Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımı gerçekleşti. TKH YouTube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlanan toplantıda Kılçer şu değerlendirmelerde bulundu:
Türkiye’de asgari ücret görüşmeleri sona erdi. Hükümet, işveren ve sendika temsilcileri bir araya geldiler, toplantılar yaptılar, yalandan itirazlar ettiler ama asgari ücretin yeni miktarı sadece patronları sevindirdi.
Okulda sahnelenen piyes gibi. Senaryosu daha önce yazılmış, provası edilmiş gibi yine göstermelik toplantılar yapıldı, göstermelik demeçler söylendi, göstermeli fotoğraflar verildi, ama değişen bir şey yok. Asgari ücret dedikleri tam bir sefalet ücreti olarak halkın önüne güzelce kondu.
Sendikacılar da halka yalan söylediler. Asgari ücrete bir sınır çektiler, dediler ki 3000’in altında kabul etmiyoruz. Sonuç?
Mikrofon görünce dayanamayan sendika ağaları kapalı kapılar ardında bir kez daha emekçileri satmıştır!
Sadece sendika ağaları değil aynı zamanda AKP’nin de nasıl emek düşmanı bir parti olduğu asgari ücret görüşmelerinde gün gibi ortaya çıkmıştır. AKP’nin arkasındaki patron örgütü MÜSİAD ise açıklama yapmış, asgari ücretin yeni miktarından mutluluk duyduğunu beyan ediyor!
Halk işsiz, halk ekmek kuyruklarında, daha dün halk tanzim kuyruklarındaydı…
Hiç utanmıyorlar! Yoksulluk sınırı 8200 iken, bekar bir işçinin yaşama maliyetinin 3100 lira olduğu bir Türkiye’de asgari ücretin yeni miktarı bu ülkenin halkıyla, emekçileriyle, çalışanlarıyla dalga geçmektir!
Yoksulluk ve işsizlik her geçen gün artarken, Berat Albayrak döneminde 132 milyar dolar hazine parasının nereye gittiğinin hesabı ortada dururken asgari ücretin neredeyse açlık sınırında belirlenmesi AKP’nin patron partisi olduğunu bir kez daha göstermiştir.
AKP kadroları çifter çifter maaş alıyor, emekçilere asgari ücret reva görülüyor. İnsanca yaşam herkesin hakkıdır! Bu düzen değişmeden, bu düzen yıkılmadan emekçilere gün yüzü yoktur!
Değerlir yurttaşlar,
Türkiye’deki bütün partiler devekuşuna benziyor. Devekuşu, başını kuma gömermiş… Bizim düzen partilerimizde tıpkı devekuşu gibi ABD karşısında başını kuma gömerek, olayların geçmesini bekliyor!
ABD ülkemizi hasım ilan etti, düşman ilan etti. ABD emperyalizmi tarafından ülkemize uygulanan yaptırımlar, daha dün İran’a, Venezuela’ya, Küba’ya Kore’ye uygulanmıştı. Bugün de ülkemize doğrudan bir kamu görevlisini işaret ederek ABD tarafından gündeme getirilmiş durumdadır.
AKP’den tık yok. Sustu, başını kuma gömdü.
Savunma bakanlığından, Genelkurmay’dan tık yok, başını kuma gömdü.
Dış işleri bakanlığından tık yok, başını kuma gömdü!
Sadece devlet mi, MHP, CHP’si, İyi Partisi, HDP’si hepsi ABD emperyalizminin yaptırımları karşısında ayağa kalkacaklarına, bir kaç demeç vermek dışında tek laf etmediler, kampanyalar düzenlemediler… Hepsi devekuşu gibi başını kuma gömmüştür!
ABD doğrudan ülkemizi düşman ilan etmesine rağmen!
Niye uyguladı bu yaptırımları, çünkü S-400 silahları aldığı için Türkiye’nin. Yani ülkemizin egemen bir devlet olarak aldığı karar, bizzat ABD tarafından cezalandırılmaktadır. Ama herkes susmaktadır!
Stratejik müttefik diye sabah akşam anlatılan ABD emperyalizminin aslında ülkemizin düşmanı olduğu bizzat ABD’nin onayladığı yaptırım kararıyla tescillenmiştir.
Zamanında ABD mandasına hayır diyerek kurulan Türkiye, bugün ABD karşısında ulusal onurunu bizzat AKP-MHP iktidarı tarafından ayaklar altına aldırmıştır!
