Kirazlıyayla'da dere yatağına beton döktüler!
Köylüler ağaç kesim izninin iptali istemiyle açtıkları davayı beklerken, köylerindeki dere yatağına şirketin beton dökmesiyle karşılaştılar.
Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla köyünde yapımı süren Çinko-Bakır-Kurşun Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı’na karşı köylü kadınların hukuk mücadelesi sürüyor. Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan köylülerin gölü, şirketin çalışmalarından sonra kurudu. Yürütmeyi durdurma ve projenin iptali istemiyle açtıkları davayı 7 bilirkişi heyetinin köylüler lehine rapor hazırlamasına rağmen Bursa 1’inci İdare Mahkemesi’nin dava reddetmesi üzerine şirket bölgede ağaç kesimine başladı. Köylüler ise ağaç kesim izninin iptali istemiyle açtıkları davayı beklerken, köylerindeki dere yatağına şirketin beton dökmesiyle karşılaştılar.
Kirazlıyayla'da dere yatağına beton döktüler!https://t.co/1VHrdZxb5l pic.twitter.com/HeapH1HhSL
— Manifesto (@ManifestoGazete) December 13, 2020
Kirazlıyaylalı köylülerin, Çinko-Bakır-Kurşun Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı’na karşı doğa mücadelesi devam ediyor. Köy kabristanlığının yanında çalışmalarını sürdüren maden şirketinden rahatsız olduklarını belirten köylüler, son olarak şirketin dere yatağına beton dökmesine sitem ettiler. Bölgedeki Sarıyer Deresi’ni besleyen kollardan birinin kendi köylerinde olduğunu ifade eden köylüler, şirketin dere yatağına beton dönmesi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne şikayette bulundular. ANKA’ya konuşan köylüler, il müdürlüğünden gelen görevlilerin, inceleme sonucu şirkete ceza yazdığını dile getirdiler.
Kirazlıyaylalı kadınlar, toplamda 55 dönümlük ormanlık alanda kesimi başlayan ağaçları kurtarmak için ‘ağaç kesim izninin’ iptali istemiyle Bursa 3’üncü İdare Mahkmesi’ne başvurdular.
“BURASI HEYELAN BÖLGESİ!”
ANKA’dan Berkay Varol’un haberine göre, Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü Şafak Erdem, bölgeye gelen jandarmaya, tarım yaptıkları, hayvanlarını otlattıkları, piknik yaptıkları bölgeye maden sahası ve atık barajı yapılmasına karşı köylülerin öfkeli olduğunu aktararak, “Köylü kapısını açıyor, balkonuna çıkıyor, inşaatı görüyor. Bu kadınların artık psikolojisi bozuldu. Şirket görevlileri, sinirli olduklarını bildiği halde olay çıkartmak için geliyor. 200 metre mesafeye atık barajı yapılacak” dedi.
Heyelan bölgesi olduğu halde şirketin ağaç kesimine başladığı alanda 3 hafta önce kepçenin yuvarlanarak devrildiğini anımsatan Erdem, “Aşağıdaki ağaçlar kesilmediği için kepçeyi tutabildi. Sürecin başından beri söylüyoruz, ÇED raporunda da geçiyor, burası heyelan bölgesi. Zaten önümüzdeki şiddetli yağışlarda büyük bir ihtimalle kayacaktır” diyerek oluşabilecek tehlikelere dikkat çekti.
“SUYU KİRLETMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ”
Erdem, suyun korunması gerektiği bir dönem olduğunu vurgulayarak, “Biz, su yataklarına, onu besleyen kollar üzerine atık barajı yapıyoruz. Suyu kirletmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Ağaç kesim iznine karşı Bursa 3’üncü İdare Mahkemesi’ne dava açan Bursa Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı ve köylülerinin avukatı Eralp Atabek, süreci ANKA’ya anlattı. Kirazlıyaylalılar’ın mücadelesinde bir başka aşamaya geçildiğini belirten Atabek, ÇED raporunun iptaline karşı açılan davadan sonra orman kesimine izin veren işlemlerin iptali için açılan ikinci bir davanın duruşmasının perşembe günü yapıldığını anımsatarak, “Orman kesimi davalarında, Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM), bizce bilimsel olmayan çalışmalar yaparak, taşerona verilmiş projeler üzerinden rehabilitasyonu, ekosistem raporunun düzenlenmiş olması, bunları da iyi denetlenmemesi gereğince orman kayıplarının çok olduğunu düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“MAHKEME BİLİRKİŞİ İNCELMESİNE GEREK DUYMADI”
Türkiye’deki genel sorunlardan birinin ‘ormansızlaşma’ olduğunu işaret eden Atabek, ağaç kesim izninin iptali üzerine açtıkları dava sürecini şöyle anlattı:
“Günümüzdeki küresel ısınma ve susuzluk karşısında orman kayıplarının tüm ülke ekonomisine, Yenişehir’e, köye, İznik’e olan zararları üzerinden çeşitli bilimsel gerekçelerde bulunarak, danışman hocalarımızdan da destek alarak bir dava dilekçesi oluşturmuştuk. Baromuz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile birlikte oluşturduğumuz dava dilekçesinde mahkeme incelemede bulunmuş. Önce iki ayrı dava açmamız gerektiği nedeniyle davamızı reddetmiş, daha sonra iki ayrı kesim için iki ayrı dava açtığımızda duruşma kararı vermişti. Ancak burada bir özellik var. Normalde idari davalarda duruşma kararı dosyanın tamamlanmasıyla ortaya çıkar. Fakat nedense mahkeme burada bilirkişi incelemesi ve keşif yapmaya gerek görmeden duruşma kararı verdi.”
‘O KADAR KORKUNÇ DEĞİL’ DEDİLER
Atabek, duruşmada, mahkemenin bilirkişi incelemesi ve keşif yapmaya gerek görmeden duruşma kararı vermesine vurgu yaptıklarını belirterek, “Saha görülmeden, bilimsel çalışma yapılmadan, orman müdürlüğünün dayanak aldığı raporlar analiz edilmeden duruşma aşamasına gelinmemesi gerektiğini belirttik. ÇED iptali davasına yapılan başka uzmanlık alanlarındaki kişilerin de bilirkişi incelemesinden farklı olarak burada sadece orman konusunda çalışma yapılması gerektiğini söyledik. ÇED iptali davasının reddi ya da kabulü bu davayı etkilemediğinden söz ettik” açıklamasını yaptı.
Proje kapsamında ağaç kesimini destekleyen raporlardaki çelişkileri mahkemede anlattıklarını aktaran Atabek, şirketin savunmasında ilginç bir nokta olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Maden sahasından çıkarılacak, kimyasallarla temizlenerek posa haline gelmiş olan toprağın verimli bir toprak olduğu, sanki maden ocağından çıkmamış gibi, üstünde ağaç yetiştiği, çıkacak olan suların da öyle korkunç olmadığı yönünde savunma yaptılar.”
Duruşmaya Kirazlılayaylalılar’ın yanı sıra davaya müdahil TBMMOB avukatı Aslı Ekve ile birlikte katıldıklarını söyleyen Atabek, “Bölgedeki nasıl tıraşlandığını, ağaçların nasıl kesildiğini gösterdik ve bilirkişi heyetinin zorunlu olduğunu, bunun da Anayasa Mahkemesi’nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin örnek vererek talepte bulunduk” dedi.
Atabek, mahkemenin bilirkişi incelemesine karar vereceğini umduklarını söyledi.