Mustafa Demiray
Ağustos’ta başlayıp dalgalanmalar ile Ekim sonuna kadar süren Belarus protestolarının temel patlama noktasını 9 Ağustos’ta gerçekleşen seçimler oluşturuyordu. Temel bir kurtuluş önerisine sahip olmayan muhalefette, sokak eylemlerinin ortaklaştığı nokta 26 yıldır Cumhurbaşkanlığı görevini sürdüren Lukaşenko’ya yönelik tepki. Bu noktada öncelikle Lukaşenko’nun siyasi geçmişini ele almalıyız.
Lukaşenko: Zikzaklı bir hayat
Genç yaşında asker olarak göreve başlayan, tam adıyla Aleksandr Grigoryeviç Lukaşenko, 77’de Komsomol’a 79’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne katıldı. 1982 yılında askerlik görevinden ayrıldıktan sonra tarım yöneticiliği mezuniyetine uygun olarak, köyündeki kolektif çiftliğin komitesinde görev almaya başladı. 89’da Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti seçimlerine katılıp başarılı olamayan Lukaşenko, 1990’da Belarus Yüksek Sovyeti’ne seçildi.
Lukaşenko’nun bu döneme kadarki siyasi çizgileri çok ilginç hatlar izler. Genç yaşına rağmen defalarca Gorbaçov ile görüşmüş olan Lukaşenko, SBKP MK toplantıları için ön çalışmalarda görev almıştır. Lukaşenko, açık bir Perestroyka destekçisi, kamucu tutuma açıktan karşı propaganda yürüten bir kişidir. Dönemin Belarus gazetelerinde açık bir şekilde kamuculuğu eleştirir. Lukaşenko, bu tavrı Belarus’ta köylülük ve küçük mülkiyet sahibi ve dönemin koşulları itibariyle siyasallaşmış halk arasında popülariteye kavuşur. Belarus’ta “Demokrasi için Komünistler” hizbini oluşturur ve Komünist Parti’yi eleştirir. Sovyetler’de solcu askeri müdahale olan 1991 Ağustos Müdahalesini sert bir dille eleştirir. Ekim 1991’de, Lukaşenko, Belarus Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti’nden Sovyetler Birliği Yüksek Konseyi’ne aday olur ve kazanamaz. Bu noktadan sonra Lukaşenko’nun siyasi hayatı keskin bir dönüş yaşar. Bugüne kadar kapitalist dönüşümcülerle beraber hareket eden Lukaşenko, bu noktadan sonra dönüşüme karşı çıkan iktidar bloğunun tarafına geçer. Bu kısım çok ilginçtir.
Kısa Komünist Dönem
Böyle bir politik dönüşüm tesadüfi olarak adlandırılamaz; dönemin ve Lukaşenko’nun içinde bulunduğu durum içerisinde değerlendirilmelidir. Lukaşenko, Sovyet sonrası alanda belirli bir sosyal eğilimi yansıtıyordu. Buna benzeyen tutumlar, ilerleyen dönemde Yeltsin ile şiddetli bir çatışmaya giren Rus siyasetçiler başta olmak üzere birçok kişi tarafından da gerçekleştirildi. Bunun nedenlerine baktığımızda komünist rejimin gerilemesi ve kapitalist dönüşümün başlangıcı ile toplumsal ekonomik krizin net bir şekilde alevlenmesi ve toplumda kapitalist dönüşüm karşıtı düşüncelerin yükselişe geçmesi sebebiyet verdi. Aleksandr Grigoryeviç Lukaşenko’nun politik tutumundaki değişim, nüfusun fakirleşmiş, önce Perestroykanın yanında iken sonrasında kapitalist dönüşüm ile bu dönüşümün karşısında yer almış bir toplumsal kesimin politik tutumundaki dönüşümünün yansımasıdır.
Lukaşenko bu noktadan sonra Sovyetler dağılana kadar piyasacı reformlara karşı hareket etti. Belarus’un kendi silahlı kuvvetleri ve para biriminin olmasına karşı çıktı. Bazı kaynaklarda Belarus’un bağımsızlığını aldığı Belovezhskaya (Belovezha) anlaşmasına red oyu veren tek vekil olarak geçse de aslında oylamaya katılmamıştır.
Bu siyasetini daha ileri bir noktaya taşımaya çalışan Lukaşenko, Minsk’te, hükümetin de desteklediği, komünistler ve Rusya yanlılarının oluşturduğu Belarus Halk Kongresi’ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada net bir biçimde tekrardan sosyalist bir Sovyetleri savunan Lukaşenko “ölümden kurtulmanın ancak Rusya ile birlikte olacağını” ifade eder [1]. Lukaşenko, bu kongre sonrası iktidar kanadında giderek artan popülerliği ve muhalefet kanadının da “en azından dürüst” gözüyle bakması sonucunda Yüksek Sovyet’te Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu başkanlığına geldi.
