15 Mayıs ve Kürtçe üzerine

Emperyalizm kıskacında ilan edilen bayram günlerinde ilan edilen talepler, ne yazık ki sermaye düzenine uyumlu talepler olmanın dışına çıkamıyor. Bu düzlemi terk etmeyen mücadele anlayışı ise işçi sınıfının büyük bir bölmesini oluşturan Kürtler için herhangi bir yere oturmuyor…

15 Mayıs ve Kürtçe üzerine

Kürt siyasi çevreleri tarafından 2006 yılından bu yana 15 Mayıs “Kürt dili bayramı” olarak kabul ediliyor. Bu tarihin ise nedeni geçmişte Kürtçe olarak yayınlanan bir dergiden kaynaklanıyor…

Bu tarih 1932 yılında yayın hayatına başlayan Hawar Dergisi’nin aynı zamanda kuruluş tarihidir. Bugünün salt kimlik mücadelesi ile temellendirilmesini ve Hawar Dergisi ile sembolleştirilmesini Kürt siyasi hareketinin ulusalcı bir eksende yürüttüğü mücadele şekliyle açıklayabiliriz.

“Kürt Dil Bayramı” denildiğinde birlikte anılan Hawar Dergisi, 88 yıl önce bugün yayınlanırken misyonunu şöyle açıklıyordu:

“Hawar bilimin sesidir. Bilim ise kendini bilmektir. Kendini bilmek bizlere kurtuluşun ve iyiliğin yolunu açar. Kendini bilen insan ancak kendini tanıtabilir.” (1)

Çığlık anlamına gelen Hawar, Latin harfleri ile hazırlandı, Kürt dilini dilbilimsel açıdan geliştirmeyi ve Kürtlere Kürtçeyi öğretmeyi hedefledi. Celadet Ali Bedirhan’ın öncülüğünde kurulan Hawar’da dönemin şair ve edebiyatçılarından Dr. Kamuran Ali Bedirhan, Dr. Ehmed Nafiz, Osman Sebrî, Cegerxwîn, Qedrîcan ve Herekol Azizan başta olmak üzere birçok ismin şiir, hikaye vb. üretimlerine yer verildi. Dergide yayınlanan üretimlerdeki edebi ve siyasi anlayış bugün hala “Hawar Ekolü” olarak adlandırılıyor.

Ağırlıklı olarak Kürtçe’nin Kurmanci lehçesi ile yayın yapan Hawar Dergisi’nin Latin alfabesi ile yayınlanması modernizm karşıtlarının tepkilerine yol açarken daha genç kuşaklar tarafından ilgiyle karşılandı.

1932 yılında yola çıkarken her ne kadar siyasi misyon taşımayacağını duyursa da Hawar, Kürt Folklorü ve Edebiyatı, Kürdistan tarihi ve coğrafyası ve Kürtlerin günlük yaşantısı yanısıra dönemin öne çıkan milliyetçilik düşüncesini “Kürtlerin Birliği” anafikri ile yayınlarında işledi.

Özellikle Kürt dilbilim çalışmalarına ayrı bir önem atfeden dergi, Kürtçe’nin öğrenilmesini bir servet olarak tanımlıyor, Kürtlerin birliğini ise Kürt dilindeki birliğin sağlanmasına bağlıyordu.

“Yekbûna Kurdan jî bi yekîtiya zimanê kurdî çêdibe. Yekîtîya zimanî jî bi yekîtiya herfan dest pê dike.” (2)
(Kürtlerin birliği, Kürt dilinin birliği ile dilin birliği ise harflerin birliği ile başlar.)

İNGİLİZ BİNBAŞI NOEL’İN GÖZÜNDEN CELADET ALİ BEDİRHAN

Kürt milliyetçisi Celadet Ali Bedirhan’dan bahsettiğimizde bir parantez de onun dil çalışmalarını etkileyen ve siyasi faaliyetlerinin seyrine yön veren İngiliz ajan Binbaşı Charles Noel için açmak gerekir.

Binbaşı Noel, Sevr Antlaşması’nın henüz imzalanmadığı yıllarda İngiliz sömürgeciliği fikrini Kürtler arasında yaygınlaştırmak misyonu ile Osmanlı İmparatorluğu’na doğru hareket ettiğinde aklında sadece dağılmanın eşiğinde bir devlette işbirlikçi ayaklanmaları tetiklemek ve bu fikri Kürt halkı içerisinde örgütlemek vardı. Dönemin önemli Kürt ailelerinden sayılan Bedirhanlardan, Celadet Ali ve kardeşi Kamuran Ali Bedirhan’ı, yanına alarak bir heyet oluşturan Noel, gezilerini ve toplantılarını özellikle Celadet Ali Bedirhan eşliğinde düzenlemiştir. Binbaşı Noel’in Günlüğü adlı kitapta da bahsedildiği üzere Kürtlerin yaşadığı önemli şehirlerden olan Gaziantep, Malatya ve Kahramanmaraş’ta yaşayan aşiretleri ve göçebeleri yerinde ziyaret etmiş ve her gittiği bölgede Kürtlerin değişen ve benzeşen sosyolojik yapılarını kayıt altına almıştır.

