Latin Amerika tarihinin en karanlık dönemlerinden biriydi. Mart 1976’da Arjantin Ordusu Başkomutanı Jorge Rafael Videla bir askeri darbe gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Isabel Peron’u görevden aldı ve iki gün sonra kendisini Arjantin cumhurbaşkanı ilan etti. 1976’dan 1981’e kadar Videla’nın rejimi, sosyalist siyasi muhaliflerin, sendikacıların, solcuların işkence, cinayet ve ortadan kaybolması ile karakterize edilir. Kaybolanların çoğu bu yıllarda cuntanın ajanları tarafından kaçırıldı; cesetlere kırsal alanlara veya kimsesizler mezarlığına atılmadan önce işkence yapıldığı ortaya çıktı. Videla’nın yönetimi sırasında yaklaşık 30.000 Arjantinlinin kaybolduğu tahmin edilmekte. Bu dönem Arjantin’in “Kirli Savaşı” olarak bilinir.
Genç Arjantinli sinema yazarı-yönetmeni Benjamin Naishtat’ın üçüncü uzun metrajlı filmi Rojo, askeri diktatörlüğe giden darbeden aylar önce 1970’lerin ortalarında geçiyor.
Filmin ilk sahnesi ilgi çekici ve simgesel… Orta sınıfın yaşadığı modern, güzel bir villanın dış cephesini görüyoruz. Öğlen saatleri, kuşlar ötüyor, güneşli bir hava. İçeriden evin sokak kapısı açılıyor. Sırasıyla önce yetmiş yaşlarında, düzgün kıyafetli, fötr şapkalı, kibar, küçük burjuva görünümlü bir adam bir elinde bastonu, güzel bir ahşap duvar saatini koltuğuna almış, sakince hatta belli belirsiz bir neşeyle de denilebilir, evden çıkıyor. Yaşlı adamdan ardından, otuzlarında bir kadın ütülenmiş düzgün gömlekler ve kazaklarla, iki adam siyah-beyaz bir televizyonla, başka bir kadın varak bir oval aynayı kucaklamış, başka bir yaşlıca kadın el arabasına yüklenmiş mutfak gereçleriyle çıkıyorlar. Bir ev yağmalanıyor; yoksullar tarafından değil, küçük burjuva komşular tarafından… Daha sonra yağmalanan bu güzel evin bir doktor ile hastanede çalışan eşine ait olduğunu öğreniyoruz. Doktorun eşi sendikalı olduğu için ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlar meğer.
İkinci bölümde, akşamüstü şehirde yaşayan herkesçe tanınan bir avukat olan Claudio (Dario Grandinetti) kalabalık bir restoranda iki kişilik bir masada oturmuş eşi Susana’yı (Andrea Frigerio) bekliyor. Restorana filmin ilerleyen bölümlerinde avukatın arkadaşı iş adamı Vivas’ın (Claudio Martínez Bel) isyankâr kayınbiraderi olduğunu öğreneceğimiz “hippi” (Diego Cremonesi) gelene kadar her şey iyi gidiyormuş gibi görünüyor. Filmin üstte görünen dramatik çatışması burada başlıyor: Claudio, “hippi”den yaklaşık birkaç metre uzakta bir duvara yaslanıyor ve “hippi”ye sözle sataşmaya, herkesin içinde onu alenen aşağılamaya başlıyor. Kızan “hippi”, sonunda “Hepiniz Nazisiniz” diye bağırmaya başlıyor ve müşterilerce yaka paça dışarı atılıyor.
Yemeğin dönüşü Claudio ve karısı için sıkıntılı bir hal alıyor. Otoparktaki arabalarına binip sürmeye başlarlarken, biraz sonra “hippi”nin yolun ortasında dikilmiş olduğunu görüyorlar. Hippi arabalarını taşa tutuyor ve karanlıkta kaçıyor. Sonunda yakalandığında, cebinden bir tabanca çıkarıp namluyu Claudio’ya doğrultuyor. Claudio’nun karısı gelip “Yapma bir kızımız var” diye seslenince de “Hippi” önce havaya bir el ateş ediyor sonra da kendinin vuruyor. Filmin en çarpıcı sahnelerinden biridir; Claudio, “Hippi”yi bir hastanenin acil servisine götürmek yerine, çöle gidiyor ve hala nefes alan bedenini çalıların içine sürükleyip orada bırakıyor.
Bu eylem, tam bir cinayet olmasa da, o süreçteki orta sınıfa mensup Arjantinlilerin ahlaki sorumsuzluğunu özetler. Aslında bu öldürülmeden önce gizli hapishanelerde kaçırılan, gözaltına alınan ve işkence gören binlerce Arjantinlinin habercisidir.
Bu hiç de hoş olmayan olaya yönelik keskin kararından dolayı hiç de rahatsızlık duymayan Claudio, ekonomik ayrıcalıklarından kaynaklı mutlu mesut orta sınıf yaşamına devam eder. Hatta iş adamı arkadaşı ile birlikte, filmin açılışında gördüğümüz, baskılar nedeniyle ülkeyi terk eden sahiplerinin bırakmış olduğu villayı sahte mülkiyet belgeleri düzenleyip satmak için dalavere çevirmeye razı olduğunu görürüz.
Naishtat, filmin yapımında kendi aile geçmişinden yararlanmış. Büyükannesi gizli bir hapishaneye ‘kaybedilmiş’ ve boş villada gördüğümüz fotoğraflardan bazıları Naishtat yakınlarının fotoğraflarıymış. Yönetmen açık ve müphem olan arasında salınırken, aşikâr bir şekilde politik mesaj göndermekten kaçınsa da Rojo filmi darbe (1976) öncesi Arjantin taşrasındaki orta sınıfının gündelik ahlaki ortamına bakmakla kalmıyor, o orta sınıfın bilerek veya körü körüne nasıl da kolayca darbecilerin suçlarına ortak olduklarını anlatıyor.
Film: Rojo (2018)
İnternette Türkçe altyazılı izlenebilir
Yazar- Yönetmen: Benjamin Naishtat
Oyuncular: Dario Grandinetti, Andrea Frigerio, Alfredo Castro, Laura Grandinetti, Diego Cremonesi, Susana Pampin, Claudia Martinez Bel
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…