Kuruluşundan günümüze Lübnan Komünist Partisi

Kuruluşundan günümüze Lübnan Komünist Partisi

25-01-2020 08:50

LKP önderliğindeki Ulusal Direniş Cephesi, 3 komünist gencin İsrail ordusuna 8 kayıp verdirttiği ilk eylemi ile direnişi başlattı.

Hasan Sivri

 

Kuruluş Yılları

24 Ekim 1924’te “Halk Partisi” ismi ile yola çıkan komünistler 1927’de Komintern’e üyelikle birlikte partinin ismini Lübnan Komünist Partisi (LKP) olarak değiştirdi.

Filistin Komünist Partisi’nin, Komintern ile ilişkilerden sorumlu üyesinin de, Lübnan Komünist Partisi’nin kuruluşuna giden ilk gizli toplantılarda yer aldığı bazı kaynaklarda geçiyor.

LKP’nin kurucuları arasında Ekim devriminden etkilenen Arap düşünürler, Fransa’da eğitim görmüş ve Fransız devriminden etkilenmiş aydınlar, sendikacılar ve işçiler vardı. Kurucuları içinde öne çıkan isimler ise “Bolşevik faaliyetleri” yüzünde Mısır’dan ‘kovulan’ Lübnan asıllı Mısırlı Fuad Şimali ve o dönem limanda çalışan genç bir mütercim olan Yusuf Yazbek yer alıyor.

LKP ayrıca işçi haklarını programına alan ve çalışma saatlerinin belirlenmesine dair çağrıyı yapan bölgedeki ilk partiydi. LKP’nin buna dair sloganı şöyleydi: 8 saat iş, 8 saat öğrenim/gezinti ve 8 saat uyku.

Parti, o dönem Fransız mandası altında bulunan bölgede (Suriye, Lübnan ve İskenderun Sancağı) tüm komünistlerin partisiydi. Ayrıca Lübnan’ın en eski partisi olarak çok kültürlü ve kimlikli olan Lübnan’ın tüm halklarını kapsayan kitlesi vardı. Fransız işgaline direnen halk öncüleri, Lübnan Komünist Partisi üyesiydi. Dolayısıyla LKP de bölgenin kitle partisiydi.

Suriye Komünist Partisi’nin (SKP) kuruluşunun da aynı tarihe ve gelişmelere bağlandığını, 1944’te iki ayrı ismi alana kadar LKP ile beraber hareket ettiğini  ve SKP’nin pratikte LKP ile birlikte büyüdüğünü not etmek gerekmektedir.

Parti 1925’te ‘İnsanlık’ isimli bir gazete yayınlama başlasa da gazete hızlıca yasaklandı. 1928 yılında LKP ismini alışının birinci yıldönümünde parti, merkezi komitenin hazırladığı programını ‘Platform’ ismini verdiği yayın üzerinden ilan etti. Programda yer alan ana başlıklardan bazıları şöyleydi: Kapitalist-kolonyalist sistemi yıkmak ve sosyalist bir sistem inşa etmek, Suriye’yi (Suriye’nin bir parçası olan Lübnan dahil) Fransız sömürgecilerden ve sömürgecilerle işbirliği yapan Beyrut ve Şam hükümetlerinden kurtarmak, çalışma saatleri ve ücretleri dahil işçi haklarına yönelik talepler…

30’lu yıllarda partide yer alan sendikacı liderlerin de etkisiyle partinin işçi sınıfının içinde nüfuzu giderek arttı. 1930’lu yıllarda parti ile ilişki kurmayan aydın, şair ve gazeteci kalmadı.

LKP, Halkın Sesi isimli yayınının yasaklandığı, Beyrut ve Şam’da dünyadaki ve bölgedeki gelişmelere bağlı olarak büyük gösteriler ve yürüyüşler düzenleyen parti liderlerinin tutuklandığı dönemlerden geçti.

İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında LKP liderleri serbest bırakıldı ve Halkın Sesi yeniden yayınlanır oldu. 1943’te Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasıyla Suriye Komünist Partisi ve Lübnan Komünist Partisi iki ayrı parti olarak görünür olmaya başladı. 1944’te iki parti de kendi merkezi komitelerini ilan etti.

1979 yılında Genel Sekreterliğine, 2005’te bombalı saldırı ile öldürülen George Hawi seçildi. Hawi, genç yaşlarda parti içerisinde yer almaya başlamış, sırasıyla Merkezi Komiteye, Parti Meclisi’ne ve genel sekreterliğe seçilmişti.

LKP ve Ulusal Direniş Cephesi

LKP, Arap solunun güçlenmesinde ve ilerici fikirlerin yayılmasında büyük rol oynayan güçlerden oldu. Bölgeyi, özellikle gerici petrodolar şeyhliklerinin ve siyonistlerin lehine yüzlerce yıl geriye götürme hedefinde olan radikal dinciliğe ve Lübnan sağına karşı savaştı.

