Tarihsel TKP üyesi Hüseyin Ertuğrul: Tüm yoldaşlarımız TKH’nin 100. yıl çağrısına omuz vermeli

Onun için bugün adına komünist diyen, tarihsel TKP’den gelen, bugün farklı yerlerde ya da tek tek kişi olarak dışarıda olan tüm yoldaşlarımızın TKH’nin 100. yıl çağrısına destek olmalarını, omuz vermeleri ve bu çağrıyı yanıtsız bırakmamalarını Parti’mizi daha ileriye taşıyacak bir ivme olarak görüyorum.

Tarihsel TKP üyesi Hüseyin Ertuğrul: Tüm yoldaşlarımız TKH’nin 100. yıl çağrısına omuz vermeli

Tarihsel TKP üyesi Hüseyin Ertuğrul ile Türkiye’deki kısa İGD tanışıklığı sonrası Almanya’daki mücadele sürecini konuştuk. Ertuğrul, TKP’nin lağvedilmesi sürecini ve TKH’nin 100. yıl çağrılarını da değerlendirirken; tarihsel TKP üyelerine komünistlerce yapılan 100. yıl davetinin yanıtsız bırakılmamaları çağrısında bulundu.

Hüseyin abi, Parti ile tanışma sürecinizden bahseder misiniz?

1976’da İlerici Gençler Derneği ile tanıştım. 78’de Atılım okumaya başladım; aynı dönemlerde Erdek’te İGD temsilciliğini açtık ve yöneticiliğini yaptım.

Parti ile Federal Almanya’da, Hamburg’da tanıştım. Ben 12 Eylül cuntasına kısa bir süre kala yurtdışına geldim. Burada öncelikle Alman Komünist Partisi’nin gençlik örgütünde çalıştım; çünkü burada henüz TKP’lileri bulamamıştım.

Çok kısa bir zaman içerisinde beni Almanya Komünist Partisi’ne üye yaptılar. Bizim yoldaşları, arkadaşları tanımaya başlayınca da oranın gençlik örgütünde çalışmaya başladım. Yaklaşık bir senelik bir izleme sürecinden sonra, beni Parti’ye üye yaptılar. ’81 başında TKP’ye üye oldum. O zamanlar ben Hamburg’da Lufthansa fabrikasında işçi olarak çalışıyordum. O fabrikanın Parti hücresine alındım.

Buradaki derneğimiz çok sık açılmıyordu, sadece haftasonları açılıyordu ve Partililer dışında çok bir bağlantısı yoktu. Benimle birlikte Türkiye’den Trabzon’dan İKD’li bir arkadaş ve yine Trabzon’dan İDG’li bir arkadaşım da buraya gelmişti. Maraşlı TİP’li bir arkadaşımız daha vardı. 4-5 tane genç arkadaş olunca biz derneği biraz daha fazla açmaya başladık. Bir de derneğin yeri çok sapa bir yerde olduğu için, farklı bir yere derneğin taşınması için öncülük ettik. ‘82’nin sonuna doğru başka bir dernek yeri bulduk; bununla birlikte çalışmalarımız daha bir üst seviyeye çıktı.
Ben de buradaki özellikle gençlik hareketi içerisinde yaptığım çalışmalarla izleniyordum; çok başarılı çalışmalar yaptık diyebilirim. Örneğin gençlik çalışması yaparken burada folklör takımı kurduk, Partililik sürecimde futbol takımı kurduk. Bunların izlenmesi sonucu Parti’ye alındım.

Avrupa’da Hamburg ve Almanya’da gençlik çalışması yaptım. ’84’te FEBAG (Federal Almanya Bedelli Askerlik Komitesi) kurucuları arasında yer aldım ve Hamburg ve çevresi olarak Almanya’da en aktif gençlik hareketini oluşturduk. Buradan 10’a yakın genci partiye kazandırdım.

Uzun süredir yurtdışındasınız, ancak memleketteki sosyalizm mücadelesini de takip ediyorsunuz. Örneğin Türkiye Komünist Hareketi’ni takip ettiğinizi, toplantılar düzenlediğinizi biliyoruz. 100. Yıl çağrısı ve çalışmaları hakkında görüşlerinizi dinleyebilir miyiz?

84’te komünizm propagandası yaptığım için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldım. 94’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açtığım davayı kazanarak vatandaşlık hakkımı geri aldım ve 14 yıl sonra Türkiye’ye dönebildim.

Çok üzücü bir durum ki, Türkiye Komünist Partisi TBKP adını alıp kendini lağvettikten sonra, komünistler bu süreçle birlikte ne yazık ki gerektiği gibi Parti’ye sahip çıkılmadığı görüşündeyim. Yani Parti yöneticiler tarafından lağvedildi, ancak taban güçlü bir şekilde bunun itirazını haykırmadı.

Bunun sonucunda ise çok farklı isim ve oluşumlarla meydana çıkıldı.

