ABD’de İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 1985’te tutuklanan ve 30 yıl cezaevinde kaldıktan sonra Kasım 2015’te şartlı olarak tahliye edilen Jonathan Pollard hakkındaki bütün kısıtlamaların kaldırıldığı belirtildi.
Casus Jonathan Pollard’ın avukatları tarafından yapılan açıklamada, ABD Şartlı Tahliye Komisyonu’nun Pollard hakkında 5 yıldır süren şartlı tahliyeyi sona erdirdiği ve tüm kısıtlamaları kaldırdığı duyuruldu.
Cezasını çektiği Kuzey Carolina eyaletinin Butner şehrindeki federal hapishaneden 20 Kasım 2015’te şartlı tahliye ile serbest bırakılan Pollard’ın bu çerçevede GPS taşıyan bileklik giymesi ve iş ya da kişisel bilgisayarlarının sürekli takip altında tutulması isteniyordu.
Pollard, bugüne kadar ABD’nin müttefiklerinden birinin istihbarat servisi için çalıştığı gerekçesiyle ömür boyu hapis cezası alan tek Amerikan vatandaşı olarak biliniyordu.
Jonathan Pollard, 1985’te Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde çalışırken İsrail için ajanlık yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. 66 yaşındaki Pollard, İsrail istihbaratına gizli belgeler temin ederken yakalanmış, ABD yönetimi Soğuk Savaş döneminde ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yargılanmıştı.
1987’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Pollard, sadece İsrail’in güvenliği konusunda belgeler temin ettiğini iddia etse de bazı belgelerin Sovyetler Birliği’nin eline geçmiş olabileceği ileri sürülmüştü.
2012’de ortaya çıkan 1987 tarihli bir CIA belgesi, Pollard’ın Arap ülkeleri ve Pakistan’ın nükleer çalışmaları, ‘Arapların tuhaf silahları’, Sovyet uçakları, Sovyet hava savunması, Sovyetler Birliği’nin havadan havaya ve havadan karaya füzeleri, Arap muharebe düzeni, konuşlanması ve hazırlığı gibi konular üzerine yoğunlaştığını göstermişti.
Pollard’ın İsrail’e ne tür belgeleri sızdırıldığı ise hiçbir zaman tam olarak açıklanmamıştı.
İsrailli yetkililer, Pollard’ın casusluk olayında önce bütün iddiaları reddetmiş, ancak 1996’da Pollard’a İsrail vatandaşlığı verilmesinin ardından ise casusluk yaptığını kabul etmişti.
Bu sayı kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin fotoğrafını çekerken aynı zamanda nedenlerini ortaya koyuyor…
Patronun sömürüsüne, düzenin gericiliğine, erkeğin şiddetine boyun eğmemekte bu düzenin karanlığını yok edecektir. Esas sorunun,…
Aslolan devletin bir kadın politikası oluşturması, hayatın her alanında ayrımcılığı kaldırarak kadın erkek eşitliğini sağlaması…
Şiddetin kaynağını sadece erkek egemen anlayışla açıklamak resmin bütününün gözden kaçırılmasıyla sonuçlanır. Karşı karşıya olduğumuz,…
Bu tarihten sonra sistemli bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılar başladı. Aslında saldırılan kadın haklarıydı ama…
2024 yılında bütün toplumu sarsan kadın ve çocuk cinayetleri yaşandı. Medyada günlerce kadın cinayetleri tartışıldı.…