RÖPORTAJ | Liseli gençlik mücadeleye, Sosyalist Liseliler'e!
Liseli gençlik tepkisini verdi, şimdi örgütlenme zamanı!
YKS’nin koronavirüs salgını sebebiyle bir ertelenmesi bir öne çekilmesi sonrası sosyal medyada büyük bir tepki göstermişti liseliler. Bu tepki ‘seçmen’ avına çıkmış düzen siyasetçilerinin gözünü boyamış, ‘Z kuşağı’ dedikleri bir tanımlama ile kimi kalıplara sokularak kapsanmaya çalışılmıştı.
Liseliler, Erdoğan’ın YKS öncesi gençlerle kurgu buluşmasında görülmemiş düzeyde ‘beğenmeme’ rekoru kırmış; Erdoğan’ın benzerleri siyasilerin kampanyalarına da mesafe koymuşlardı.
Tüm bu yaşananların bir anı değil; yeni ve güçlü bir mücadele döneminin sinyali olduğunu liselilerle konuştuk. Okulların açılıp açılmayacağı belirsizliği, ‘uzaktan eğitim’ denemeleri, liselilerin gündemi ve yeni mücadele dönemine dair değerlendirmelerine Sosyalist Liseliler’e sorduk. İşte yanıtlar:
Öncelikle merhaba. Geçtiğimiz aylarda YKS tarihinin erkene çekilmesiyle ilgili Sosyalist Liseliler tepkisini dile getirdi ve mücadele yürüttü. Bu sürece dair bugünden bakıldığında ne söyleyebilirsiniz?
M.S: Merhabalar, bugünden baktığımızda sınav sistemleriyle açığa çıkan geleceksizliğin ve eşitsizliklerin hala sürdüğünü söyleyebiliriz. YKS tarihinin 1 ay erkene çekilmesiyle beraber siyasi iktidar sınava girecek 2.5 milyon gencin sağlığını ve geleceğini düşünmeyerek sermaye sınıfının karı için adımlar atmış oldu. Fakat bu süreçte not edilmesi gerekense hem iktidar hem de düzen muhalefetini temsil eden partilerin gençlikle ne kadar “ilgilendiği” sorusudur.
Tayyip Erdoğan gençliğin daha ilk geceki tepkilerine dayanamayarak “sus payı” düzeyinde baraj puanını 10 puan düşürüp, önlisans sınavı TYT’nin süresini yarım saat uzattı; fakat gençlik için sınava hazırlanabilmesi için hakkı olan 1 aylık sürenin yanında bunlar birşey değildi. Yine son güne kadar liseli gençlik tepkisini sürdürürken, Akşener ve Davutoğlu gibi gerici ve faşist partilerin liderleri ise AKP’yi gençliği kendilerinin de ortak olduğu eşitsizlikler ve adaletsizlikler düzenine düşman etmekle suçlarken; Tayyip Erdoğan son gün yaptığı kurgulanmış yayında “gurur duyuyorum de” suflesinin yanında sınav stresini azaltmak için tarihi 1 ay erkene çektiğini söyledi. Gençliğe hakaretler yağdıran kalemi satılmış yandaş gazetecilerse işin tuzu biberi oldu…
Bu sınav sürecinde ülkemizde gençliğin laik ve bilimsel, parasız ve eşit bir eğitim alamamasının kaynağı olanların; yani bu düzenin siyasi temsilcilerinin sınav çıktısı bunlar olurken, liseli gençlikse kendi geleceğine göz dikenlere karşı pandemi sürecinde de olsa tepkilerini gösterdi. Geleceğin sahibi olan liseli gençliğin temsilcisi Sosyalist Liseliler olarak biz, gençliğe karşı geleceksizliği dayatan bu adımı aynı gün yaptığımız bir imza kampanyasıyla karşıladık. Yine ileriki günlerde yaptığımız canlı yayınla da sınav tarihinin erkene çekilmesi için bir mücadele yürüttük. Bugün bu sürece baktığımızda liseli gençliğin tepkilerinin değerli olduğunu ama örgütlü bir şekilde verilmediğindeyse maalesef kazanımsız sonuçlandığını görüyoruz. Fakat bu süreçten sonra liseli sıra arkadaşlarımızın hem gelecekleri hem de gericiliğe karşı verdikleri mücadelede daha umutlu olduğumuzu söyleyebilirim.