Bugün Kürt Milliyetçisi çevreler tarafından Kürt dil çalışmalarının ve Kürt milliyetçiliğinin ‘mir’i olarak ifade edilen Celadet Ali Bedirhan’ı İngiliz ajan Noel anılarında şu ifadeler ile tanıtıyor:

Celadet Ali: (25) İstanbul’da çıkan Serbesti gazetesinin yardımcı editörlüğünü yapmaktadır, gazetenin İngiliz taraftarı olduğu sürekli telaffuz edilmektedir. Elbette uzun süredir İstanbul’da
yaşamanın ve çalışmanın kaçınılmaz etkilerini üzerinde barındırıyor, fakat halen sağlam bir duruşa sahip.” (3)

Noel, Anadolu’da bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun hızlandığı bir süreçte ‘Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı’ söylemleri ile İngiliz himayesinde bir Kürt hükümetinin kuruluşu için Celadet Bedirhan’ı bir araç olarak görüyor, ona büyük önem atfediyordu.

CELADET ALİ BEDİRHAN LATİN ALFABESİYLE NASIL TANIŞTI?

Arap harflerinin terk edilmesiyle Kürtlerin uluslaşma sürecinde önemli bir eşiğin açılmasını hedefleyen Celadet Ali Bedirhan, Latin alfabesiyle birlikte Arap ve Fars alfabelerinin Kürtçe yazma ve okumada yarattığı zorluklara son vermeyi amaçlamıştır. Celadet Ali Bedirhan, Arap alfabesinin Kürt dil yapısına göre teknik anlamda yetersiz olduğunu ve uygun olmadığını, yeni Latin harfleri ile Kürtçe’nin Kürtler tarafından daha kolay öğrenilebileceğini Hawar’da okurlara bölüm bölüm anlatmıştır.

Celadet Ali Bedirhan’ın latin harfleri ile tanışmasına ise Binbaşı Noel’le sömürgecilik politikasını Kürtler içerisinde örgütlediği aynı süreçte rastlanılır. Bedirhan, Hawar’ın 13.sayısında Latin alfabesi ile tanıştığı anı şöyle aktarıyor;

1919 yılında Malatya dağlarına doğru yola çıkmıştık. Reşiwan aşiretinin içindeydik. Bir İngiliz olan Binbaşı Noel bizim yanımızdaydı. Binbaşı dilimizi yarım biliyordu. Kuzey Kürdistanlıların dilini öğrenmek üzere çalışıyordu, çünkü o herşeyi yazıyordu. Ben burada öğrendiğim atasözü, şarkı ve hikayeleri derliyordum. Bazen yazılarımı yazarken Binbaşına da bakıyor, onu dikkatlice izliyordum. Yabancı harflerle kolay bir şekilde yazıyor ve okuyordu. Fakat ben yazarken bin zorluk içerisine düşüyordum. Peki neden? … Çünkü Binbaşı latin harfleri ile ben ise arap harfleri ile yazıyordum. Bunun üzerine burada ben de latin harflerini kullanmaya karar verdim.” (4)

Malatya gezisinde Celadat Ali Bedirhan’ın Latin harfleri ile tanışmasını ise sömürge valisi Binbaşı Noel şu ifadeler ile destekliyor;

Yolculuk sırasında Arap harflerinin Kürtçedeki sesli harfleri karşılamak için ne kadar yetersiz olduğunun farkına vardım. Ben ve heyetin Kürt üyeleri zaman zaman Kürt şiirlerini ve yerel deyişlerini kaydettik, onlar Arap harflerini kullandı ben ise Latin harflerini kullandım. Henüz Kürtçeye tam anlamıyla hakim olmadığım halde yazdıklarımı onlardan daha doğru ve daha kusursuz okuyabiliyorum. Gençlerin çoğunluğu Latin harflerinin Kürtçeye daha uyumlu olduğuna inanıyor ve bunun Kürdistan’da geçerlilik kazanmasına çalışıyorlar, fakat daha yaşlı kuşaklar ve özellikle din adamları böyle bir yeniliğe Islami temellerle karşı çıkıyorlar.” (5)

Yazıya başlarken 15 Mayıs’ın Kürt milliyetçi çevrede büyük övgüler ile anıldığını ve kutlandığının altını çizmiştik.

Gelinen noktada, Celadet Ali Bedirhan’ın Kürtçe’nin dilbilimsel alandaki gelişimine olan katkısını inkar etmemeli fakat bu katkının onun sömürgecilik faaliyetleri gölgesinde gelişerek emperyalizme hizmet gayesi taşıdığını ise söylemekten de çekinmemeliyiz.

