Tarihsel İKD ve TBKP üyesi Şaduman Özyürek: "Nerede bir komünist varsa Parti oradadır" şiarı yaşatılacaktır

"Nerede bir komünist varsa Parti oradadır" şiarı yüzyıldır yaşıyor, yaşatılacaktır. Yaşasın Partimizin yüzüncü yılı!

Tarihsel İKD ve TBKP üyesi Şaduman Özyürek:

Tarihsel İKD ve TBKP üyesi Şaduman Özyürek’ten İlerici Kadınlar Derneği ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi ile tanışmasını, mücadele sürecini ve Parti’nin 100. yılına dair görüşlerini dinledik.

Şaduman abla, sizi tanıyabilir miyiz? İKD ile tanışma süreciniz nasıl gerçekleşti?

İstanbul Üsküdar’da 1955 yılında gerici bir ailenin ikinci kızı olarak dünyaya geldim. Haydarpaşa Meslek Lisesi Teknik Ressam bölümünü bitirip PTT’nin Ümraniye’deki ARLA fabrikasında 2 Kasım 1974’te 657 sayılı devlet memuru kadrosunda teknisyen olarak işe başladım.

İlk sınıfsal düşünce ve sol görüş ile bu işyerinde tanıştım. İlk toplu eylemimi PTT / ARLA’da yaşadım. Tesisatçı yardımcıları kadrosundaki işçi arkadaşları servislere almıyorlardı. Daha düşük ücretle çalışıp yol parası vermemeleri için yapmış olduğumuz eylemler ile onların da servisleri kullanmalarını sağladık. Sonra eylemler peş peşe geldi. Müdür, müdür yardımcısı ve mühendisler ayrı bölümde masa örtüleri olan ve porselen tabaklarda yemek
yiyorlar; işçilere ayrımcılık yapıyorlardı. Biz onların masalarını işgal ederek bütün personelin aynı düzen içinde
yemek yemelerini sağladık.

Aynı dönemlerde yan tarafımızda bulunan NETAŞ işyerinde yapılan iş bırakma eylemlerine destek veriyorduk.

1977 yılında Suadiye PTT eğitim merkezine tayin oldum. Orada Haber-Der kurulu çalışmalarında bulundum. Suadiye’de İKD ile tanıştım. Suadiye HALK-KOOP kurulması ve yaşatılması için çalıştık.

Beria Önger’in seçim çalışmalarında bütün gücümle çalıştım, 12 Eylül darbesi hem Haber-Der’i hem İKD’yi kapattı.

Daha sonra telefon baş müdürlüğü Anadolu yakası proje servisine tayin oldum. 16 Ocak 1992’de TÜM-HABERSEN memur sendikası kurucu üyesi ve MYK hukuktan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak görev aldım. Sendikanın almış olduğu bütün eylem kararlarına bilfiil katılmış oldum. İş bırakmalar, polisiye engellemeler, gözaltı ve mahkeme süreçleri derken; sendika düşmanı hükümet tarafından 1996 yılında emeklilik işlemleri hazırlığı yaptığım sırada sendika ve şube yöneticileri 27 kişinin sürgün olarak çeşitli mahrumiyet bölgesine tayinimiz verildi. Bana
Urfa Suruç düşmüştü. Bir hafta Türkiye genelinde iş bırakarak sürgünlerin durdurulmasını sağladık. Bütün bu yoğun çalışmalar içinde sendika genel sekreteri Metin Koçhan’ı anmadan geçemeyeceğim. (12 Eylül öncesi Samsun İGD üyesi iken faşistler tarafından belinden silahla sakatlanan, iki bastonunu ayak olarak kullanan, tüm mitinglerde en önde olan, gözünü budaktan sakınmayan can yoldaşımın anısı önünde saygı ile eğiliyorum.)

Devlet memuru olduğum için TBKP sürecine kadar Partili olmadan Partili gibi mücadeleye özen gösterdim. Atılım dahil bütün yayınlarını takip ediyordum. Bu süreç içinde yoldaşlık hukukunu kafamıza vura vura öğrettiler, biz de bizden sonraki yoldaşlarımıza elimizden geldiğince öğretmeye çalıştık.

Parti’nin 100. yılı için ne söylersiniz? Duygularınızı ve mesajınızı alabilir miyiz?

Günümüzde sermaye sınıfı 100 yıl içinde kazanılan bütün hakları tek tek yok etmeye başladı, bunun tek ilacı yüzüncü yılda STK ve sendikalar ile daha sıkı bağ kurulup, sınıf mücadelesini ileri seviyeye taşımaktır.

Yeni üye yapılan ve yapılacak olan genç yoldaşlarımıza teorik eğitim yanında yoldaşlık hukukunu da birincil derecede öğretmek zorundayız. Yüzüncü yılda üye sayımızı artırmak önemli, ama nitelikli yoldaşlar için seçici olmalıyız. “Nerede bir komünist varsa Parti oradadır” şiarı yüzyıldır yaşıyor, yaşatılacaktır.

Yaşasın Partimizin yüzüncü yılı!