Umut Oran, CHP'ye 'Ekmeleddin faciası'nı hatırlattı
"Hatalı bir ittifak düşüncesiyle “Ekmeleddin Faciası” hazırlanmıştır ve sonuç hüsrandır. Eksik bir düşünceyle “Millet İttifakı” kurulmuştur ve sonuç alınamamıştır; rejim değişmiştir, Atatürk Cumhuriyeti korunamamıştır."
CHP’li Umut Oran, partisinin ittifak arayışlarını eleştirerek, “Hatalı bir ittifak düşüncesiyle “Ekmeleddin Faciası” hazırlanmıştır ve sonuç hüsrandır. ” ifadelerini kullandı.
Oran, “İttifakları genişleterek değil CHP’yi büyüterek iktidar olunur” değerlendirmesini yaptı.
Erken seçim tartışmaları ve yeniden alevlenen ittifak bloklarını değerlendiren CHP’li Umut Oran, “Adeta kendisini devletin yerine koyan iktidar bloğu, bu haliyle geniş toplum kesimlerinde korku yaratmaktadır. Böylesine güçlü görünen bir iktidar bloğuna karşı en azından %30-35 bandına oturmuş ‘büyük bir muhalefet partisi / CHP’ olmadığı müddetçe psikolojik bariyerleri aşmak ve AKP’den bıkmış kitlelerin kopuşunu hızlandırmak kolay olmayacaktır. Tek başına iktidar yürüyüşüne geçtiğini topluma gösterip, halkı ikna edemeyen bir CHP’nin olduğu yerde, AKP’ye karşı olduğunu iddia eden partilerin ortaya çıkmasına bel bağlamak, onları ‘doğal ittifak adayı’ olarak görmek ilkesel bir tutarlılık değil AKP’ye karşı dağınık ve güçsüz bir cephe görüntüsü vermek dışında işe yaramayacaktır. Üstelik bu yöntem yıllardır farklı boyutlarıyla denenmiştir” açıklamasını yaptı.
Hatalı ittifak düşüncesiyle yaşanan “Ekmeleddin Faciası” ve hüsranının unutulmamasını hatırlatan Umut Oran, “Şimdi de CHP’yi güçlendirmeden, tek başına en az %30 bandına oturtacak adımları atmadan, kurumsal değişimi tamamlamadan, parti içi demokrasiyi tesis etmeden ve partinin öz evlatlarına, öz ideolojisine, öz değerlerine sahip çıkmadan girişilecek ‘Genişletilmiş Millet İttifakı’ varsayılan etkiyi yapmayacaktır. CHP; özeleştiri yaparak, çağın gerektirdiği tüm kurumsal değişimleri kararlılıkla hayata geçirerek kısa sürede başka seçmen gruplarını da etrafında toplayabilir. Bülent Ecevit, geçmişte bunu başarmıştır. Bugün de biz, Türk milletini Cumhuriyetin aydınlık değerleri etrafında yeniden birleştirebilir ve Türkiye’yi muasır medeniyetlerin ötesine geçirmek için ‘tek başına iktidar’ olabiliriz. İttifakları değil CHP’yi büyütmeyi hedefleyen bir anlayışa seçmenler de büyük ilgi gösterecektir” dedi.
Umut Oran, yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmeleri kaydetti:
“Erken seçim tartışmaları Türkiye açısından önemlidir zira vatandaşların hayatını çekilmez kılan sorunların tamamının kaynağında yanlış politikalarda ısrar eden iktidar bloğu vardır. On sekiz yıldır ülkeyi hiçbir kurala bağlı kalmadan ve kendinden olmayan herkesi düşmanlaştırarak yöneten iktidar zihniyetinin Türkiye’ye söyleyecek hiçbir sözü kalmamıştır.
Dünyanın büyük bir değişim geçirdiği bu dönemde vatandaşlarımız için en hayırlı olan şey; dünyayı anlayacak, aklın ve bilimin rehberliğini referans alacak, adaleti ve toplumsal barışı inşa edecek bir CHP iktidarı için seçim sandıklarının kurulması ve milli iradenin tecelli etmesine fırsat verilmesi olacaktır.
İktidar bloğunun düşmanlaştırmaya ve küçük bir yeni seçkinler grubu için ülkenin geleceğini riske atmaya dayalı siyaset anlayışı çağdışıdır ve mevcut sorunları daha da sorunlu hale getirmek dışında hiçbir sonuç doğurmayacaktır.”