G.K: Pandemi koşullarında dahi patronların kârını düşünen, toplum sağlığını bu uğurda riske atan bir iktidar var bugün ülkemizde. Çarklar dönecek diyorlar, bunu ise patronlar kazanmaya devam etsin diye istiyorlar. Sermayenin en az etkileneceği şekilde pandemi sürecini atlatmaya çalışıyorlar. Doğrusu sınavın erken tarihe çekilmesi de bu çabanın bir ürünüydü. Biz de buna dair sözümüzü söyledik, mücadelemizi de büyüttük, imza kampanyası başlattık ilk olarak. Bu süreçte arkadaşlarımız da AKP’nin gerçek yüzünü gördü, buna dair tepkisini dile getirdi. Gençlik ile AKP arasındaki mesafe doğrusu iyice açılmış oldu. Evlerde kaldığımız pandemi sürecinde dahi umutsuzluğa kapılmadık; aksine umudun bizde olduğunu bilerek söz yükselttik. Bu süreç AKP’nin karanlık, biz gençlerinse bu memleketin aydınlık yüzü olduğu bir kez ortaya çıktı. AKP’nin piyasacı yüzü herkes tarafından görüldü artık buna şüphe yok.
“EĞİTİMDEKİ EŞİTSİZLİK UZAKTAN DA DEVAM EDİYOR”
Bugün okulların açılıp açılmayacağı, uzaktan eğitimin tam olarak nasıl işleyeceği belirlenmiş durumda değil. AKP’nin eğitimi tam boy piyasaya açmasıyla birlikte bu süreçte kilitlendiğini söyleyebilir miyiz? Eğitimdeki eşitsizlik uzaktan eğitimle de devam ediyor mu? Gençlik ne gibi sorunlar yaşıyor?
M.S: Aslında ülkemizde var olan eşitsizliğin bir sonucu yaşanıyor. Biz liseli gençliğin sorunları ülkemizdeki sorunlardan bağımsız değil. Bugün baktığımızda nasıl ülkemizde gelir eşitsizliği varsa eğitim eşitsizliği de vardır. Bizlerin en temel hakkı olan eğitim hakkı alttan alta gasp edilmektedir. Bunun sadece salgınla birlikte biraz daha göz önüne çıktığını ve daha arttığını söyleyebiliriz. Yüz binlerce öğrenci elinde tablet, bilgisayar gibi elektronik aletler olmadığından derslere giremiyor. Bir yol bulunup girildiğinde de EBA sisteminin çöktüğü durumlar çokça yaşanıyor. Geçenlerde MEB’in de kendi sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğraftan da gençliğin sorunlarını anlayabiliriz. Gerçekler hasır altı edilmeye çalışılıyor, tarlada çocuk işçilerin fotoğrafını çekip ‘’ailelerinin yanında tarlada vakit geçiren öğrenciler’’ denilerek paylaşılıyor. Sorunuza cevap olarak eğitimdeki eşitsizlik uzaktan da devam ediyor…
G.K: Elbette söyleyebiliriz. Özellikle son yıllarda her yerde türeyen özel okullar, temel liseler ve dershaneler ile eğitim bir kazanç ve kâr kapısı haline getirildi. Okulların açılamayacağı bir tabloda bu özel kurumların da kâr elde edememesi gibi bir durum oluşacak. Bu sırtını sermayedarlara yaslayan AKP için çözülmesi gereken bir sorun. Ancak okullarda öğretmenlerin katıldığı seminerlerden pozitif vaka haberleri alıyoruz, hijyenin ve önlemlerin yeterli olmadığı sık sık dile getiriliyor.
Eğitimdeki eşitsizlik uzaktan eğitimde de devam ediyor mu? Gençlik ne gibi sorunlar yaşıyor?
G.K: Bu konuda gençlik, AKP’nin hanesine bir sıfır daha yazıyor. Elbette pek çok arkadaşımız internete erişmekte problem yaşıyor. İnternet üzerinden derslere katılabileceği telefon, tablet, bilgisayar ya da televizyon (??) gibi araçlardan yoksun olan çok fazla öğrenci var. Ülkemizde yoksul ile zengin arasındaki uçurum kendisini her fırsatta gösteriyor. Üniversite sınavına hazırlanan arkadaşlarımıza bakalım, pandemi süreci ve getirdikleri, bu açıyı daha da büyütüyor. Emekçi çocukları ne yazık ki hayata hep geriden başlıyor, neden? Çünkü bu düzen sermayenin düzeni, parayı veren düdüğü çalıyor. Verecek parası olmayanlarsa hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor, imkansızlıklarla boğuşuyor. Üniversite bu süreçte çoğu arkadaşımız için ulaşılamaz bir “hayal” olarak görülüyor artık. Bunun dışında salgın döneminde artan ekonomik kriz biz gençlerin sırtına da yük bindiriyor. Çalışmak zorunda olduğu için online derslere dahi katılamayan bir dizi arkadaşımız var. Bunların dışında internete erişim sağlansa dahi EBA’da aksaklıklar, çökmeler yaşanıyor. AKP’nin eğitim bakanlığı bu anlamda da sınıfta kaldı.