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu ve Cumhurbaşkanlığı
Baktığımızda Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, Lukaşenko’nun kariyerinin pik yaptığı noktalardan biridir. Sürekli röportajlar veren, gazetelere çıkan Aleksandr Grigoryeviç, bu komisyonda, 3 aylık bir çalışma sonucunda meclise, sonucunda hiç kimsenin suçunun ispatlanmadığı bir rapor getirildi. Bu rapora bakıldığında “yabancı araba kullanma” gibi asıl durumu gayet kolayca kanıtlanabilecek ilginç suçların da olduğu gözüküyor. Lukaşenko bu rapor ile Belarus meclisini Aralık 1993’te üç gün boyunca tamamiyle kavgaya sürükledi. Komisyonun çalışma süresi dolduğunda medyatik hareketlerle “komisyonun odasını boşaltmamak” gibi eylemlere giden Lukaşenko, gitgide popülerleşti.
1994 yılı ile birlikte Cumhurbaşkanlığı makamı ilan edilip, Mart’ta seçim kararı alınması ile, yolsuzluk iddialarıyla ülkeyi dolaşmaya başlayan Aleksandr Grigoryeviç, işçi meclislerinde, farklı mitinglerde bu iddialarını defalarca dile getirdi. Bu noktada ilk turda, popülist bir platformda bağımsız olarak kampanya yürüten Lukaşenko da dahil olmak üzere altı aday yer aldı. The New York Times’a verdiği bir röportajda, siyasi çizgisini şu şekilde belirtiyor Lukaşenko: “Ben ne solcularla ne de sağcılarla birlikteyim. Ama onları soyanlara ve aldatanlara karşı insanlarla birlikteyim”. Sonuçta, ilk turda yüzde 45, ikinci turda yüzde 80 oy alarak Temmuz 1994’te Cumhurbaşkanı oldu.
Bu durumun sebebini Belarus’un özgün durumunda aramak gerekir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turu arasında yapılan ankette elde edilen sonuca göre, ülkenin karşı karşıya olduğu en önemli görevler arasında, halk yolsuzlukla ve mafyayla mücadeleyi ilk sıraya koyarken, ikinci ve üçüncüsü ile mücadele ve fiyat artışları oldu. Genel olarak, ilk on görev, devletin idari-komuta yönetim yöntemlerini güçlendirmeyi ve BDT ile bütünleşmenin geliştirilmesini öngörüyordu. İş ve girişimciliği destekleme görevi sadece 12. sırada, ifade ve basın özgürlüğünü sağlama görevi ise 16. sırada idi.
Cumhurbaşkanlığı Süreçleri
Ancak Lukaşenko göreve gelir gelmez sol görüşlü söylemi sona erdi. İlk döneminde, yetkililer 1995 yılında metro şoförlerinin grevini bastırdı. İktidarının ilk yıllarındaki ekonomi politikasında, sadece Belarus’taki özelleştirmenin kapsamını genişletti.
Bununla birlikte, kapitalizmin restorasyonuna karşı muhalefetin daha da büyümesi nedeniyle Lukaşenko, 1996’da bir “sola dönüş” ilan etti. Özelleştirme yavaşladı, işçi sınıfının hakları korundu. Sovyet sonrası süreçte, sovyet ülkeleri arasında en solcu ve sosyal politikayı izledi. Yüksek sosyal güvenceler ve düşük işsizlik oranlarını sürdürdü.
Belarus Ekonomisi
2000’lerde Rusya’da yaşam standartlarının petrol fiyatlarındaki artışla bağlantılı olarak yükselmesi ile, Belarus’ta da yaşam standartları yükseldi. Lukaşenko bu noktada, sosyal politikası ile solun alanını kapattı.
Bu süreçte sermaye sınıfı da kontrollü bir özelleştirme ile beslendi. 1991’de özel sektör payı yüzde 26 iken, 1995’de yüzde 40, 2017’de yüzde 56’ya vardı. Yabancı sermaye miktarı ise 2017’de yüzde 3,9’dur.
Belarus’ta özel mülkiyet esas olarak hizmet sektöründedir. Belarus bankacılık sektörü ya devlet tekeli altında ya da Rus bankalarının kontrolü altındadır. Sanayide, Gazprom’a satılan Beltransgaz işletmesi de dahil olmak üzere, Lukaşenko’dan önce ve Lukaşenko yönetimi döneminde özelleştirilmiş birçok işletme bulunmaktadır. Tarımda, adını değiştiren kolektif çiftlikler, birkaç büyük özel tarımsal işletme ve devlet çiftliklerine dayanan devlete ait işletmeler var.
Sovyet döneminde Belarus ekonomisi, hafif sanayi ve tarım ürünlerinin ihracatı ile madencilik endüstrisi ve makine ürünlerinin ithalatına odaklanmıştı. Büyük makina üretim tesisleri olsa da, genel anlayış itibariyle SSCB’nin diğer cumhuriyetlerine tedarik sağlamaya odaklanmıştı ve aynı zamanda bu cumhuriyetlerden hammadde tedarikine bağımlıydılar. Kimya endüstrisi de gelişkindi. SSCB’nin kimyasal ürünlerinin% 40’ı Belarus’ta üretilirdi. Bununla beraber tarım için sentetik gübre üretimi de yüksekti. Bugün Belarus’un ulusal ekonomisi Rusya’ya bağlıdır. Belarus’un hem ihracatının hem de ithalatının% 40’ı Rusya ile ilişkilidir.
Belarus ekonomisinin güçlü durmasının sebeplerinden biri de Rusya ile olan petrol anlaşmasıdır. Petrolü Rusya’nın yerel fiyatları ile alan Belarus, burada petrol ile elde ettiği üretimi yine büyük oranda Rusya’ya ihraç etmektedir. Sanayisinin yüzde 34’ü petrokimya ürünlerine dayanan Belarus’un, ciddi bir doğal enerji kaynağı bulunmamaktadır.
Rusya’da Petrol Krizinin Sonuçları
2014 itibariyle uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş ve Rusya’ya yapılan yaptırımların sonuçlarını Belarus da hissetti. Belarus’ta reel ücretler ciddi düşüşe uğradı. Ülkedeki kötüleşen ekonomik durum Lukaşenko’ya olan destekte herhangi bir düşüşe yol açmadı. Belarus halkı, ekonomik ve yaşamsal durumlarını komşuları Ukrayna ile karşılaştırdı. Bu nedenle İngiliz “The Guardian” tarafından aktarılan verilere göre, oy oranı yüzde 5 ile 40 arasında arttı. 2015 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Lukaşenko’ya oyların yüzde 85’ini resmen aldı.
Belarus’ta Muhalefet, Emperyalizm ve Rusya
Aleksandr Grigoryeviç bugüne kadar istikrarı sayesinde yüksek destek aldı. Toplumsal olarak beklenti yaşam standartını yükseltmek iken, bir yandan Moskova yönetimi tarafından ithalattaki vergilerin kaldırılması, öbür yandan karlı petrol ithalatını devam ettirme bakımından bir kıskaçta yer alıyor.
Belarus’taki en önemli muhalefet, aslına baktığımızda Viktor Babariko hareketi. Viktor Babariko, Rusya’nın Gazprombank’ın Belarus firması olan BelGazprombank şirketinin çalışanı. Lukoşenka’nın Rusya yanlısı tutumlarının yanı sıra, Belarus’taki devlet işletmeleri Rus burjuavizisinin de arzu nesnesi durumunda olmasından ötürü, Rusya yanlısı liberal aktörlere de ihtiyaç duyuluyor.
Belarus seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı imza toplayarak gerçekleşiyor. Resmi olarak başkanlık adaylığını açıklamayan ama bunun için 425 bin imza toplayan Babariko’nun sadece 100 bin imzaya daha ihtiyacı bulunurken, imza toplama süreci bitmeden tutuklandı.
Bir diğer başkan adayı, Valeri Tsepkalo da mali bir sebeple tutuklandı ve seçime girmesi yasaklandı. İki iddialı adayın tutuklanmasının ardından adaylar Svetlana Tikhanovskaya’yı açıktan desteklediklerini açıkladılar. Tikhanovskaya batıya açılmacı, neo-liberal politikaları savunan bir aday. Belarus halkının Rusya’ya olan ekonomik ilişkilerdeki güvenini göz önüne aldığımızda Babariko ya da Lukaşenko gibi güçlü olmadığı söylenebilir.
Tikhanovskaya’nın programı ise herhangi bir dönüşümden ziyade, Lukaşenko’nun istifası, siyasi ve gazeteci tutukluların serbest bırakılması, 6 ay içinde de yeni seçimlerin yapılması üzerine kurulu. Tikhanovskaya, kendisi batı yanlısı olsa bile, halihazırda Rus bakanların “görüşürüyoruz” itirafları da söz konusu.
Lukaşenko, 9 Ağustos’ta yüzde 80 oy aldı ya da aldığını iddia etti. Ancak gerek diğer adaylar gerekse Tikhanovskaya’nın Belarus’un geleceği konusunda işçi sınıfı adına taleplerde bulunmadığı net. Lukaşenko, mali yolsuzluk iddiasıyla Tsepkalo’yu, “Rusya’nın parasıyla” çalışma yaptığı iddiasıyla Babariko’yu tutukladı. Tikhanovskaya’nın ise hali hazırda batıcı olmasından ötürü ciddi bir aday olarak görmedi. Diğer adaylar halkçı olmadığı gibi, Lukaşenko’nun da “sosyalizmin kazanımlarının savunucusu” olarak işaretlememek gerekli.
Bütün bunların yanında, Belarus’a askeri bir müdahale ihtimaline ise set çeken nokta Rusya cephesi. Rusya, kendi burjuvazisi ve aynı zamanda dış ilişkileri için daha iyi bir ortak aramakla beraber, hali hazırda iyi ilişkiler içerisinde olduğu Lukaşenko’yu batının bir işbirlikçisi ile değişmesine ve aynı zamanda kendi hinterlandında rol kaybetmeye niyetli değil.
[1] Narodnaya Gazeta”. 14 Eylül 1993
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…