Biz ise burada 2000’li yılların başında, ’73 atılımını gerçekleştiren Polit Büro üyeleri ile, (Yelkenci ve Çiko lakapları ile tanınan Mustafa Yelkenci ve Ali yoldaşlarımızla) bir hareket başlattık. Bu hareket başlangıçta çok olumlu idi, burada Almanya Komünist Partisi’nin etkinliklerine katıldık, standlar açtık. Ancak bir zaman sonra yolumuzun tıkandığını, yeni bir Parti oluşumundan ziyade bir intikam peşinde olduklarını gördüm. Zaten çok kısa bir süre içerisinde de burada topladığımız o yığınsal tarihsel TKP’lileri bağrımızda tutamadık.

TİP ile TKP’nin birleşme sürecine ve TKP’nin lağvedilmesine karşı durdum.

TKH’nin çalışmalarına ve çağrılarına gelirsek… Komünistlerin bir birliğe, fikir olarak da bir birliğe, Parti’ye ihtiyaçları var. Komünistlere güven verecek bir Parti’ye ihtiyacı var. Yani bugün çok farklı çeperlerde, farklı yerlerde kendini komünist olarak lanse eden, bununla gurur duyan çok sayıda yoldaşımız var; bu çok iyi bir şey. Ama bu yoldaşlar ne yazık ki geçirdikleri uzun deneyimlerden sonra bir hareket, bulamıyorlar, göremiyorlar veya güvenmiyorlar. Ya da o hareket onlara güven verecek yolu pek göstermiyor diyelim.

Bununla bağlantılı olarak asıl sorun, şimdi özellikle benim de görüşlerini benimsediğim, derli toplu görüşlere sahip olan, hakikaten bu hareketi toparlayabilecek yoldaşlara sahip olan Türkiye Komünist Hareketi’nin şimdi bir adım daha ileri çıkması söz konusu. TKH’nin tüm yoldaşlara sahip çıkması, bazen kişi kişi yoldaşlarla görüşerek Parti’ye davet etmesi, kazanmaya çalışması veya birlikte hareket etmeye zorlaması söz konusu.

Örneğin biz burada 2000’li yıllarda yeniden mücadeleye başlarken, burada eski Hamburg Parti yöneticisi olan yoldaşımla birlikte (ki 5. Kongre delegesi idi bu yoldaşım) Kuzey Almanya’daki tüm yoldaşları, (ama tüm yoldaşları) Parti içerisinde Merkes Komitesi’nde olanlar, semt komitesinde olanlar, yöre komitesinde olanlar; hiç ayırt etmeksizin tümünü teker teker dolaştık. Bu yaklaşık 50 kadar yoldaşımız demekti, bizim bu dönemde tek tek ziyaret ederek tekrar “bu hareketin içerisinde olur musunuz?” diye sorduğumuz ve sevinçle “tabii ki oluruz” yanıtlarını aldığımız isimler vardı. “Tabii ki oluruz, ancak ilk etapta biz burada sizlere pamuk ipliği ile bağlıyız, ne zamanki sizin gerçekten TKP’yi harekete geçireceğinizi anlarız, o zaman bu pamuk ipliği bir halata dönüşür” diyen çok yoldaşımız vardı.

Şimdi ben aynı durumu Türkiye Komünist Hareketi içinde bir ivme olarak, bir başlangıç olarak çok değerli görüyorum. Gerçekten hangi harekette, örgütte bulunduğunu ayırt etmeksizin veya tek tek dışarıda kalan yoldaşların ayırt edilmeksizin ziyaret edilmesi, görüşülmesi, ve başlangıçta katılmasalar bile birlikte bişeyler yapmanın olanakları aranmalı. Bence bu çok önemli, çok ivedi bir şey. Çünkü güven olmadan insanların tekrar bir parti veya hareketle yol alacaklarına çok inanmıyorum. Zira benim de az önce anlattığım, gördüğüm, yaşadığım deneyim böyle idi. Çünkü insanlar ancak yaptıklarına, söylemleriyle politikaları birbirine uyan Partilere sempati duyar ve peşinden giderler.

Son olarak hem emektar komünistlere hem de Parti bayrağını bu kuşaktan devralan genç komünistlere mesajınız ne olur?

Bizim kazanacak bir Türkiye’miz var. Bu kazanım savaşında komünistler olmazsa birşeyler eksikli olacaktır. Onun için bugün adına komünist diyen, tarihsel TKP’den gelen, bugün farklı yerlerde ya da tek tek kişi olarak dışarıda olan tüm yoldaşlarımızın TKH’nin 100. yıl çağrısına destek olmalarını, omuz vermeleri ve bu çağrıyı yanıtsız bırakmamalarını Parti’mizi daha ileriye taşıyacak bir ivme olarak görüyorum. Onun için bu çağrı kesinlikle yanıt bulmalıdır. Türkiye’de hakikaten köklü bir TKP geleneği vardır. Türkiye’nin her bölgesinde, her yerinde, her platformunda komünistler hala vardır.

Bu insanlara güven verip onları bağrına basacak bir hareket söz konu. Onların güvenini sağlayacak bir hareket… Bu hareketin de Türkiye Komünist Hareketi olması bana göre politikalarından dolayı doğru birşeydir. Benim böyle gördüğümü samimiyetle söyleyebilirim.