Tarihsel TKP üyesi Binali Demir: 15-16 Haziranlardaki mücadeleye ihtiyacımız var

Ben TKH’li arkadaşlarla çok gurur duyuyorum. Siz parti tarihine sahip çıkıyorsunuz. Ben elimden geldiğince Parti ilkeleri doğrultusunda girişilen adımları her zaman destekledim, bu anlamda TKH'nin Parti'nin 100. yılındaki bu anlamlı çalışmasını da sevinçle ve heyecanla karşılıyorum.

Tarihsel TKP üyesi Binali Demir: 15-16 Haziranlardaki mücadeleye ihtiyacımız var

Tarihsel TKP üye Binali Demir’le işçi sınıfı mücadelesine katılışını, Parti ile tanışmasını ve TKP’nin 100. kuruluş yıldönümü hakkında değerlendirmelerini konuştuk.

Merhaba, işçi sınıfı mücadelesine nasıl dahil oldunuz, sosyalizm ile nasıl tanıştınız sizden dinleyebilir miyiz?

1972’de ben Türkiye Birlik Partisi’ndeydim çok kısa dönemde, Celal arkadaşım vardı, komşum; onunla tanıştıktan sonra sınıf mücadelesiyle tanıştım. Ondan sonra ’74 – ’75’e doğru İlerici Gençlik Derneği (İGD) kuruldu; İGD içinde çalışmaya başladım. 76’da Bakırköy Halkevi’nin yönetimini aldık ve İGD’yi kurduk. Bu kuruluş aşamasında bizler “yolumuz işçi sınıfının yoludur” diyen, sınıf ve kitle sendikacılığını savunan insanlar, dostlar ve yoldaşlar birlikte çalıştık.

Bir anımı anlatayım. Bir grev vardı, işçi sınıfı mücadelesine her türlü desteği sağladık; hatta grevde şöyle bir an vardı: Grevde bir abla portakal getirmişti, bir arkadaşım portakalı yedikten sonra çöpe atmak istedi, ablası onu atmamasını, ondan reçel yapıp getireceğini söyledi. Orada yedi ikramiye alındı. 12 Eylül faşist darbesi geldiğinde yedi ikramiye almış olduk.

Parti’yle tanışmam İGD ile tanışmamla beraber başladı. Sınıf mücadelesine yani örnek olarak İlk defa ’75 – ’76 döneminde Cevizlibağ’da yoldaşımla beraber bir karanfil, bir çakmakla birlikte (bu bizim şifremizdi) Parti’ye gitmiştik, böylece tanışmıştık arkadaşlarla. Fabrikalarda örgütleme çalışmalarımız, anılarımız oldu.

78’de Beria Önger’in (İlerici Kadınlar Derneği Başkanı) bağımsız senatör adaylığı mitingi vardı Bayrampaşa’da. O gün orada işçiler çalışmayı durdurdu ve hayat durmuştu. 28 bin küsür oy almıştık, 30 bin oy alsaydık kazanmıştık; yani o günün şartlarında işçi sınıfı o kadar örgütlüydü.

Partililik sürecinize dair neler aktarırsınız?

DİSK’in kuruluşundan sonra Parti’nin Türkiye’ye yolladığı en önemli insanlardan biri İbrahim Güzelce’dir. İbrahim Güzelce, Türkiye işçi sınıfı mücadele tarihinin mihenk taşıdır, Parti’nin ’76 döneminin en önemli mimarlarından biridir, ilk görevleri Basın-İş sekreteri Türk-İş’e bağlı sendikaları ayırarak DİSK’in kurulmasında önemli bir rol üstlenmek oldu; genel sekreter oldu, hiçbir zaman genel başkan olmadı. Kuruluştan sonra 60’lı yıllarda örgütlenmeyi de o yaptı. Kemal Türkler gibi insanları da örgütleyerek 70’lere kadar bu görevi sürdürdü.

1978’de Kemal Türkler, Moskova’ya indiğinde “Ulusal Demokratik Cephe” şiarını açmıştı. Siz gençlere diyorum benim için Parti’nin iki mihenk taşı vardır, biri İbrahim Güzelce’dir bir diğeri de Mustafa Asım Hayrullahoğlu’dur. Mustafa Asım Hayırlıoğlu bana göre ‘ser verip sır vermeyen’ yiğittir; işkenceden geçerken, diyor ki “ben Türkiye Komünist Partisi üyesiyim, Marmara bölge sekreteriyim, yoldaşlara haber verin benim adım Mustafa Asım Hayrullahoğlu ve parti adım Deniz’dir”. Kendi çocuğumun ismini de Deniz koydum, o da 1982 doğumlu.

Bana göre bir diğer mihenk taşı olarak “DGM’yi ezdik sıra MESS’te” şiarıyla beraber Kemal Türkler’dir. Bu isimlerin dışında Talip hocayla (Talip Öztürk) şöyle bir anım var, TÖB-Der İstanbul şubesinde Aksaray’da bir gece nöbetteydim, ben topuğumun üzerine basarak gidiyorum. Talip abi geldi, ‘ne oldu’ dedi, çıkar şu ayakkabını dedi. Çıkarttım ayağımın altı yarık, ayakkabım su almış. Gitti çorba yaptı bana, bir arkadaşı yolladı birisinin ayakkabısını getirdi.

Parti’nin 100. yaşına dair neler söylersiniz?

Türkiye’de tek parti vardır. O da Türkiye Komünist Partisi, yaşasın Türkiye Komünist Partisi.

Ben TKH’li arkadaşlarla çok gurur duyuyorum. Siz parti tarihine sahip çıkıyorsunuz. Ben elimden geldiğince Parti ilkeleri doğrultusunda girişilen adımları her zaman destekledim, bu anlamda TKH’nin Parti’nin 100. yılındaki bu anlamlı çalışmasını da sevinçle ve heyecanla karşılıyorum.

Ne yapmamız gerekir, nasıl örgütlenmeliyiz? Türkiye’deki halkların birlik içinde nasıl mücadele etmesi gerekir anlatmak için biz emektar TKP’liler elimizden geleni yapmalıyız. Önemli olan burada Türkiye işçi sınıfının partisi, yani 10 Eylül’de kurulan Mustafa Suphi ve diğer yoldaşların onaylarıyla geçen parti programıdır. Kimi güncelliğini, Türkiye’ye göre değişip değişmeceğini tartışır. Fakat parti programı değişmez.

Bana göre SİP (Sosyalist İktidar Partisi), TKP’nin devamıdır. Program Mustafa Suphilerin Ethem Nejatların rotasıdır. Ben SİP -TKP’nin gerçek TKP olduğunu Türkiye Komünist Fırkası’nın devamı olduğunu yazmıştım. Yani orada gerçekten TKP’yi ayağa kaldırmak isteyen TKH’deki arkadaşlara saygı ve sevgim çoktur. Mutluluk ve onur duyuyorum.

Sevgili yoldaşlar, bu mücadelede bizler gerekirse bedenimizi siper edeceğiz. Gerçek anlamda Mustafa Suphi tezlerini savunan kim varsa birlikte mücadele edeceğiz.

Kısa ve öz bir şey var. 70’lerdeki 15-16 Haziranlardaki mücadeleye ihtiyacımız var mücadeleye ve parti programına uymayı hayata geçiren bir mücadeleye ihtiyacımız var. Ama şu da olması gerekiyor. Biliyorsunuz Türkiye’de ‘Kürt sorunu’ da var. Bu sorun çok önemli. Bu yüzden Türkiye halkları ortak mücadele vermeli. Bu durumu genellikle Türkiye’deki sosyalist hareketler göz ardı ediyor.