Sosyal medya karışacak, vaziyet alın

Sosyal medya karışacak, vaziyet alın

19-07-2020 13:32

Twit atmak özgürlükse, özgürüz ikimiz de, o yuvasız twit kuşu, ben hapiste kanarya...

DENİZ OLCAY

TWİT ATMAK ÖZGÜRLÜKSE

Sosyal medyanın göreceli bir özgürlük ortamı sağladığına, demokratik hak arama yöntemlerinin neredeyse kullanılamaz duruma geldiği günümüzde bir hak arama mecrası haline gelmeye başladığına dair yanılgı bir güçleniyorsa başka bir gün zayıflıyor. Genel olarak “şahsıma” ve “şahsımın ailesine” yönelik eleştiri sınırlarını bile aşmayan gönderiler için yapılan gözaltılar ve zaman zaman tutuklamalar bu zayıflık dönemlerini tetikliyor. Aleni olarak yolsuzluk veya hukuksuzlukların dillendirilmesinde hiçbir işe yaramayan sosyal medya tantanaları, konu sıradan kriminal vakalar olduğunda bazen adam kayırmaların önüne geçerek adli süreçleri işlemesi gerektiği gibi çalıştırabiliyor. Tabi burada asıl konu sosyal medyada çıkan tantananın hedefinde kimin yer aldığı. Örneğin tantana ne kadar büyük olursa olsun akıl ve bilim dışı şekilde Rabia Naz Vatan cinayetinin soruşturma dosyası kapatılabiliyor. Fail olduğu itham edilen kişi/kişiler ve onların siyasi/bürokratik bağlantıları çıkarılan büyük tantananın yaratacağı sonuçların bile ötesinde bir suç ortaklığının parçası olmasaydı çoktan cevval devlet görevlileri tarafından halkın önüne serilirlerdi.

Sonuç olarak twit atmak, facebook gönderisi yazmak, tiktok videosu çekmek, blog yazmak ülkemizde tamamen serbest. Bu alanlar devcileğin özgürlük alanları. Tabi hiçbir şekilde “şahsımı” ve “şahsımın başkanlığındaki” siyasi hareketi ve çevresel rant ağındaki şirketleri ve küçük il/ilçe teşkilatındaki kişileri ve onların kayınları, eltileri vs 2. ve 3. dereceden akrabalarını eleştirmemek ve suçlamamak kaydıyla. Çete büyük, mümkün olsa özgürlük alanını genişleteceklerini hepimiz biliyoruz….

ÖZGÜRÜZ İKİMİZ DE

Tabi ülkemizdeki siyaset dinamikleri ile diğer ülkelerin dinamikleri farklılıklar içerebiliyor (ne kadar farklıysa artık). Örneğin bize bu muhteşem özgürlük alanını sunan ABD’li şirketler tekelleşmenin tadını çıkartmıyorlar mı sanıyorsunuz? Facebook, Instagram, Whatsapp gibi kanalların sahibi Mark Zuckerberg, ABD’de George Floyd’un ölümü sonrası başlayan gösterileri hedef alan Trump’un aleni faşizim içeren gönderilerinin aynı şekilde yayınlanmasına olanak tanıdı. Nazizm sembollerinin kullanıldığı propaganda içeriklerine bile neredeyse dokunmaması sonucunda çok sayıda çalışanı ve desteklediği bilim insanları tarafından “gerçeğin ve tarihin doğru tarafında” yer almaya çağırıldıktan sonra bile tavrında neredeyse bir değişiklik gözlemlenmedi. Ne “Cambridge Analytica” skandalı sebebiyle zaten kötü durumda olan imajını umursadı ne de dev reklam verenlerinin artık reklam vermeyeceklerini söylemesini. Zuckerberg yeterince güçlüydü ve belli ki tarafını seçmişti, oyun alanı onundu ve orada oynamasını istediği aktörleri öne çıkarmakta kararlıydı.

Twitter’da işlerin daha özgürlükçü ve demokratik aktığını, Jack’in dünyalar tatlısı bir twitter fenomeni olduğunu düşünüyorsanız henüz hiç hesabınız kapanmamış demektir. Kullanıcıların kimlik ve bağlantı bilgilerini resmi makamlara vermemekte direnmesi ise bizim tarafta bir kahramanlık destanı gibi dursa da her daim erişim engeli tehditi karşısına çıkıyor. Tabi Türkiye’de reklam gelirlerinin beklenti altında kalması ve para mı yoksa nam mı çelişkisinde para yok bari namımız yürüsün alternatifinin seçilmiş olması da bir diğer husus.

Youtube’u saymazsak geriye bu başlıkta değerlendirilecek neredeyse tek kanal olarak Tiktok kalıyor. Çin’li şirketin muhteşem uygulamasının siz izin vermeseniz bile telefonunuza yüklediğiniz andan itibaren konumunuz dahil her veriyi takip ettiğini, depoladığını ve hatta kopyaladığınız her bilgiyi bile sakladığını söylesek yeterli olur sanırım. Veri ihlalinde çığır açmış, güvenlik dediğiniz şeyi kalbura çevirmeye yemin etmiş bu uygulamayı kazara yüklediyseniz hemen silmeniz gerektiğini söyleyerek bitirmek isterdim ama Türkiye’de kullanıcı sayısının 30 milyona ulaşmış olduğunu hatırlayınca vazgeçtim.

