Mahkeme, Ali İsmail Korkmaz davasının sanığını 'mağdur' ilan etti!
Gezi Parkı davasına bakan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Saldoğan'ın da ifadesine başvurdu, ardından mağdur sıfatıyla davaya katılmasına karar verdi.
Gezi direnişi sırasında Ali İsmail Korkmaz’ı döverek ölümüne neden olduğu için 13 yıl hapis cezası alan eski polis Mevlüt Saldoğan’ın, Gezi Parkı davasında, “İşimi ve eşimi kaybettim. Mağdurum” diye ifade verdiği ortaya çıktı.
Hürriyet’ten İsmail Saymaz’ın haberine göre, polis memuru Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün ardından yargılandı ve 13 yıl hapis cezası aldı.
Meslekten atılan Saldoğan, cezaevinden çıktıktan sonra Afyon’un Çay ilçesine yerleşti.
Gezi Parkı davasına bakan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Saldoğan’ın da ifadesine başvurdu, ardından mağdur sıfatıyla davaya katılmasına karar verdi.
Çay Asliye Ceza Mahkemesi’nde 28 Haziran 2019’da ifade veren Saldoğan, ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirdiği Gezi Parkı olaylarını ‘yönlendiren’ herkesten şikayetçi oldu. Saldoğan, kendisini de Gezi Parkı mağdurları arasında saydıran ve ilk kez ortaya çıkan ifadesinde şunları söyledi:
“Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü nedeniyle beni sorumlu tuttular. 13 yıl ceza aldım. Yaklaşık dört yıl kapalı cezaevinde kaldım. 2016’da salıverildim. Bu olayla aile birliğim bozuldu, eşimden ayrıldım. Olay nedeniyle maddi ve manevi zararlarım oldu. Mesleki itibarımı, mesleki kariyerimi kaybettim. Sanıkların cezalandırılmasını istiyorum.”
Ali İsmail Korkmaz’ın ailesinin avukatı Ayhan Erdoğan dün HSK’ya başvurarak İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ni şikayet etti.
Saldoğan’ın Ali İsmail’in kafasına birden çok kez tekme atarak ölümüne neden olduğunu ve 13 yıl ceza aldığını anlatan Erdoğan, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“Mahkemenin Ali İsmail’i öldürmekten kurulan hükmü mağduriyet kabul etmesi, görevi kötüye kullanma suçunu aşarak mahkeme kararlarının kendisini bağlamadığı anlamını taşımaktadır. Hiçbir mahkeme Yargıtay’ca onanmasından sonra bir kararı tanımamazlık edemez. Bu cüreti nereden bulduklarını bilemiyoruz ancak hukuk sistemimizde böylesi bir yol bulunmamaktadır.”