Madem durum budur; madem ABD emperyalizmi Türkiye’yi hasım ilan etmiştir; yapılacaklar bellidir: Boyun eğilmeyecek!
Yapılacak bellidir: NATO’dan derhal çıkılmalıdır, İncirlik üssü kapatılmalıdır, Kürecik radar üssüne el konulmalıdır!
Bugün Ortadoğu’da sorun varsa, biliniz ki ABD emperyalizmi var olduğu içindir! Ülkemizin kurtuluşunun ilk adımı NATO’dan çıkmaktır!
Biz komünistler, bu ülkenin gerçek yurtseverleri olarak, NATO’dan çıkılsın diyorsun! Türkiye NATO’dan çıkarsa, hiçbir şey kaybetmez, tersine ayağına vurulmuş prangalardan kurtulacaktır!
Değerli yurttaşlar,
Ülkemizde karanlık, gericilik, dincilik, yobazlık, irtica, adına ne derseniz deyiniz bugün hortlamış durumdadır.
İçişleri Bakanı, doğrudan bir dinciyi arıyor, merak etme İslamcı derneklere bir şey yapmayacağız diyebiliyor. Dincilik, sivil toplum ve dernekçilik kisvesi altında ve din ve inaç özgürlüğü kılıfıyla bugün meşrulaştırılmış durumda. Dün FETÖ için de Hizmet Hareketi diyorlardı, sivil toplum örgütü diyorlardı.
Ticaretle, siyasetle uğraşan bir sivil toplum örgütü olur mu? Hem din diyecekseniz hem ticaret ve siyasetle uğraşacaksınız! Aslında bu kesimler için, tarikat ve cemaatler için din siyasetin ve ticaretin kisvesidir!
Ama ülkemizde tarikat ve cemaatlere verilen ödünler öyle bir noktaya geldi ki, artık devlet bürokrasisi neredeyse cemaat ve tarikatların yönetimine girmiştir. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, İŞİD zihniyetine karşı, olduğunu söyleye dursun.
Buradan ilan etmek gerekir ki Artık IŞİD zihniyeti bizzat devlet bürokrasisinine yerleşmiştir. Din adına, İslam adına, inanç özgürlüğü adına diye diye devlet IŞİD zihniyetine teslim edilmiştir.
Öğrenci evleri fuhuş evleri diyen zihniyet İŞİD zihniyeti değil midir?
Köşe yazarlarının cenazelerini camiye almayın demek, İŞİD zihniyeti değil midir? Birisi üniversitede hoca birisi de Ayasofya camii imamı! Bugün İŞİD zihniyeti üniversitelerde ve Ayasofya camiinde imamlık yapmaktadır!
Ülkemiz geldiği yer burasıdır!
Tarikat ve cemaat örgütlenme masum değildir. Bu örgütler siyasi ve ticari şer odaklarıdır. Bu örgütlenmelerden çıksa çıksa İŞİD çıkmaktadır. Derhal kapatılmalıdır.
Ama bir şeyi daha biliyoruz ki ülkemizin aydınlık birikimi bu yobazlığı da Türkiye’den temizleyecektir!
Değerli yurttaşlar,
Pandemi nedeniyle, bütün yurttaşlarımızın hayatlarında ciddi değişiklikler oldu. Salgının yaratmış olduğu tehlike açık. Ancak bu salgına karşı daha ciddi, daha etkili ve daha bilimsel önlemler pekala alınabilirdi.
AKP iktidarının, salgın yönetiminde tam bir başarısızlık ve yalan içinde olduğunu, görüyoruz. Onlarda salgın yönetimi yok, algı yönetimi var!
Daha aylar önce İçişleri Bakanı, bizzat sokağa çıkma yasağı kararını son dakika halka söyledi diye istifa ettiğini unutmuş değiliz. Daha dün istifa edenler bugün kibirli kibirli gezmeyi ihmal etmiyorlar.
Rakamları sakladılar. Turizm patronları için vaka sayılarını aylarca saklayan yalancı bir iktidar var karşımızda!
Ölüm rakamlarını sakladılar. Hep kendilerini başarılı göstermek için rakamlarla oynamayı ihmal etmediler. TÜİK rakamlarıyla nasıl oynandığını bizzat eski TÜİK bakanı açıklıyor, daha ne denmeli?
