Deniz Çelik
“Burası Politeknik… Burası Politeknik…
Bütün halkımızı, işçi ve emekçileri sokaklara, cuntaya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyoruz!”
2. Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi işgaline karşı direnen Yunanistan’da daha sonra İç Savaş başlamıştı. Bu süreçte KKE’ye (Yunanistan Komünist Partisi) bağlı ELAS (Halk Kurtuluş Ordusu) ve EAM (Kurtuluş Cephesi) yüzbinleri harekete geçirmiş, komünistler iktidarı kıl payı kaçırmıştı. ELAS’ın silah bırakması ile devam eden süreç (1945), emekçi halkın ve komünistlerin tutuklamalar ve katliamlarla karşı karşıya gelmesi anlamını taşıyordu. Emperyalizmin bölgedeki politikası açıkça görülüyordu: Balkanlar’da yeni bir ülkenin daha Sovyetler Birliği’ne katılmasını önlemek… Komünistlerin 1945’teki yenilgisi, 1952’de Yunanistan’ın NATO üyesi olmasıyla sonuçlanmış oldu.
1960-70’li yıllarda Türkiye, Yunanistan ve birçok ülke, ABD ve NATO egemenliğinin artması amaçlanarak, CIA merkezli darbecilerin ellerine bırakılmıştı. Darbelerin sebebi hep aynıydı: Komünizm tehlikesinden korumak. “Bizim çocuklar” darbe sabahı işe ABD ve NATO’ya bağlılık yemini ederek başladılar.
Yapılan operasyonlarda komünistler katledilmiş, on yıllara varan cezalara çarptırılmıştı. Kurşuna dizilerek katledilenlerden biri de, Nazım Hikmet’in “Karanfilli adam” şiirine konu olan Nikos Beloyannis’ti. Merkez Komitesi tarafından partiyi toparlaması için Sovyetler Birliği’nden Yunanistan’a gönderilen Beloyannis, birimleri yeniden kurmuş ve faaliyetlerin ülke genelinde hissedilir bir noktaya gelmesinde ciddi görevler üstlenmişti.
“Ülkeyi komünizm tehlikesinden korumak, huzur ve asayişi temin etmek, milli birlik ve bütünlüğü sağlamak için ordu yönetime el koymak zorunda kalmıştır.” 21 Nisan 1967 tarihinde ülkenin tüm radyo istasyonlarından bu bildiri okunmaktaydı. Yunanistan’da ‘Albaylar’ cuntası olarak bilinen faşist darbe gerçekleştirilmiş, cunta yetkilileri darbeyi ’21 Nisan devrimi’ olarak adlandırmıştı. Yunanistan’daki faşist cuntanın doğrudan destekleyicisi olan emperyalizm, aynı yıllarda Şili’de halkın oyuyla seçilen Allende hükümetinin devrilmesi gibi dünya çapında birçok gerici-faşist yönetimin de doğrudan sorumlusuydu. Tüm dünyada ise antiemperyalist mücadele yükselmişti: Vietnam halkının zaferi, 68 gençlik hareketi, Filistin halkının direnişi…
Petrol krizi adı verilen ekonomik kriz emekçi halkı daha da yoksullaştırmıştı. Birçok sektör yabancı sermayeye peşkeş çekiliyordu.
Gençlik ayağa kalkıyor…
Gençlik, cuntanın iktidarda kaldığı 7 yıl boyunca mücadeleyi elden bırakmadı. Faşist iktidar, öğrenci gençliği kontrol altına alamıyordu. Tüm yüksekokullarda öğrenci genel kurul toplantıları yapılıyor, bu kurullara cunta tarafından yöneticiler atanmasına rağmen cuntanın istediği kararlar geçmiyordu. Cuntanın hazırladığı anayasa, bardağı taşıran son damlaydı; öğrencilere politik faaliyet yürütmek yasaklanacak, ihlal edenler ise okulla ilişiği kesilip askere alınacaktı. Ülke genelinde bu yasalara karşı kitlesel gösteriler örgütlenmişti, okul boykotları 1 aydan fazla devam etti. Protesto gösterileri okullara taşmış, okul işgal eylemleri eğilimi gençlik içerisinde yükselmişti. Bu anlamda, Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 4 bin öğrenci tarafından işgal edilmesi ilk büyük eylemdi. Okulun kapılarına zincirler vurulmuş, öğrenciler dağıttıkları bildirilerde ve yaptıkları açıklamalarda “etten duvar” ördüklerini söylüyorlardı. Bu eylem sokaklara taşmıştı ancak yayılan okul işgal eylemlerinin bazıları, polisin okula girip öğrencilere saldırmasıyla sonuçlanmıştı.