Bunun yanısıra ulusların kurtuluşunun sadece emperyalistlerle kurulan ilişkiler, kimlik ve dil mücadelesine indirgenmesi geçmişte bir kurtuluş yolu açmadığı gibi bugün de durum değişmemiştir.

Bugün üstü örtülmeye çalışılan sosyalizmin ve anti-emperyalist duruşun esas kurtuluş anlamına geldiğinin örnekleri ise önümüzde durmaktadır, Sovyet sosyalizmi bütün emekçi halklar için kurtuluş anlamına gelmiştir.

KÜRDOLOJİ ÇALIŞMALARINA TARİHSEL BİR BAKIŞ: SOVYETLER BİRLİĞİ

Siyasi olarak Milliyetçilik düşüncesi ile temellendirilen ve kutlanılan Kürt Dil Bayramı’nda yine bir siyasi tercih olarak “hatırlanmayan” reel sosyalizm deneyimini hatırlatmak sosyalistler için bir zorunluluktur.

Kürdoloji alanında büyük çalışmalara imza atan ve bu çalışmaların merkezi olan Sovyetler Birliği’nde Kürtler, tarihte ilk kez kendi kültürünü, tarihini ve sanatını “anadilleri” ile yaratma ve de yaşatma fırsatını yakalayarak çağdaşı olan birçok millete göre tartışılmayacak oranda ilerleme sağlamıştır.

Ermenistan ve Azerbaycan gibi Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı yerlerde sosyalizmin inşası, Komünist Parti öncülüğü ile Kürdoloji biliminin hemen hemen her alanında ilk ve sürekli üretimlerini başlatmıştır.

İlk kez Kürtçe-Latin harfleri 1928’de İshak Marogulov tarafından hazırlanmış,

İlk kez 1929’da “Kürtçe Öğrenme-Okuma-Yazma” eğitim kitabı okullarda kullanılmış,

Marogulov’un öncülüğünde hazırlanan yeni Kürtçe-Latin alfabe ile 1930’da ilk Kürtçe gazete olan Riya Teze yayınlanmış,

Ereb Şemo tarafından 1935’te modern anlamda ilk Kürtçe roman Şivanê Kurd (Kürt Çoban) basılmış,
Yine 1935’te modern anlamda yazılan ilk Kürtçe tiyaro eseri Riya Teze sahnelenmek üzere kaleme alınmıştır.

Ve daha sayamadığımız onlarcası…

Sovyet Kürtleri, görüldüğü üzere bir dilin yaşaması ve gelişmesi bakımından en önemli kural olan dil bilgisi sistemi ve söz dağarcıklarının korunması noktasında tarihsel bir rol üstlendi. Kürt Dili çalışmaları alanında bugün hala pusula görevi gören enstitüler sayesinde Kürtçe etkin bir dil haline geldi. Anadil, toplumsal ve kamusal alanda özgürleştirildi.

Sonuç olarak tarih boyunca süre gelen halkların Anadil sorununa, sosyalizm dışında bir çözüm yolunun olmadığını halklara yine tarih gösteriyor. Ve bugün en fazla sosyalizmin anadil zaferi övgüyle anılmayı hakediyor.

Emperyalizm kıskacında ilan edilen bayram günlerinde ilan edilen talepler, ne yazık ki sermaye düzenine uyumlu talepler olmanın dışına çıkamıyor. Bu düzlemi terk etmeyen mücadele anlayışı ise işçi sınıfının büyük bir bölmesini oluşturan Kürtler için herhangi bir yere oturmuyor…

15 Mayıs vesilesiyle, eşit ve özgür kullanılamayan Kürt Dili için “parasız, bilimsel anadilde eğitim” modeli hayata geçirilmeli ve güvence altına alınmalıdır. Yaşayan bir dil olan Kürtçe’nin toplumsal alanda kullanımı teşvik edilmeli, ihtiyaç görülen kamusal yerlerde de uygulamaya geçirilerek bu alanda yaşanan mağduriyetlerden kaynaklı utançlara son verilmelidir.

Bugün emekçi Kürt halkının aydınlık geleceği, gerici AKP hükümeti ile uyumlu “camilerde ve mevlitlerde Kürtçe kullanılsın” minvalinde açıklanan talepler ile değil, sınıf mücadelesinde birleşen Türk ve Kürt halkının sosyalist cumhuriyet mücadelesi ile gerçekleşecektir.

Kaynakça

Hawar, j. 1, r. 1, Armanc, awayê xebat û nivîsandina Hawarê. (1)
C. Bedir-Xan, Hawar, j. 3, r. 4, (bi tîpên erebî), Bi hinceta pîroznamekê.(2)
Binbaşı Noel’in Günlüğü sayfa 108. (3)
Hawar, jimar 13, Pêşgotinek, r.1-2 (4)
Binbaşı Noel’in Günlüğü sayfa 24. (5)