Maksim Gorki üzerine neler söylediler?

"Yok, gerçekten de, bu burjuva aydın çevresinden kendinizi kurtarmadıkça, batıp gideceksiniz! Bunu çabucak yapmanızı bütün yüreğimle diliyorum."

Maksim Gorki üzerine neler söylediler?

Anton Çehov

“Sanırım, Gorki’nin eserinin unutulduğu bir zaman gelecektir; ancak bin yıl sonra bile insan Gorki’nin unutulacağı şüphelidir.”


Lenin

“Yok, gerçekten de, bu burjuva aydın çevresinden kendinizi kurtarmadıkça, batıp gideceksiniz! Bunu çabucak yapmanızı bütün yüreğimle diliyorum.

Selamlarımla,

Çünkü hiçbir şey yazmıyorsunuz! Ve bir sanatçının kendisini yozlaşmakta olan aydınların sızlanmalarına harcaması ve yazmaması: bu iflas değil midir, ayıp değil midir?”

György Lukács

“Gorki’nin Ana’sı kapitalizmi doğrudan doğruya ele almaz. Fakat bu eksikliği, sözgelimi, Mann’ın Dr. Faustus’undaki sınıf çatışması eksikliği ile karşılaştırmak doğru değildir. Mann’ın romanı ancak dolaylı bir yoldan, bir burjuva aydının aracılığı ile, emekçi sınıfının yaşayışını gösterir; Gorki’nin romanı ise, burjuva sınıfını dışarıda bırakmakla birlikte, dikkati doğrudan doğruya sınıf çatışması üzerinde toplar. Toplumcu gerçekçilik, aynı sorunları ele almasına rağmen, anlatım yöntemi bakımından, gerçekçiliğin bir Thomas Mann’ın dolaylı yöntemini seçmek zorunda kalmasından önceki klasik dönemine günümüzün eleştirel gerçekçiliğinden daha yakındır. Gorki, Şolohov ve başkalarında bunun kanıtları açıkça görülebilir.”

“(…) Bugün, toplumcu ve eleştirel gerçekçilik siyaset ve sanat alanındaki gerici güçlere karşı giriştikleri savaşta birleşiyorlar. Lenin her zaman, demokratik burjuva devrimi ile işçi sınıfının devrimi arasında bir Çin Seddi’nin olmadığını öne sürmüştür. İnsanların ve yazarların ortak yaşayışlarında da yoktur böyle bir duvar. Gorki’nin gelişmesi demokratik burjuva dünya görüşünden toplumculuğa geçişin ne kadar yavaş, hatta belirsiz olduğunu gösterir. Kendisi hiç bir zaman kesin adımı atamamış da olsa, Çehov gibi başka burjuva yazarların geçirdikleri değişim de buna benzer bir çizgiyi izler.”

Reşat Fuat Baraner (1902-1968 Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Sekreteri, Merkez Komitesi Üyesi, TKP Merkez Komitesi Sekreteri)

“Sanatın kurtuluşu ile insanlığın kurtuluşunu gayet iyi bir şekilde bağlayıp asırlardan beri sanatkârların hal edip bir türlü içinde çıkamadıkları estetik ahenksizlik düğümünü derin bir vukufla çözen Gorki, bugün olduğu gibi yarın da en çok okunan ve sevilen bir sanat abidesi olarak ebediyen yaşayacaktır.”

Zeki Baştımar (1905-1974 TKP İl Komitesi, Merkez Komitesi, Polit Büro Üyesi, Merkez Komitesi Birinci Sekreteri)

“Rus edebiyatının tenkitçi realizm Tolstoy’da ve Çehov’da en yüksek noktasına vararak sona erdi. XX. Yüzyılın başında Gorki, yeni bir realizmle ortaya çıktı; Rus edebiyatının en iyi geleneklerini benimseyerek ve onlara yeni bir öz katarak yepyeni bir cereyanın kurucusu ve önderi oldu. O artık, XIX. Yüzyılın Rus yazarları gibi sadece halkçı değil halkın kendisidir. O, halka bir zavallıya bakar gibi bakmıyor, bir dilenciye acır gibi acımıyor; halkın ıstıraplarını, isyanlarını kendi içinde duyuyor, fakat kendi içinde boğmuyor. Realite karşısında sadece meraklı bir seyirci değildir, içine sevgi ve nefret besleyen bir savaşçıdır. Onun ruhuna kalemine pasif bir merhamet değil aktif bir sevgi ve nefret hamle veriyor. İşçiye, köylüye bugünün birçok yazarı gibi üzerinde durmaya değere enteresan bir mevzu olarak bakmıyor; gerçek hayatı onlarla görüyor, onların yaratıcı kuvvetine inanıyor.”

Haldun Taner

“Dünyaya yalnız anlatmak için gelmiş gibi idi.”

“Bir zamanlar İzmir’in en işlek bulvarına Voroşilof adını vermiştik. Atatürk’ün en çok resmi Karahan Yoldaşla çıkmıştır. Maksim Gorki, sık sık İstanbul’a uğrardı. Onu ilk defa Galata’da bir iskele babasının üstüne külfetsizce oturmuş, başında bir Özbek takkesi, iri kemikli elleri ile yanındakilere bir şeyler anlatırken görmüştüm. Dünyaya yalnız anlatmak için gelmiş gibi idi.”

Hasan Ali Yücel

“Köprü altında geceler geçirerek bir Maksim Gorki, saraylar içerisinde yaşayarak bir Goethe olmak kabildir.”

“Büyük insanların hayatı, kaybolmayacak emeklerin özüdür. Başka türlü bir edebiyat düşünmeye ne hacet: Yarat ve hayırlı ol; Maksim Gorki gibi…”

“Gorki, olumsuz bir dünya görüşünün egemen olduğu bir dönemde halk içinde yaşadığı ve ona varlığını bağladığı için olumlu insan iradesini kendine baş ilke saydı. Bu olumlu iradenin gerçekleşmesi mücadeleden başka ne olabilirdi? Nitekim Gorki, bütün hayatında büyük bir toplum ve halk savaşçısı oldu. Edebiyatı kuru bir söz hünerciliği halinden çıkardı. İşleyen ve düşünüp duyan bir adamın özlemlerini, halka güç ve ruh verici sözlerini iletmeyi sağlayan bir edebiyat yarattı.”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

“Maksim Gorki’nin bir yerde söylediği gibi, yarınki kültürün de bugünkü işçi ve rençper sınıfının şimdilik bize çok iptidai ve kaba saba gelen yazılarından, nutuklarından, şarkılarından husule gelebileceğine neden inanmayalım. Bunlar henüz bizim dilimizden anlamadıkları gibi, biz de onların dilinden anlamıyoruz. Fakat bir gün birleşme ve anlaşma olacaktır. Ve her iki taraf geniş adımlarla bu mülâkata doğru ilerliyor.”

Aziz Nesin

“Gorki okura öğretiyor, ders veriyor.”

“Gorki’de okurlarına ders vermek, öğretmek merakı var. Öyküde anlatmakla yetinmiyor, bittikten sonra da öyküyü sürdürerek okura öğretiyor, anlatıyor. Okuyunca bunun öz-yaşamından ileri geldiğini anlıyoruz: O öğrenmeye susuz ve öğretmeye isteklidir. Böyle olduğunu özyaşamsal öykülerinin kimi yerlerinde yinelemiştir: Öğrenecek ve öğretecek… Çocukluğundan beri istediği bu. Ve bu yüzden kimi öyküsü bitmiyor; bittikten sonra da Gorki okura öğretiyor, ders veriyor.”