Reklam
Kategoriler: Ekonomi

“Kanal İstanbul’un maliyeti, Türkiye’nin bütçe açığı kadar”

Reklam

İBB Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman yönetiminde gerçekleştirilen “Kanal İstanbul’un Ekonomi Politiği’’ başlıklı oturuma, Gazeteci ve Yazar Çiğdem Toker, Boğaziçi Üniversitesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman, Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent ve Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Emek konuşmacı olarak katıldılar.

Gazeteci Yazar Çiğdem Toker, kent yoksulluğunun her geçen gün arttığı bir ekonomik ortamda, Kanal İstanbul gibi yüksek maliyetli bir projenin yapılmasının doğru olmadığını belirtti. Ulaştırma Bakanlığı raporlarında proje maliyetinin 20 milyar dolar olarak ifade edildiğine dikkat çeken Toker, kamu-özel işbirliğiyle yapılacak olmasının bazı firmalara imtiyaz sağlayacağı uyarısında bulundu. İşletme gelirlerinin maliyetleri karşılayamayacağını vurgulayan Toker, Kanal etrafına yapılacak kentleşme faaliyetlerinden, lojistik merkezlerden ve yat limanlarından gelir beklendiğini ifade etti.

Türkiye’nin 2020 bütçesinin 1 trilyon 82 milyon, bütçe açığının ise 140 milyar öngörüldüğünü kaydeden Toker, 118 milyar maliyetle Kanal’ın Türkiye bütçesinin yüzde 11’ine denk ve bütçe açığı kadar olduğunu söyledi. Devletin zor aygıtlarını kullanarak bu tür büyük projeleri hayata geçirdiğini ifade eden Toker, büyük inşaat şirketlerinin hegomanyanın şirketlerine döndüğü iddiasında bulundu. ‘’İstanbul’un geleceği müteahhit firmalara temsil edilmemeli’’ diyen Toker, finansörler, bankerler ve alt müteahhit firmalardan oluşan bir piyasanın ayakta tutulmaya çalışıldığını kaydetti.

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Fikret Adaman, Projenin fayda maliyet analizlerinin yapılmadığına dikkat çekti. Yatırım maliyetlerinin yanı sıra fayda maliyetlerinin yıllara göre dağılımının da bilinmesi gerektiğine anlatan Adaman, şöyle konuştu:

‘’Projenin ömrü ne kadar? İskonto haddi nedir? Bunların hiç birinin bilmiyoruz. Doğru fiyatlara ulaşmamız için tüm bu bilgilere sahip olmamız lazım. Projenin bir çok belirsizlik taşıyor. Sonuçlarından emin olunmayan projelerde ihtiyatlı olunması gerekir. Sosyal ekonomik hayata ciddi etkileri olacak. Bilimi fetişize etmemek lazım. Bu iş sadece bilim camiasının yapacağı bir iş değil. Kamuoyu da işin içinde olmalı. Bu iş çok aceleye getiriliyor.’’

Kanal İstanbul’un en çok zorlandığı çalışmalardan biri olduğunu belirten Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Haluk Levent, bölgeler arası dengesizliğin çok fazla olduğu Türkiye’de tüm yatırımın İstanbul’a yapılmasının yanlış olduğunu söyledi. Türkiye’nin katma değerinin yüzde 30’unu İstanbul’un ürettiğini kaydeden Levent, ekonominin daha sağlıklı işlemesi için mekânsal yayılmaya ihtiyaç olduğunu vurguladı. ‘’Kanalın yapılmasındaki asli unsurlardan birinin saadet zinciri oluşması için nesne olduğunu düşünüyorum’’ diyen Levent, imar rantının çok yüksek olduğunu; bu sistemin çekici olmaktan çıkarılması gerektiğini belirtti.

Kanal İstanbul’un proje döngü yönetiminin kurulmadığının altını çizen Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Emek, Kanal’ın yapılmasına gemi trafiğinin gerekçe gösterildiğini; ancak geçen gemi sayısının her geçen gün azaldığını söyledi. 2010’dan bu yana dünya ticaretinde gemi talebinin azaldığını kaydeden Emek, ‘göç yolda düzülür’ mantığıyla projenin hayata geçirilmeye çalışılmasının yanlış olduğunu ifade etti.Dünyada üretilen gemi sayısında ciddi düşme olduğunun altını çizen Emek, şöyle devam etti:

‘’Bize izah etmeleri lazım. Biz anlatılmayan bir hikâyeyi anlamaya, kurgulamaya çalışıyoruz. Süveyş Kanalı 100 liraya mal olur dendi, 2 milyon oldu. Panama 100 denmişti, 300 oldu. Kanal kazılmaya başlandığında ne çıkacağını bilmiyoruz. Maliyetlerin hepsi temenniden ibaret. Bakkal hesabı gibi iş yapılıyor. Yap-İşlet-Devret de karşılaştırmalı maliyet hesabı yapılmalı.’’

1980 yılında vazgeçilen altın frank uygulamasına geçildiği takdirde 55 kat daha fazla gelir elde edileceğini söyleyen emek, bu uygulamanın yanlış olduğunun, bu nedenle Montrö’nün bize verdiği haklardan daha az faydalandığımızın altını çizdi.

Reklam

Önceki Haberler

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında yeni gelişme: Komiser gözaltına alındı

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli komiser G.K. gözaltına alındı, şüpheli…

21 Mayıs 2024 23:50

Sanayi sitesinde toprak kayması: 2 işçi toprak altında kaldı

İtfaiye ekipleri tarafından kurtarılan 2 işçi hastaneye kaldırıldı.

21 Mayıs 2024 20:45

Ayhan Bora Kaplan davası: Tutuklu emniyet görevlilerinin dinlenilmesi talepleri reddedildi

20'si tutuklu 61 sanığın yargılandığı Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin davada mahkeme, operasyonları yapan…

21 Mayıs 2024 16:43

Hazine, 46,3 milyar lira borçlandı

Hazine ve Maliye Bakanlığı, bugün düzenlenene 2 ihalede 46,3 milyar lira borçlandı.

21 Mayıs 2024 16:39

Haklarını arayan inşaat işçileri jandarmanın müdahalesi sonrasında köprü üzerinde intihara kalkıştı

Aylardır biriken ücretlerini almak için mücadele eden İYİ-SEN üyesi inşaat işçileri, jandarmanın engellemeleri sonrası henüz…

21 Mayıs 2024 15:59

Beşar Esad’ın eşi Esma Esad’a lösemi teşhisi konuldu

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eşi Esma Esad'a lösemi teşhisi konulduğu açıklandı. Yapılan açıklamada, Esad'ın…

21 Mayıs 2024 15:12
Reklam