AKP iktidarı, pandemi sürecinde halkı kandırmış, patronları sevindirmiş, maske dağıtmayı bile becerememiş, emekçileri asgari ücretin yarısına çalıştırmıştır. İşte AKP’nin pandemi yönetimi bundan ibarettir.
AKP’nin ücretsiz maske dağıtma ve sonrasında satışına geçişi konusundaki beceriksizliği ve işgüzarlığı düşünüldüğünde aşı konusunda da benzeri bir durumla karşılaşmamak işten bile değildir.
Yaygın ve herkesi aşılamayı hedefleyen aşılama kampanyası için ülkedeki tüm sağlık emekçilerinin parçası olduğu bir seferberlik başlatılmalı, kampanya bir ay içerisinde tamamlanmalıdır.
Hiçbir hesap yapmadan Türkiye’de aşılanması gereken nüfusa karşılık gelen miktarda aşı ivedilikle tedarik edilmeli ve herkese ücretsiz aşı uygulamasına geçilmelidir. Aşının açık bir şekilde satışı kesin olarak yasak olmalı, karaborsacılık faaliyetinin üzerine kararlılıkla gidilmelidir.
Değerli yurttaşlar, buradan son olarak şunu da eklemek isteriz: Bugün aşı konusunda mangalda kül bırakmayan ve Sabah akşam yerli ve milli diyen AKP’nin zamanında, TÜRKİYE’NİN AŞI ARAŞTIRMASI VE ÜRETİM MERKEZİ OLAN Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün kapattığını unutmayalım.
Buradan bir talebimizi daha ifade edelim: Aşı üretiminde dışa bağımlılığı sona erdirmek için kapatılan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü DERHAL yeniden açılmalıdır!
Ülkemiz derin bir ekonomik krizle karşı karşıya.
Berat Albayrak’ın tası tarağı toplayıp kaçması ekonominin bütün sorunlarının bittiğini anlamına gelmiyor. Ne görevden alınan merkez bankası ne de Berat Albayrak’ın kaçması, bugünkü tabloyu düzeltmiyor. Bu basın toplantısıyla bir kez daha soralım: Berat Albayrak nerede? 132 milyar dolara ne oldu?
Çünkü bu kriz yapısal. Eğer siz emperyalizme bağımlı olursanız, yabancı sermayeye bağımlı kalırsanız, borsaya güvenirseniz, müteahhitlere sabah akşam ihale dağıtırsanız olacaklar bellidir.
O yüzden gelen yeni Merkez Bankası başkanı da yeni maliye ve hazine bakanı da ne ekonomiyi kurtaracak ne de düzeltebilecek. Bu iki isim seçimlere kadar işi idare edip, sonrasında gelecek daha büyük bir krizi geciktirmekle görevliler.
Ekonomik krizin bedelinin işçiler ve emekçiler tarafından ödendiği herkesin malumu. Zengine, patrona, kapitaliste bir şey olmuyor. Onlar karlarına kar katmaya devam ediyorlar. Krizin bedelini ise emekçiye ödetiyorlar.
Değerli yurttaşlar,
Krizden kriz beğenen Türkiye ekonomisi, her 20 yılda bir büyük, her 10 yılda bir ise geçici krizlerle sarsılıyor.
Bugün yaşadığımız krizde de aynı durum yaşanmakta. Krizin sorumluları, suçu başkalarına atmak dışında bir şey yapmıyor. Ancak suçlu belli; bu faturayı yaratıp ödemeyenler. Faturayı ödemesi gereken ise düzenin sahipleri.
Krizlerden kriz beğenmek zorunda değiliz. Bunun için ise yapılacaklar bellidir:
Krizden çıkış için KAMUCU VE PLANLI BİR EKONOMİK MODEL ORTAYA KONMALIDIR. KOMÜNİSTLER OLARAK EKONOMİYE ÇÖZÜMÜMÜZ AÇIK VE NETTİR:
1. Kamulaştırma hamlesi başlatılmalıdır. Bugüne kadar devlet garantili olarak yürütülen ve fahiş karlarla işletilmek üzere patronlara bırakılan tüm büyük işletmeler bedelsiz olarak devletleştiril- melidir.
2. Enerji, ulaşım, limanlar, madenler, telekomünikasyon başta olmak üzere bütün stratejik işletmeler devletleştirilmelidir.
