TKH Gençliği’nin çağrısıyla toplanan Sosyalist Düşünce Toplulukları, yeni dönemin açılmasıyla birlikte etkinliklerine devam ediyor.
SDT’yi, önümüzdeki dönem etkinlik programlarını ve ne yapmak istediklerini İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nden öğrencilerle konuştuk.
Geçtiğimiz dönemde Sosyalist Düşünce Toplulukları “İnsanlık Tarihi” ve “Evrim” başlıklarında paneller düzenlemişti. İkinci dönemin başlamasıyla birlikte önünüzde yeni programlar var mı?
T.S.: Tabi ki var. Biz yıla başlarken belli bir plan, program ile başlıyoruz. Bu paneller rastgele düzenlenen paneller değil. Bu panellerin amacı büyük. Önü kapatılmaya çalışılan, bilimsellikten uzaklaştırılan gençliğin önünü açmaya; bilimle buluşturmaya, üniversitelerde bugün anlatılmayanları anlatmaya çalışıyoruz. Bu da doğal olarak belirli bir program ve disiplin gerektiriyor. Geçtiğimiz dönem içerisinde 2 panel düzenlemiştik. Karşılaştığımız katılım ve ilgi bizlere yaptığımız işin gerçekçi ve ihtiyaç üzerine olduğunu gösterdi. Bu dönem ilk oturumumuz bildiğiniz gibi 1 Mart’ta gerçekleşecek. Yine iyi bir katılım olacağını ve nitelik açısından da yoğun olacağını düşünüyoruz.
A.C.: Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de bir dizi etkinlik düzenlemeyi düşünüyoruz. Bugün çoğu “akademisyen” evrim konusunu ya üstünü kapatarak işliyor ya da hiç anlatmıyor, keza insanlık tarihi de aynı şekilde… Sadece pozitif bilimlerde değil diğer bölümlerde de toplumun gerçekliğinden koparılmış, soyuta indirgenmiş bir eğitim söz konusu. Üniversite öğrencileri açısından baktığımızda bizim için de bu konuları öğrenebileceğimiz tartışacağımız sağlıklı bir ortam maalesef bulunmuyor. Kariyer kulüplerinin de okumak, tartışmak yerine “kendini kurtar” ideolojisini yayması yadsınamaz tabii. Karşımızda duran tablo bu açıdan bellidir. Üniversitelere yapılan saldırılarla toplumdan bağını koparmış ve sadece kendini kurtarmaya çalışan kariyerist bir gençlik yaratılmaya çalışılıyor. Tablo böyleyken biz SDT’ler düzenlenmeye ve üstü kapatılan konuları tartışmak için ortam hazırlamaya devam edeceğiz.
Üniversitelere saldırıyla birlikte, üniversitenin her geçen gün bilimsellikten uzaklaştığı ve gençliğin üretimden, araştırmadan soyutlandığını söylüyorsunuz. Buradan baktığımızda SDT’lerin bunu kırmaya çalıştığını söyleyebilir miyiz?
A.C.: Bizim yola çıkış noktamız da bu oluyor. Geçtiğimiz günlerde Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir profesör depremlerin olmasının nedenini çocuk yaşta evliliklerin yasaklanması sebebiyle tanrının bizi cezalandırması olarak açıkladı. Sadece üniversiteler değil ilkokula varıncaya kadar aynı saldırı var. Laboratuarların kapatılması, bilimsel araştırmalara destek verilmemesi, derse gelen hocaların bilimsellikten uzak yorumlar yapması bu saldırıların bazıları. Sosyalist Düşünce Toplulukları olarak eğitimden uzaklaştırılmış konuları tartışmaya çalışıyoruz ve tabiri caizse eğitimin üzerinde çıkmış bu ayrık otlarını temizlemeye çalışıyoruz diyebiliriz.
T.S.: Yaşadığımız bu dönemde gittikçe ezbere dayanan bir eğitimle karşı karşıya kalıyoruz. Düşünmeyen, okumayan, yorumlamayan bireyler haline getirilmek isteniyoruz. Dar açılarla bakmamız isteniyor. Böyle bir ortamda biz bunu kırabilmek için harekete geçiyoruz. Panellerimizde göz ardı edilmeye çalışılan konuları gün yüzüne çıkarıyoruz. Kısaca şu ki SDT adı altında düzenlediğimiz panellerin ilk amacı budur. Ve her geçen gün görüyoruz ki bu hareketimize üniversiteli gençlik tarafından destek artıyor.
