İmamoğlu: Geçmiş dönemdeki İBB’nin borçla yönetilmesinin bedelini ödüyoruz
İmamoğlu "Şu anda, geçmiş dönemdeki İBB’nin borçla yönetilmesinin bedelini ödüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet’ten İlayda Kaya’nın sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin hakkında 27 ayrı soruşturma açılması hakkında şunları kaydetti:
Bu incelemeler Büyükşehir Belediye Başkan adaylığım açıklandığında başlatıldı ama bir sonuç elde edemediler. İlk seçimi kazanmam ve 6 Mayıs 2019’da mazbatamın iptal edilmesinin ardından 2012-2019 yılları arasındaki işlemleri kapsayan yeni bir inceleme başlattılar. 6 aylık incelemede on binlerce evrak üzerinden tam 10 bin 451 işlem araştırıldı. Sonunda da 27 ayrı konuda İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildi. İşin ilginç yanı benim görevde olmadığım 20 Mayıs 2019 tarihinde yapılan satın alma işiyle ilgili izin de var.
O tarihte, ne Beylikdüzü ne de İBB başkanıyım. Hiçbir resmi görevim yok. Hukukçularımızın yaptığı incelemelerde bu 27 soruşturma konusunda da çok sayıda hukuki sorun bulunuyor. Örneğin, ihale işlemlerinde “yetkisini devreden kişi” olarak soruşturuluyorum. Halbuki ben ne harcama ne de ihale yetkilisi konumunda değilim. Buna itiraz ettiğimiz halde, soruşturma izni verilen kararda benim ağzımdan ‘Yetki devrinde bulunduğunu ifade etmiş ise de” diye yazılmış.
Ayrıca bilirkişi raporları da tarafıma iletilerek cevapları istenmedi. Maalesef savunma hakkım da kısıtlandı. Yargı süreci devam ediyor. Sanırım soruşturmayı yürüten müfettişin iktidar partisinden milletvekili adayı olması her şeyi anlatıyor. Malesef bu inceleme hukuki veya idari olmaktan çok, siyasi bir inceleme. Takdiri halka bırakıyorum.”
İmamoğlu, “Geçen günlerde toplanan İBB Meclisinde mali destek için istediğiniz borçlanma yetkisinin çok küçük bir kısmı verildi. Ayrılan bütçeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ilişkin de şu yanıtı verdi:
“Koronavirüsün İBB’ye 6.5 milyar lirayı geçen bir etkisi var ve bu rakam giderek artıyor. Sadece Güney Kore’de aktarılan para 135 milyar dolar. Türkiye’de ise merkezi hükümet tarafından yerel yönetimlerin bütçesine girecek bir lira bile tanımlanmadı. Üstelik kaynak arayışlarımıza da engel olunuyor. Konuyu Meclis’te ele almak için dört partinin grup yönetimi ile on toplantı yapıldı ve dördüne ben de katıldım. Siyaset üstü bir kararla, bütçemizdeki dengesizliği gidermek adına bu toplantıya karar verdik.
O gün orada siyaset yerine halkın sorunlarının tartışılmasını isterdim. Ne yazık ki, böyle olmadı, bütçe gerçekçi bir şekilde ele alınmadı. Geçen yıl meclisimizin onayladığı 4,6 milyar liralık borçlanma yetkimiz 648 milyon liraya düşürüldü. 16 şirketimiz için istediğimiz 1,9 milyar borçlanma talebine karşılık ise 527 milyon lira iç borçlanma yetkisi verildi. Biz burada kimseden bir sadaka istemiyoruz.
Halk adına sürecin yönetilmesi için en iyi kararın alınmasını istedik. Alınan kararlar elbette, tarihe bir not olarak düşüldü. Bulduğumuz bu parayla yapmak zorunda olduğumuz işlerin yanı sıra geçmiş dönemin borçlarını da ödemek zorundayız ve bu bir hayli zor. Şu anda, geçmiş dönemdeki İBB’nin borçla yönetilmesinin bedelini ödüyoruz.”