3. Özelleştirilen tüm kurum-ar devletleştirilmeli, imtiyaz ve lisans sözleşmeleri, yap-işlet-devret ve türevi ihaleler ile patronların borçlarına verilen hazine garantileri iptal edilmelidir.
4. Tüm bankalar devletleştirilmelidir. İşçi sınıfı ve emekçilerin alın teriyle yaratı- lan değerlerin yurtdışına çıkarılmasını engellemek için tüm bankalar, ulusla- rarası sermayeye dayanan tüm nansal araçların kaynakları toplumun kullanımı için devletleştirilmelidir.
5. Borsa ve diğer finans piyasaları kapatıl-malıdır.
6. Varlık Fonu uygulaması kapatılmalı, halkın malı halka teslim edilmelidir.
7. Türkiye ekonomisinin tarımda çöküşüne, sanayide sınırlanmasına neden olan başta Gümrük Birliği olmak üzere emperyalizmle bağımlılık üzerine kuru- lan bütün ekonomik ilişkiler sonlandırıl- malıdır. Emperyalizme bağımlılığa son verilmelidir.
8. Dış borçlar ödenmemelidir. AKP ik- tidarının sermaye düzenini kurtarmak için önereceği sermayenin borçlarının kamulaştırılması reddedilmeli, finansal krizi derinleştirecek tüm borçların ödemesi iptal edilmelidir. Yıllardır faiz adıyla ödenenler, bugün karşımıza çıkan dış borçları fazlasıyla karşılamıştır. Dış borçlar ödenmemelidir.
9. Dış ticaret devlet tekeline geçirilmelidir. Bir avuç zenginin sürdürdüğü şatafatlı hayat için türlü hileler ve vergi muayetleriyle sağlanan lüks tüketim ürünlerinin ithalatı yasaklanmalıdır.
10. Planlı kalkınma modeli gelmelidir. “İhracata dayalı büyüme” modeli terk edilmeli, ülke kaynaklarına dayalı planlı bir kalkınma modeli yaşama geçirilmelidir.
11. Devlet Planlama Teşkilatı yeniden kurulmalıdır. AKP’nin sermayeye kaynak bulmak için oluşturmayı vaat ettiği Orta Vadeli Plan (OVP) ülke kaynaklarına dayalı planlı bir kalkınma modeline göre düzenlenmeli, kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı merkezi ekonomik planlamadan yetkili olmak üzere yeniden kurulmalı- dır.
Tüm bunların gerçekleşebilmesinin asga- ri şartı ülkemizin emekçilerinin AKP’ye ve sermaye düzenine karşı vereceği mücadeleden geçer.
Serbest piyasa denen sermaye düzeni son bulmalıdır.
Bu vesileyle değerli yurttaşlar,
Buradan yeni yıla mücadeleyle giren işçileri Türkiye Komünist Hareketi olarak selamlıyoruz. Gebze çayırova’da direnişte bulunan Baldur metal işçilerini selamlıyoruz. Yine İstanbul PTT işçilerinin direnişine buradan desteklerimizi sunuyoruz.
Ülkemizin kurtuluşunun işçi sınıfının eliyle olacağından hiç kuşkumuz yok.
2020 yılı ülkemiz açısından başta pandemi olmak üzere karanlık bir yıl oldu. 2020 yılını bütün kötülükleriyle geride bıraKmayı diliyor, bütün parti üyelerimizin, dostlarımızın, bizleri izleyen yurttaşlarımızın yeni yılını kutlar, sağlık, mutluluk ve başarılar dileriz!
Bu haber en son değiştirildi 2 Ocak 2021 16:34 16:34
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi son on yılda yaşanan genç işçi ölümlerinin çarpıcı verilerini…
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde, ordu, sabah saatlerinde başlayan bir darbe girişiminin güvenlik güçleri tarafından bastırıldığını duyurdu.
Türkiye Komünist Hareketi, Yeni Kaledonya'da Fransız emperyalizmine karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesini destekleyen bir açıklama yayımladı.
Ankara Cumhuriyeti Başsavcılığı, Ayhan Bora Kaplan suç örgütü soruşturması kapsamında aralarında emniyet görevlilerinin de bulunduğu…
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin konvoyundaki helikopterlerden biri kaza geçirdi. Yardım ekipleri kazanın yaşandığı bölgeye ulaşmaya çalışıyor.…
Dört ay boyunca süren sorgulaması sırasında defalarca işkenceye maruz kaldı. Mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman…