Ölen imamın teçhizatsız koronavirüslü cenaze yıkadığı öğrenildi!
Koronavirüsten ölenlerin cenazesini yıkamakla görevlendirilen ve koruyucu elbise verilmediği için virüs kapan Osman Çilenti, yaşamını yitirdİ.
Siverek ilçesine 35 kilometre uzaklıktaki Burçalık köyünde iki yıldır cami imamı olarak görev yapan Çilenti, Siverek Müftülüğü tarafından ilçe merkezinde koronavirüsten yaşamını yitirenlerin cenazelerini yıkamakla görevlendirildi. Hiçbir eğitim verilmeden ve virüsten korunması için teçhizat sağlanmayan Osman Çilenti, koronavirüse yakalandı ve karantinada olduğu evinde yaşamını yitirdi.
Osman Çilenti’nin eşi Rahime Çilenti yaptığı açıklamada, eşinin vefat etmeden 12-13 gün önce koronavirüslü bir cenaze yıkadığını, teçhizatının tam olmadığını söyledi.
Eşinin koronavirüse yakalanmasının ardından dahi müftülük tarafından aranarak, cenaze yıkamaya çağrıldığını belirtti. Eşinin müftülükteki görevliye hasta olduğunu söylemesine rağmen kuruma çağrıldığını kaydeden Rahime Çilenti, eşinin raporu telefon üzerinden hem amirine hem de müftüye gönderdi.
Eşinin koronavirüslü olmasına rağmen müftülüğün kendisinden savunma aldığını ileri süren Çilenti, “Müftülük, çarşamba günü eşimi telefonla arayarak müftülüğe gelemiyorsa telefonla savunma yapmasını istedi. Ben kapının önünde eşimi dinliyordum. Eşim diyordu ki ‘Çok halsizim, konuşacak halim yok.’ Karşıdaki kişi ise ‘Sen konuş, anlat, ben yazarım.’ diyordu. Eşim durumunu anlattı. Eşim o haldeyken ondan savunma aldılar. Eşim zaten psikolojik olarak orada çöktü. Eşim Covid-19’a yakalandığı zaman, zaten seferberlik ilan ettik. Eşim o haldeyken eşimden savunma aldılar. Aynı gün savunmayı eve gönderdiler ve savunmasını imzalattılar. Bu hangi dinde ve insan ahlakında var. Eşim ‘telefonla konuşamıyorum’ dediği halde savunmasını aldılar. Bir insan hastaysa onu hasta olduğu için idam bile etmezler. Ne ceza verecekseler iyileştikten sonra verselerdi.” diye konuştu.
Eşinin yaşanan olayların ardından üzüntüden dolayı kalp krizi geçirdiğini belirten Çilenti, “Eşime ‘Sen bu haldeyken bunlar ne yapmaya çalışıyor, hakkını savun’ dediğim zaman bana ‘boş ver’ dedi. Onlara durumunun kötü olduğunu söylemesine rağmen eşime inanmadılar. Eşim ertesi günü ateşi hiç çıkmadı. Evin içerisinde bir süre dolaştı. Hiçbir şeyi yoktu. Odasına geçtikten 10 dakika sonra eşimin bağırmasını duydum. Yanına gittiğimde elleri bağlanmış, ağzı ve gözü açıktı. Zaten kalp masajı yapana kadar eşim orada öldü. Coronavirus’ten dolayı insanın nefesi çıkmaz ama eşim bir gün bile nefesinin çıkmadığını söylemedi. Bir kez bile öksürmedi. Sadece ateşi yüksek ve halsizdi. Onlar bu haldeyken savunmasını aldılar. Eşime psikolojik baskı yaptılar. Eşim kalp krizi geçirdi ve vefat etti.” dedi.
Ölüm döşeğinde eşinden savunmasının alındığını iddia eden Çilenti, “Eşim 35 kilometre uzaklıkta bir köyde görev yapıyordu. Siverek merkezde görev yapmıyordu. 35 kilometre uzaklıkta bulunan bir insanı cenaze yıkamaya nasıl gönderirler. Her cenaze olduğu zaman şehre gidip gelecek mi? Ardından köye gideceksin, orada olmadığı zaman da tutanak tutacaksın! Bu adam burada mı, değil mi? O tutanağın savunmasını da ölüm döşeğinde alacaksın. ‘Sen ölmeden önce tutanağı imzala, soruşturmanı bir geçir, sonra ölüyorsan öl’ yaptıkları buydu. Başka bir şey değildi. Keşke eşime ceza verselerdi. Onu sürecekler miydi yoksa görevden mi atacaklardı. Kocam iyi olduktan sonra yapsalardı. Ama bir iyileşmesini bekleseydiler sonra ne yapacaklarsa yine yapsalardı.” dedi.