14 Kasım sabahı Politeknik’te tüm fakültelerin katılımıyla öğrenci genel kurulları toplanmıştı. Talepler sıralanmış, okul yönetimi seçimlerinin yapılması istenmişti. Ancak kurulun kararlarına okul yönetimi belirsiz cevaplar verdi. Kuruldan erken ayrılan Tapu ve Kadastro öğrencileri okul içinde protestolara başlamıştı bile: “Kahrolsun cunta”, “Eğitim, Ekmek, Özgürlük”. Destek vermek için öğrenciler gelmiş ve caddeden geçenler bile durmuşlardı. Polis saldırmış, öğrenciler okul içine çekilmek zorunda kalmışlardı.
“Politeknik’e dolduk ama işgal için gitmemiştik. Niyetimiz hukuk fakültesinde başlayan eylemi Politeknik’te sürdürmekti. Politeknik’e vardığımızda canlı bir atmosfer oluştuğuna tanık olduk. Daha önce hukuk fakültesi işgali deneyimimiz vardı ve cunta ile güçlü bir hesaplaşma içine girme eğilimi taşıyorduk. Kısacası işgal için gitmemiştik Politeknik’e”*
“Burası Politeknik… Burası Politeknik! … Özgürlük mücadelesi veren öğrencilerin radyo istasyonu size sesleniyor! Özgürlük mücadelesi veren emekçilerin radyo istasyonu…”
Beklenmedik bir gelişmeyle okulun içinden yayın yapan bir radyo istasyonu tüm emekçi halkı direnişe çağırıyordu. Politeknik direnişinin en unutulmaz detaylarından biri olarak bugün hala hafızamıza kazınmış olan bu yayın, işgal boyunca okul içinden duyurular yaparak direnişin sesi olmuştu. Öğrencilerin çağrıları yanıt buldu. Atina ve Selanik ayaktaydı. Direnişe damga vuran bir diğer detay ise inşaat işçilerinin kazma sapları ile okul önüne desteğe gelmesiydi. 16 Kasım geceyarısı olduğunda yüzbinlerin okula doğru yürüyüşe geçtiği haberi geldiğinde ortalık bayram yeriydi ancak çok geçmeden, saat 03.00 sularında cunta rejimi tanklarla okula giriyordu.
Cunta sıkıyönetim ilan etmiş, sokağa çıkma yasağı gelmesine rağmen daha ilk andan onbinler bu yasağı delmişti. Resmi açıklamalara göre direnişte 13 kişi ölmüştü ancak tanıkların ifade ettiği üzere tüm ülkedeki gösterilerde hayatını kaybedenlerin sayısı en az 350 idi.
Bugün bile sağcılar, Politeknik direnişine olduğundan farklı anlamlar yükleme niyetindeler. Direnişin antiemperyalist, NATO karşıtı, sınıfsal karakterini yok saymak niyetindeler. Dolayısıyla niyetimiz bir anmanın ötesindedir. Gençliğin meramının, emekçi halk kitlelerininkinden azade olmadığını bizlere bir kez daha hatırlatan Politeknik Direnişi’ne, hayatını kaybeden Yunan komünist öğrencilerin anısına saygıyla…
* Dimitris Hacisokratis; Politeknik 73, sayfa 102, Yunanca baskı.
Özlütaş, R. (2017). Burası Politeknik. Kor Kitap. İstanbul
Bu haber en son değiştirildi 17 Kasım 2020 10:13 10:13
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…