İYİ-SEN Genel Başkanı Ali Öztutan: İnşaat işçisi salgına karşı korumasız
Daha açık konuşayım; Türk-İş’e bağlı sendikalarının otellerinde işçiler işten çıkarılıyor. İki hafta önce Çimse-İş yeni açtığı otelde işçileri işten çıkardı. Otelin beş yıllık inşaat sürecinde yaşanan hak gasplarına girmiyorum.
İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Ali Öztutan ile salgın ve ekonomik kriz karşısında inşaat işçilerinin durumunu Sosyalist Cumhuriyet okurlarıyla paylaştı.
Öztutan’ın değerlendirmeleri şöyle:
Dünyayı ve ülkemizi etkileyen korona virüs salgını sonrası pek çok işletmede zorunlu ara verildi. Ancak şantiyeler tam gaz devam ediyor. Şantiyelerde durum nedir?
Toplumsal ve yaşamsal hiçbir zorunluluğu olmamasına rağmen şantiyelerde işçiler çalışmaya devam ediyor. İşin niteliğinden dolayı sosyal izolasyon mümkün değil, 14 kuralı şantiyelerde uygulanması şu şartlarda gerçekçi değil. İşçilere temiz çarşaf vermeyen, ortak kullanım alanları olan tuvaletlere sabun değil sabunluk dahil koyman patronlar işçileri salgına karşı koruyamaz. Şantiyelerde işçiler hiçbir önlem alınmadan çalışamaya devam ediyor. Binlerce işçi ve toplum alınmayan önlemlerden dolayı salgın tehdidiyle karşı karşıya.
Hükümetin açıkladığı önlem paketinde özellikle inşaat patronlarının korunması dikkat çekiyor. Şantiyeler bir yandan devam ederken, patronların korunması hakkında inşaat işçileri neler düşünüyor?
İki yıldır inşaat iş kolunda kriz var; binlerce inşaat işçisi işsiz kaldı. Ücretler iki yıldır artmıyor. Patronlar işsizlik sopasıyla işçilere üretim baskısında bulunuyor. Gerekli iş güvenliğini almadığı için çalışırken işçiler ölüyor. İki yıldır hükümet krize karşı işsiz kalan binlerce işçiyi değil inşaat patronlarını kurtarmaya çalışıyor. Kredi kolaylıkları sağlıyor, borçlarını siliyor batan projeler ortak oluyor.
Hükümetin işçi karnesi işçiye düşmanlıkla dolu. Salgınla birlikte inşaat krize girse herhalde patronlar için yeni “mega projeler” gündeme gelir. Kanal İstanbul gibi. Umarım bu yeni ‘’mega proje’’ işçi mezarlığı olmaz. Çünkü binlerce işçinin beraber çalıştığı, yemek yediği, dörderli, altışarlı ve sekizerli koğuşlarda kaldığı bir ortamda yaşanacaklar gerçekten ağır olacaktır.
Salgın tehdidi işçileri ekonomik olarak da etkiliyor. Sendikal hareketin bir kesimi ise olup biten karşısında sessiz. Türk-İş başkanı işten çıkartma haberlerine karşı “lütfen işçi çıkartmayın” dedi ve tepki çekti. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Açıkçası ben bir tepki çektiğini düşünmüyorum. Türk-İş’in tarihsel misyonunu kendi üyeleri dahil bilmektedir. Asgari ücret tespit komisyonu sürecindeki açıklamaları bile hepimizin hafızasında. Daha açık konuşayım Türk-İş’e bağlı sendikalarının otellerinde işçiler işten çıkarılıyor. İki hafta önce Çimse-İş yeni açtığı otelde işçileri işten çıkardı. Otel’in beş yıllık inşaat sürecinde yaşanan hak gasplarına girmiyorum, bu örnekler çoğaltılabilir. Yapılması gereken sınıf sendikacılığının güç kazanmasıdır. Sınıf sendikacılığı güç kazanmadıkça işverenlerin işçi sendikalarında yalnızca görevli temsilcilerini görmüş olacağız.
Sizin de birlikte mücadele ettiğiniz Sınıf Tavrı “işten çıkartmalar yasaklansın, herkese ücretli izin verilsin” kampanyasına başladı. Bu konuda bir iki cümle söyler misiniz ?
Türkiye’de tüm iş kollarında işten çıkartmalar yaşanıyor ya da işçiler ücretli izine ayrılıyor. İşçi sınıfı işsizlik ve salgın tehdidiyle karşı karşıya kalmış durumda. Bu tablodan işçiler örgütlenerek ve mücadele ederek çıkmak zorundalar. Sınıf Tavrı bu süreçte işçilerin mücadele adresi olmak ve sınıf içerisindeki mevziini ileriye taşıyacaktır.