İsrail’in Filistin işgali ile birlikte Filistin davası Arapların merkezi davası haline geldi. LKP, 1950 ile 1975 yılları arasında özellikle Filistinli şair ve aydınların ilişki kurduğu ve İsrail’e karşı mücadeleyi beraber büyüttüğü bir güç haline geldi.

İsrail’in 1982’de Beyrut’u işgalinin ardından LKP “Lübnan Ulusal Direniş Cephesinin” kurulmasında büyük rol oynadı. Direniş Cephesi, Beyrut’u işgal eden İsrail’e karşı direnen esas güç idi. LKP bu direnişte, parti üst düzey liderleri dahil olmak üzere çokça kayıp verdi.

16 Eylül 1982’de, 89 günlük kuşatmadan sonra İsrail Beyrut’u işgal edebilmiş ve Filistinli gruplar Beyrut’u terk etmek zorunda kalmıştı. LKP önderliğindeki Ulusal Direniş Cephesi, 3 komünist gencin İsrail ordusuna 8 kayıp verdirttiği ilk eylemi ile direnişi başlattı.

Ulusal Direniş Cephesi’nin eylemleriyle çok kayıp veren İsrail işgal güçleri, Beyrut işgalini 10 gün sürdürebildi. İşgalin 10. gününde Beyrutlular megafon ile seslenen İsrail işgal güçlerinden şu sözleri duyuyordu: Ateşi kesin çekiliyoruz.

Kaynaklar farklı rakamlar verse de LKP’nin liderliğindeki Direniş Cephesinde yer alan binlerce komünistin bu süreçte İsrail’e ve İsrail ile işbirliği içindeki sağcı gruplara karşı 1113 eylem gerçekleştirdiği ve bu eylemler sonucunda İsrail’e 386 kayıp verdirdiği aktarılıyor.

2016’da LKP Genel Sekreteri seçilen Hanna Garip ve LKP liderleri geçen yılın eylül ayında Ulusal Direniş Cephesi’nin kuruluşunun 37. yılında, Ulusal Direniş Cephesi’nin İsrail işgaline karşı ilk eylemini yaptığı noktadan ikinci eylemi yaptığı noktaya kadar yürüyüş düzenlemiş ve yapılan açıklamada gericilerle işbirliği halindeki emperyalizm destekli siyonizm tehlikesinin, Lübnan ve bölge için büyük tehlike arz etmeye devam ettiği vurgulanmıştı.

2006’daki 33 gün savaşında da, derin ideolojik ayrılıklarına rağmen İsrail’e karşı savaşta Hizbullah’a destek vererek 12 üyesini kayıp veren LKP -ve Arap solu- için savaşın izleri çok taze. Sadece Lübnan’ı değil tüm bölgeyi yıkıma uğratan projeleri ile İsrail işgaline direniş, solun ve komünistlerin ajandasında ilk sıralarda yer alıyor.

Bugün ABD’nin, Suud ve İsrail ile ortaklaşa hazırlamış olduğu “Yüzyılın Anlaşması” isimli sözde barışı getirecek ama LKP’nin de vurguladığı gibi özünde Filistin Davasının tasfiyesini hedef alan anlaşmaya karşı siyasi ve askeri mücadele, partinin işaret ettiği esas mücadele alanlarından biridir.

2018’in aralık ayında LKP, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ile Beyrut’ta yaptıkları toplantı sonrasında ortak bir sonuç bildirisi yayınlayarak bölgedeki tüm sol, komünist ve ilerici güçlere  ‘’Muhtemel saldırılara ve siyonistlere karşı tüm direniş güçlerine destek vermek amacıyla silah taşımaya hazır olma ve Arap bölgesinde kapsamlı bir mücadele’’ çağrısı yapmıştı.

LKP ve FHKC bu ortak belge aracılığıyla, siyonistleri normalleşme politikaları üzerinden bölgeye entegre etmeyi amaçlayan ‘’Yüzyılın Anlaşmasına’’ ve Ortadoğu’yu farklı kimlikler üzerinden parçalama hedefinde olan projelere karşı; uluslararası solcu, ilerici ve komünist güçlere dayanışma çağrısı yaptı.

LKP ayrıca birkaç aydır Lübnan’da devam eden isyanı ve yolsuzluk karşıtı olarak başlayan gösterileri ‘’halk ayaklanması’’ olarak görüyor ve sokakta yerini alıyor. Ayaklanma süresince yaptığı açıklamaların sonuncusunda LKP, halkın haklı taleplerinden bazılarını şu başlıklar altında topluyor: Mezhepçi rejimin yerine laik sistemin kurulması, yolsuzluk ile mücadele, merkez bankası politikalarının halkın lehine değiştirilmesi, vergi sisteminin değiştirilmesi, Filistinli ve Suriyeli mültecilerin durumu, bağımsızlığı için direnen bir ülkenin kuruluşu…