O, YUVASIZ TWİTKUŞU

Türkiye’de kullanıcı sayıları ne durumda diye dönüp bakınca; Zuckerberg’in sahibi olduğu kanallardan Facebook’ta yaklaşık 38 milyon ve instagram’da 37 milyon kullanıcı olduğu görülüyor.Twitter’da bu sayı 11,5 milyon civarında (kim bilir kaçı bot, kaçı troll), Çin’li “muhteşem güvenlikli” uygulama Tiktok’ta ise neredeyse 30 milyon kullanıcı var. Youtube zaten internet kullanıcısıysanız doğrudan kullandığınız bir uygulama. 3 yaşındaki çocuktan 90 yaşındaki nineye kadar kullanmayan yok desek yeridir. Bir de twitch vs gibi farklı kanallar var ama onları şimdilik kapsam dışı bırakalım.

Kısaca neredeyse her vatandaşın mutlaka bu sosyal medya uygulamalarından birini kullandığını söyleyebiliriz. Bu durumun doğrudan etkisi reklam verenlerin bu şirketler üzerinde devletlerin uyguladığından daha fazla tahakkümü zorlamaları sonucunu da beraberinde getiriyor. Bu zorlamayı “boğazlarına bıçak dayayarak” yaptıklarını düşünmeyin tabi. Bizleri tanımak, daha fazla kişisel verimize ulaşmak, anlık duygu durumumuzu anlamak, bizi yönlendirmek ve sonuçta doğru reklamları gösterip onların istediği “doğru” ürünleri almamızı sağlamak bu şirketlerin ana hedefi. Başka bir hedefleri yok desek yeridir. Polemik olmasın, durduk yere bir yetmez ama evetçi ile uğraşmak zorunda kalmayayım diye derinlemesine yazmıyorum ama ekşisözlük için bile durum budur.

Hal böyle olunca her küçük çakalın gözü böyle bir sosyal medya kanalı yaratmaya çalışmak, bir sözlük, blog açmak olabiliyor. “Haydi kendi sosyal medya kanalımızı yaratalım” safdilliğinin ötesine geçtiğinde ise bir aklı evvelin “şahsıma”; “Facebook’u Twitter’ı Türkiye’de engelleyelim de kendi platformumuzu açalım“ demesi gibi ahmaklıkları da beraberinde getiriyor. Yerli ve milli sosyal medya platformu fikri ülkemize özel bir durum değil tabi ki fakat özellikle Facebook ve Twitter’da toplanmış muhalif kitleyi o kanalları kullanan örgütsüz kesimden koparmanın bu işin gerçek bir sonucu olacağı da aşikar. Yapabilecekleri şey en fazla güvenlik açıkları ve veri ihlalleri de dahil olarak kendi Tiktok’larını yaratmak olacaktır. Kullanıcı bulurlar mı? Tabi bulurlar. Tiktok buluyorsa Salyap’ta bulur, yeni bambaşka platformlar da. Sosyal medya ihtiyacını karşılamak isteyen emeklilerden, liselilere, ev emekçisi kadınlardan, işçiler çok sayıda kullanıcı edinirler de. Bu kullanıcılara reklam vermek isteyen sermaye gruplarından da iyi para kazanırlar hatta. Ancak muhalif enerjinin hızlıca kendi çözümünü yaratacağını gözardı etmeleri bu işin ahmaklık kısmını oluşturuyor. Kimlik numarasıyla üye olunsa, istedikleri gönderileri hemen silecekleri, bütün aktrolleri admin yapacakları bir program olsa bile “istemedikleri ot” burunlarının dibinde bitecektir.

BENSE HAPİSTE KANARYA

“Köhne Bizans’ın Yıldız burcunda ikamet eden baykuş’a” (kendisi “şahsım” değil Abdülhamit olur) yönelik eleştirilerin bile @emniyetgm etiketiyle ispiyonlandığı bu mecralarda, “mekanın sahibi” kimlik bilgilerinizi vermese bile kazara gönderinizin altında biri Troçki hakkında kötü konuşursa sizi ele verecek “muhaliflerin” olduğunu hepimiz biliyoruz. Müstear adla bu mecralarda yazmak zorunda kalanların çok büyük bir kısmının devletten, aktrollerden ya da böylesi trollerden korkmadığını da defalarca yazdık, söyledik (onlarca farklı muhalif ve devrimciyi kastediyorum). Devlet korkusu sadece “saçtan muzdarip ceberrut atanmışları” değil o devletin tüm aygıtlarını ve o devletin korumak için varolduğu sermaye iktidarının öznelerini de kapsamaktadır. Adıyla sanıyla sokakta mücadele eden insanların “emniyetgm” menşını atan trollerden korkacağını sanmak gerçek ahmaklık. Fakat soruşturma teröründen nasibini fazlasıyla alan isimlerin geri adım atmak zorunda kalmasını korkaklık olarak yorumlamak bir hata olacaktır, bunu özellikle belirtmek gerekiyor. Sosyal medyada bu mücadeleye ara vermek zorunda kalan isimlerin sokakta mücadeleye devam edeceği kanalları yaratmak bu işin en önemli şartı tabi. Daha önce de söylediğimiz gibi bir propaganda kanalı olarak sosyal medya kullanılabilir, yeni ve başka bir mecra yaratılabilir fakat buradan toplanan enerjiyi kullanacağımız gerçek bir örgütün varlığı ve bu örgütü ayağa kaldırmak için verilecek mücadele bunların tümünden daha önemli.