“TEK BAŞINA İKTİDAR”
“Ancak iktidar bloğunun “güçlü bir alternatif” ortaya çıkmadan sandıkta hezimet yaşayacağını düşünmek de gerçekçi değildir. Muhalefet partileri, geniş toplum kesimlerinin gözünde/yüreğinde “alternatif” olmayı başaramadığı müddetçe, inişli çıkışlı bir grafikle de olsa iktidar bloğu gücünü korumaya devam edebilecektir. O halde yapılacaklar listesinin en başına yazılması gereken madde “tek başına iktidar hedefine odaklanmak” ve bu hedefe ulaşmak için gerekli olan kurumsal değişimi hızla hayata geçirmek olmalıdır.
Tek başına iktidar hedefi; mücadelenin merkezine “kendini” koymak, yani “ittifak yaparak oy arttırmaya değil partiyi büyüterek iktidar olmaya” aday olmak demektir. Ne yazık ki, CHP üst yönetimi, uzun zamandan beri “başka muhalefet partileriyle ittifak yapmayı” ana strateji olarak kabul etmiş görünmektedir. Oysa bu bakış açısı, sanılanın aksine, CHP’yi değil AKP’yi merkeze almaktadır. CHP’nin “alamayacağı” varsayılan oyları başka muhalefet partilerinin alabileceğini varsayıp siyaseti “oy oranlarının alt alta yazılıp, toplanmasına” indirgeyen bu bakış açısı CHP’yi %20-25 bandına mahkûm etmektedir. Böylece AKP’ye hak etmediği bir güç vehmedilirken AKP’nin karşısındaki her partiye de “potansiyel ittifak adayı” olarak bakılmaya başlanılmaktadır.”
“AKP KARŞITLIĞI YETMEZ”
“Sadece AKP’ye Karşı Olmak İttifak Yapmak İçin Yeterli Görülemez
Çok açıktır ki AKP ve ona tabi olmuş bazı MHP yöneticileri, her şeye rağmen, önemli bir seçmen tabanına hitap edebilmektedir. Adeta kendisini devletin yerine koyan iktidar bloğu, bu haliyle geniş toplum kesimlerinde korku da yaratmaktadır. Böylesine güçlü görünen bir iktidar bloğuna karşı en azından %30-35 bandına oturmuş “büyük bir muhalefet partisi/CHP” olmadığı müddetçe psikolojik bariyerleri aşmak ve AKP’den bıkmış kitlelerin kopuşunu hızlandırmak çok kolay olmayacaktır. Tek başına iktidar yürüyüşüne geçtiğini topluma gösterip, halkı ikna edemeyen bir CHP’nin olduğu yerde, AKP’ye karşı olduğunu iddia eden partilerin ortaya çıkmasına bel bağlamak, onları “doğal ittifak adayı” olarak görmek ilkesel bir tutarlılık değil AKP’ye karşı dağınık ve güçsüz bir cephe görüntüsü vermek dışında işe yaramayacaktır. Üstelik bu yöntem yıllardır farklı boyutlarıyla denenmiştir. Hatalı bir ittifak düşüncesiyle “Ekmeleddin Faciası” hazırlanmıştır ve sonuç hüsrandır. Eksik bir düşünceyle “Millet İttifakı” kurulmuştur ve sonuç alınamamıştır; rejim değişmiştir, Atatürk Cumhuriyeti korunamamıştır. Şimdi de CHP’yi güçlendirmeden, tek başına en az %30-35 bandına oturtacak adımları atmadan, kurumsal değişimi tamamlamadan, parti içi demokrasiyi tesis etmeden ve partinin öz evlatlarına, öz ideolojisine, öz değerlerine sahip çıkmadan girişilecek “Genişletilmiş Millet İttifakı” varsayılan etkiyi yapmayacaktır.”
“FEDAKAR TABAN”
“Türkiye’nin kurucu partisi olan CHP; tarihte eşine rastlanılmayacak derecede sadık ve inançlı bir seçmen tabanına sahiptir. Tüm hatalı politikalara rağmen CHP’ye destek veren böylesine fedakâr bir taban varken “tek başına iktidar hedefi koymaktan” daha doğal bir yol olamaz.
CHP; özeleştiri yaparak, çağın gerektirdiği tüm kurumsal değişimleri kararlılıkla hayata geçirerek kısa sürede başka seçmen gruplarını da etrafında toplayabilir. Bülent Ecevit, geçmişte bunu başarmıştır. Bugün de biz, Türk milletini Cumhuriyetin aydınlık değerleri etrafında yeniden birleştirebilir ve Türkiye’yi muasır medeniyetlerin ötesine geçirmek için “tek başına iktidar” olabiliriz. Şüphesiz ki bu topraklar asla umudunu kaybetmemiş yiğit kadınların ve erkeklerin coğrafyasıdır. Türk milleti, atılan her doğru adımı takdir edecek ve iktidara taşıyacak kadar adildir. İttifakları değil CHP’yi büyütmeyi hedefleyen bir anlayışa seçmenler de büyük ilgi gösterecektir.”