İstanbul’da 3. oturuma dair bilgi verir misiniz? Nasıl bir içerikte ve katılımla yapmayı planlıyorsunuz?
A.C.: İstanbul’da 3. Oturumu yapılacak olan Sosyalist Düşünce Toplulukları’nın konusu kadın ve sosyalizm olacak. Hepimizin bildiği gibi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Günümüzde 8 Mart kadınlara çiçeklerin, pırlantaların alındığı; mağazaların bolca indirimler yaptığı kadınlar günü olarak kutlanıyor. Biz 8 Mart’ın böyle bir gün olmadığını Emekçi Kadınlar Günü olduğunu ve böyle bir gün olmasının altında yatan nedenin emek sermaye çelişkisi olduğunu biliyoruz. Bu günün anlamının kutlama olmadığını farklı olduğunu söylüyoruz. 1 Mart Pazar günü, saat 15.00’de Aksaray Su Gösteri Sanatları Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz Kadın ve Sosyalizm Paneline bütün üniversiteleri dostlarımızı bekliyoruz.
T.S.: Kadın sorunu ülkemizde ve dünyada hız kesmeden büyüyor. Günümüzde kadın hala varlığını kabul ettirme savaşı veriyor. Bu da yetmiyor fiziksel zayıflığından yararlanılarak türlü cinayetlere kurban gidiyor. Bu şartlarda kadın sorunun her daim ele alınması gerekiyor. Biz de bunu göz önüne alarak hem günümüzde kadının duruşunu, hem de bu süreç içerisinde kadın sorununa dair yaklaşımları ele almayı istiyoruz. Öte yandan aynı zamanda yaklaşan ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ odağında; bu güne ve kadının kabul görmediği her güne kutuplaştırıcı bir yaklaşımla değil, 8 Mart’ın ve kadın sorunun tarihine, çıkış noktasına bakabilmek amacıyla bu paneli düzenliyoruz.
Üniversiteli gençliğe söylemek istediğiniz bir şey var mı?
A.C.: Üniversitelerdeki tablonun kötü olmasının sebebinin öylesine olduğunu düşünmüyorum. Arkasında örgütlü bir gerici ve piyasacı gücün olduğunu düşünüyorum. YTÜ’deki profesörün söylemleri ile Marmara Üniversitesi’nin külliye yapılması arasında organik bir bağ var. Karşımızdaki gerici sermaye bu kadar örgütlüyken bizim de yapmamız gereken bu gücün karşısında durabilmek için yan yana gelmek olmalı; kadın mücadelesini, üniversite mücadelesini, emek mücadelesini birleştirmek olmalı bana kalırsa.
8 Mart’ta yapılan eylemlerde biraz önce söylediklerimizi hayata geçirmek gerek. Ama kadınların sadece kadın olmalarından dolayı ezildiklerini söyleyen, erkek düşmanlığının yoğunlaştırıldığı, kadın mücadelesinin emek mücadelesinden ayrıştırılmaya çalışıldığı garip bir durum var ortada. Az önce de belirttiğim gibi kadın sorunu salt olarak kadın olmaktan kaynaklı bir mesele değildir. Gerici söylemler ve yaptırımlar bütün toplumun ortak sorunlarından biridir. Bu açıdan baktığımızda mücadele edilmelidir ve örgütlü bir mücadele olması gereklidir. Zaten bir yandan bunu tartışmak için de bu başlığı seçtik.
T.S.: Biz bu tabloda gençlere seslenmekten ve etki etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bugün var olan sorunları değiştirmek istiyorsak eğer, o sorunların nedenini iyi bir şekilde kavramalıyız. Sosyalist Düşünce Toplulukları bu sorunların anlaşılmasının ve kavranmasının gerçekten önünü açıyor. Sorunların çözülmesindeyse emekçi halkına karşı sorumlu olan gençliğin rolü çok önemli… Gençlik bu düzenin içinde kaybolmamalıdır. Başını daha dik tutup umutla, inançla mücadele etmelidir. Bu mücadelenin bir başlangıcı olarak, tüm gençliği 1 Mart Pazar 15.00’da Aksaray Su Gösteri Merkezi’ne davet ediyoruz.
Bu haber en son değiştirildi 21 Şubat 2020 23:29 23:29
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…