V çıkışı
Türkiye’de geliri en yüksek olan %20’lik kesimin yıllık toplam gelirden aldığı pay %46,8 seviyesindedir. Geliri en düşük %20’lik kesimin ise toplam gelirden aldığı pay %6,1’dir.
Seyhun Sarıtaş
“Dünya ekonomilerini durma noktasına getiren yüzyılın felaketi pandeminin etkilerini 2. çeyrekte hissedeceğimizi biliyorduk. Kötümser tabloların aksine GSYİH oranımız dünya ülkelerine kıyasla iyi bir sonuç verdi. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlam, dinamikleri kuvvetli.
Milli ekonomi hedefleri, istihdama dayalı üretim, vatandaşının yanında olan bir ekonomi modeliyle yılı pozitif ayrışarak kapatacağız inşaallah. 2021’e pandeminin izlerini silerek girmekte kararlıyız. İnşaallah ‘V’ çıkışı GSYİH verilerinde de göreceğiz.”[1]
Tolstoy’un İnsan Ne İle Yaşar adlı eserinin ilk bölümünde Simon uzaktan gördüğü şeyi ilk önce öküz sanmıştı, ama gördüğü şey öküze benzemiyordu; biraz daha yaklaştıktan sonra gördüğü şeyin çıplak bir adam olduğunu anladı. Daha sonra o çıplak adamın ölü olduğunu düşündü; ama biraz daha yakından incelediğinde o adamın yaşadığını anlamıştı.
İşte ekonomi bakanının sözleri de Simon’un yaşadığı yanılsamanın bir farklı bir biçimini yaratmakadır. Simon’un yanılsaması insan gözünün kusuru ya da bu çıplak adamı görmeden önce votka içmesiyle alakalı olabilir. Fakat ekonomi bakanının yarattığı yanılsamanın, çok daha stratejik ve sınıfsal olduğunu belirtmek gerekir.
Bakanın bahsettiği V çıkışı insanlar tarafından umut vaat eder nitelikte, fakat bu çıkışın kimin için olduğu irdelendiğinde, vaat edilen umudun da kimin için olduğunu görebiliriz. Pandemi sürecinde ve pandemi öncesinde, enflasyon ve işsizlik artış halindeydi, buna rağmen bu süreçte sermaye sınıfı tarihinin en büyük karlarını elde etmekte ve sermayedar olmayanlara yani işçilere krizin faturası kesilmekteydi.
Türkiye ekonomisinin hedeflerine ve modeline baktığımızda, 2001 İMF anlaşmasından bu yana özelleştirmelerin daha da arttığını, yabancı sermaye çekmek üzere faizlerin yüksek tutulduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda ise milli ekonomi ve istihdama dayalı üretim modelinden anlaşılan da çok görünen gibi değil.
Ekonomik büyümenin, GSYİH artışının gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu nasıl etkilediğini de sorgulamak gerekir. V çıkışından nasibini alanlar sermaye sınıfıysa, V çıkışı bize daha çok yoksulluk getirecektir. Ekonomimiz yükselişe geçecek gibi söylemler doğru olsa bile bu yükseliş bahsedildiği gibi vatandaşı kapsayan değil bir sınıfın çıkarlarının yükselişi olacaktır.
Bir tartışma başlığı olarak piyasa ekonomisinde büyümenin yoksulluk getirdiğini söyleyebiliriz. İktisatçı Kuznets’in ters U hipotezini ele aldığımızda; ekonomik büyümenin başlangıcında gelir eşitsizliği artmakta fakat ileri seviyelerinde gelir eşitsizliği azalmaktadır. Bu durum yine, Kuznets’in sağlıklı bir model sağlanması için nüfus yapısı, emeğin niteliği, devlet yapısı, ticaret ve piyasalar üzerine bilgi içermesi gerektiği, düşüncesinden yola çıkarak her zaman mümkün olmamaktadır. Çünkü iktisadi bir modeli oluştururken aynı zamanda sınıfsal da düşünmemiz gerekir. İktisadi büyümeyi ve gelir eşitsizliği ile etkisini yorumlayacaksak merkez sermayenin yönelimlerini ve çıkarlarını da hesaba katmak doğru olacaktır. Çünkü ekonomik büyüme sınıflı toplumlarda egemen sınıfın kendi çıkarlarını maksimize edecek aygıtlara sahip olması sebebiyle doğal olarak uzun vadede gelir eşitsizliğini azaltmamaktadır. Tersine sermaye sınıfının gelirden aldığı payı arttırarak alt sınıfın gelirden aldığı payı azaltmaktadır.
2018 verilerine baktığımızda Türkiye’de geliri en yüksek olan %20’lik kesimin yıllık toplam gelirden aldığı pay %46,8 seviyesindedir. Geliri en düşük %20’lik kesimin ise toplam gelirden aldığı pay %6,1’dir.[2]
Bu düzende tüm mesele geliri en yüksek olan %20’lik kesimin aldığı payı arttırmaktır. İşte ekonomi bakanının söylediklerinin stratejik ve sınıfsal olmasının sebebi de bu yüzdendir. V çıkışı yaşanacak ama asla emekçiden, yurttaştan yana olmayacak. Pandemi sürecinde onlar çalışacak, asgari ücretin yarısıyla geçimini sağlamaya çalışacak…
Görüldüğü üzere V çıkışına biraz yakından baktığımızda V tepe taklak olmakta. Aslında Marx’ın “Görünen gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı.” sözü üzerinden kapitalist toplumun bir yanılsamalar silsilesine sebep olduğunu söylemek doğru olacaktır. Vurgulanmamız gereken yer ise; bu yanılsamaların doğal olmadığı, tersine bir cambazlık ve derin bir strateji barındırdığıdır.
[1] https://gazetemanifesto.com/2020/turkiye-ikinci-ceyrekte-yuzde-99-daraldi-381190/
[2] http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/01/Turkiye_Ekonomisinde_Haftalik_Gelismeler_ve_Genel_Gorunumu-10012020.pdf