“MEMLEKETE VE LİSELERE DAİR GÖREVLERİMİZİ SAPTADIK, SOSYALİZMİ ÖRGÜTLEYECEĞİZ!”
Sosyalist Liseliler olarak “Sosyalist Liseliler’e Katıl” broşürü çıkarttığınızı duyurdunuz. Broşürünüz hakkında bilgi verebilir misiniz?
M.S: Broşürümüz aslında çok temel bir ihtiyacın karşılanması için ortaya çıktı. Bugün liseli gençliği dindar ve kindar ya da apolitik bir düzleme düşürmek isteyen siyasi iktidara karşı üreten, sorgulayan ve düşünen bir gençliğin aracı olarak var oldu. Broşürümüz içerik olarak temelde iki kısımdan oluşuyor bunlardan ilki “Eğitim Sistemi ve Liselilerin Durumu”, ikincisiyse “Liseli Gençliğin Görevleri ve Sosyalist Liseliler”. Bugün liseli gençlik ülkesine sahip çıkan, geleceği için mücadele eden, yobazın karanlığına boyun eğmeyen bir duruşu var etmeli, eşit ve özgür bir düzen için elinden geleni ardına koymamalıdır. Broşürümüzde bunun araçlarından birisi olarak liseli gençliğin elinde tuttuğu bir aydınlanma aracıdır.
G.K: AKP’nin gençliği sözde kazanmaya dair hamleleri var, kazanamadığı durumlarda yoğun saldırıları var. AKP bu ülkenin karanlığıdır, bizlerse bu ülkenin aydınlık geleceğiyiz. Gözümüzü AKP iktidarında açmış olabiliriz ama AKP ile kan bağı uyuşmayan bir nesiliz, AKP’nin diktiği elbiseyi giymek istemeyen bir nesiliz. AKP’nin bu ülkeyi mahkum etmek istediği karanlığı da yırtıp atacak olan bizleriz. Sosyalist Liseliler’e Katıl broşüründe memleketten, liselerimizden, liseli gençliğin durumundan bahsettik. Bu karanlık tabloya bakınca umutsuzluğu değil umudu gördük, liseli gençliğin mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu ve olacağını gördük. Görevlerimizin neler olduğunu, niçin beraber mücadele etmek gerektiğini anlattık.
“YAŞANANLARDAN RAHATSIZ OLANLARIN YERİ, BİZİM YANIMIZDIR!”
Son olarak bizim aracılığımızla sıra arkadaşlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
M.S: Broşürümüzde de söylediğimiz gibi sıra arkadaşlarımızın hem ülkeleri hem de gelecekleri için memnuniyetsizlik ve kaygı yaşadıklarını biliyoruz. Biz Sosyalist Liseliler de arkadaşlarımızı bizim gibi kendi geleceğimizin kararını kendimiz vermeye, geleceğimizi badem bıyıklı hocalara, geçmişi ve geleceği kirli siyasetçilerin ve düzen siyasetinin eline bırakmaktansa sosyalist bir Türkiye, laik ve bilimsel bir eğitim ve geleceğe baktığımızda yaşanılabilir bir düzende yaşamak için geleceğimize sahip çıkmaya Sosyalist Liseliler’e katılmaya çağırıyoruz.
G.K: Biz biliyoruz ki bu karanlık tablo bir gün mutlaka tersine dönecek, bu da mücadele edenler sayesinde olacak. AKP’ye karşı tepkiliyiz evet. Ama bundan daha önemlisi tepkimizi ne şekilde ortaya koyduğumuzdur. Unutmayalım ki AKP ve bu düzen, kapitalizm, her gün örgütleniyor, yeniden üretiyor kendi araçlarını. Örgütlü bir güce karşı ise örgütlü başka bir güç ile karşı durmak gerekiyor. Liseli arkadaşlarımıza çağrımız şudur: Karanlıktan, sömürüden, yoksulluktan, adaletsizlikten, baskılardan rahatsızsanız yeriniz bizim yanımızdır. Gericiliğin, piyasacılığın, işbirlikçiliğin üzerine beraber yürüme çağrımızı yineliyor, arkadaşlarımızı Sosyalist Liseliler’e katılmaya çağırıyoruz.