziz Nesin için yıllarca şüpheli bir yangın olarak kalacaktır. Çünkü ona göre yayınevi karanlık eller tarafından yakılmış olabilir.
Bir Otel Yakılıyor
“Açık sözlüyüm, düşünürüm düşündüğümü söylerim. Bundandır ki, ömrümün uzun bir süresini ya hapishanelerde geçirdim ya ölümle burun buruna geldim. Ancak bir olay var ki yarası kapanmaz, kapanamaz.’’ diyordu Nesin, Sivas katliamı için.
Yaşamı boyunca 110 eser kaleme alarak Nazım Hikmetten sonra dünyada en çok tanınan Türkiyeli yazarlardan biri olan Aziz Nesin’in ateşle son imtihanı ise Sivas’ta yaşandı. Temmuz 1993’de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere gittiği Sivas’ta gerçekleşen katliamda 33 aydın ve 2 otel çalışanı ‘Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak’, ‘Laiklere ölüm’, ‘Yaşasın şeriat’ ve ‘ ‘yakın ulan yakın’ sesleri ve tekbirler eşliğin de yaşamını yitirdi. Aziz Nesin son anda kurtulurken linç girişimine uğradı.
Nesin Vakfı, Aziz Nesin’in arşivindeki Madımak katliamına dair tuttuğu notları geçtiğimiz yıllarda yayımladı. Notlarda Nesin, Madımak katliamını, “Müthiş bir çığlık, kadın çığlığı… Sonra korkunç bir sessizlik. Evet ölüm sessizliği… Kısa sürüyor” diyerek anlatıyordu.
‘’Bütün insanlık tarihinde ölmemiş tek kişi bulunsaydı, ona bakıp ben de ölmeyecektim. Ama ne yapayım ki örnek yok, suç benim değil, öleceğim herkes gibi’’ diyen Aziz Nesin ölmeden önce vasiyet niteliğinde ki ‘’Son İstek’’ şiirinde şunları söylüyordu.
Bitki olacaksam / Çayır çimen olayım / Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam / Gelin arabaları geçsin üstümden / Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun / Ne kaçan ne kovalayan / Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni / Okullarda kullanın / Cezaevlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa / Islık öttürsünler / Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem / Şiirler yazan sevi üstüne / Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında / Sakın ola ki / Silahlarda değil
Her dönem Aydın olanın sorumluluğunu yerine getiren Aziz Nesin 5 Temmuz 1995’de bir imza günü etkinliğinden sonra hayata gözlerini yumdu. 7 Temmuz günü vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü.