Makine Mühendisleri Odası: İş kazalarındaki artış sermayenin azami kar hırsı yüzünden
Makine Mühendisleri Odası (MMO), 4-10 Mayıs tarihlerini kapsayan İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası sebebiyle yazılı bir açıklama yayımladı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO), 4-10 Mayıs tarihlerini kapsayan İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası sebebiyle yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile; iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeli ile ilgili mevzuatın defalarca kez sorunlu bir biçimde değiştirildiğinin altı çizildi.
Bu değişimlerin sürdüğü ve iş kazası vakalarının her geçen gün arttığının ifade edildiği açıklama şöyle sürdürüldü:
2019 yılı SGK verileri açıklanmadığı için tabloda yer almamaktadır ancak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2019 yılında 1.736 emekçi hayatını kaybetmiştir. Kayıt dışı işçileri kapsamayan bu SGK verileri değerlendirildiğinde 2012’ye göre 2018’de meydana gelen iş kazaları yüzde 475 oranında artmıştır. Bu verilere göre 2018 yılı iş kazası sayısı ve iş kazası sıklık hızında, 2017 yılı da iş kazası sonucu ölüm vakalarında 1996 sonrasının doruğu olmuştur.
İş kazası sayısı 1.000’in üzerinde olan il sayısı da 2010-2018 yıllarında sürekli artmış ve 2010 yılında 14 il iken 2018 yılında 50 ile çıkmıştır. 2013 yılından itibaren iş kazası olmayan il kalmamış ve iş kazaları Türkiye’nin en küçük illerine kadar yayılmıştır.
“İş kazalarındaki artış sermayenin azami kar hırsından kaynaklanıyor”
“2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na rağmen iş kazaları/cinayetlerinde görülen artışlar, sermayenin azami kâr hırsı ve emek aleyhine politikalardan kaynaklanmaktadır” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada özelleştirme, sendikasızlaştırma, çalışma koşullarının ağırlığı, kadın, genç ve çocuk emeği sömürüsünün ve COVID-19 salgını karşısında alınan önlemlerin yetersizliğinin iş kazaları ile meslek hastalıklarını artırdığına dikkat çekildi.
“Bu ve bunun gibi bütün gerçekler gösteriyor ki İSİG mevzuatı sermaye güçlerinin çıkarlarına göre değil çalışanlardan yana; sendikalar, TMMOB, TTB, ilgili bilim çevrelerinin görüşleri ve kamusal denetim ekseninde düzenlenmeyi beklemektedir” ifadelerinin geçtiği açıklama şu taleplerle sonlandırıldı:
- Mevzuat düzenlenirken Mühendis/Tekniker ayrımı muhakkak olmalı ve Mühendis Eğitim, Belgelendirme ve Sicili Odalarına bırakılmalıdır.
- Yapılacak tüm düzenlemelerde asıl sorumluluğun işverende olduğu hususu yer almalı; işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalıdır.
- İSİG ile ilgili düzenleme ve uygulamalar sektör, çalışan sayısı vb. hiçbir ayrım olmaksızın bütün işyerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır.
- Tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalı; sigortasız, sendikasız çalıştırma yasaklanmalıdır.
- Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki, 100’den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde “tam zamanlı” iş güvenliği mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir.
- En son Covid-19 salgını, çalışanların sağlık hakkının yok sayıldığını bir kez daha göstermiştir. Sağlıklı yaşam, sağlıklı/güvenli koşullarda çalışma, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmenin temel haklardan olduğu hatırlanmalı, düzenleme ve uygulamalar bu gereklilikler üzerinden yeniden kurgulanmalıdır. Çalışılan işyerlerinde virüs bulaşmasını gerçekten ortadan kaldırılacak önlemler alınmalı, COVİD-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler durdurulmalıdır.
- İşyerlerindeki COVİD-19 vakaları iş kazası olarak; sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak değerlendirilmeli; meslek hastalığı tespit süreci, tüm vakaların tespitine yönelik yeniden düzenlenmelidir.