Zalim “rejim”, demokratik El Kaide!
Kimi kandırıyorsunuz? Zalim Esad, demokratik El Kaide; hadi oradan! Hatay’ın yanı başında İdlib’de bir şeriat devleti hem de El Kaide Emirliği kurulmak isteniyor, farkında mıyız? İdlib’in ulusal güvenliğimizle ilgisi yoktur. Ama Amerikancılıkla ve AKP’nin mezhepçi faşizmiyle doğrudan ilgisi bulunmaktadır!
“Rejim” tam bir Amerikancı kavram. Emperyalizm, önce algı oluşturur. AKP de aynısını yapıyor.
Örneğin “haydut devlet” kavramı. ABD tarafından sistematik bir biçimde kullanılıyor ve başlıyor propaganda ile algı operasyonu:
“Küresel barışı tehdit ediyorlar!”
“Kitle imha silahları var!”
“Terörü destekliyorlar!”
ABD emperyalizmi, bugün, İran’ı, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni (KDHC), Sudan’ı, Venezuela’yı ve Suriye’yi “haydut devlet” olarak kodluyor. Daha önce de Afganistan, Irak, Küba, Libya, Yugoslavya için kullanılmıştı bu kavram emperyalizm tarafından.
Dikkat ediniz; Yugoslavya paramparça edildi, Afganistan ve Irak işgal edildi, Libya’nın hali ortada… Küba ise yıllardır abluka altında. Küba dışında, diğer ülkeler işgal edildi, bombalandı, yıkıldı, rejimleri değiştirildi. Yugoslavya yok artık, Irak yeniden bir ülke olmaya çalışıyor, neredeyse üç parça, Afganistan’da yıllardır süren savaş ve yıkım. Libya’da iç savaş olanca ateşiyle sürerken yıkılmış bir ülke karşımızda duruyor.
Demek ki emperyalizm hedefini belirliyor, planını yapıyor, “haydut devlet” koduyla başlıyor algı yaratmaya. Bu planı adım adım hayata geçiriyorlar. Hedefleri belli: İşlerine kim gelmiyorsa, kim biraz başını dik tutuyorsa, kime boyun eğdiremiyorlarsa, kimi sömürgeleri haline getiremiyorlarsa, nerede kendilerine bağlı rejimler yoksa, kim ulusal egemenliğinden taviz vermek istemiyorsa, emperyalizme teslim olmuyorsa, ulusal onurunu korumak istiyorsa, başlanıyor propagandaya “haydut devlet!” diye.
Şimdi dikkat ediniz. AKP başta olmak üzere ülkemizdeki sermaye iktidarının adı geçen örneklerdeki tutumuna: Afganistan’a asker gönderdik, Yugoslavya’ya asker gönderdik, Libya’nın bombalanmasına onay verdik, NATO bünyesinde destek olduk… Irak’ın işgali öncesi ABD askerlerinin Türkiye üzerinden savaş planlarına onay talebine hayır diyen Ecevit Hükümeti düştü, hemen sonrasında AKP iktidar oldu. Erdoğan’ın 1 Mart tezkeresine evet dediğini biliyoruz ve MHP lideri Bahçeli’nin Ecevit ile koalisyonu bitirip seçim çağrısı yaptığını da çok iyi hatırlıyoruz.
Bugün ABD, İran’ı, KDHC’yi, Sudan’ı, Venezuela’yı ve Suriye’yi hedef tahtasına oturtmuş durumda.
ABD boş durmuyor. KDHC’yi tehdit ve provoke ediyor, Venezuela’da darbe düzenliyor, İran’ı kuşatıyor, Irak’ta resmi olarak bulunan İranlı komutanı vurmaktan çekinmiyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası, AKP, bu darbenin arkasında ABD olduğunu açık olarak söyledi. Resmi ağızlardan olmasa bile AKP’nin kalemleri, adamları bu doğrultuda yazıp çizdiler. Hatta Enver Altaylı ya da Brunson tutuklamaları tam da CIA bağlantısı olarak dava konusu edilmedi mi?
Ve doğrudan Erdoğan tarafından söylenen şudur: “Aslında hedef Türkiye!”
Peki ya Suriye?
Suriye hedef tahtasına oturtulmuştu, 10 yıldır yıkılmaya, parçalanmaya çalışılıyor. Ve AKP iktidarı, Suriye’deki savaşa benzinle, körükle, tankla, topla giriyor!
Ortada büyük bir çelişki olduğu açık. Ya da büyük bir yalan!
Hangi rejimlerin “haydut” hangi rejimlerin “demokratik” olduğu neye göre ölçülüyor? ABD emperyalizmi almış eline bir ölçü aleti, rejimleri ölçüyor!
Küba “haydut” olacak, Venezuela “haydut” olacak, Suriye “haydut” olacak, İran “haydut” olacak kendi vatandaşını elçiliğinde kıtır kıtır doğrayan Suudi Arabistan “demokratik”, öyle mi! Krallıkla, hanedanlıkla ve şeriatla yönetilen BAE “demokratik”! Darbeyle işbaşına gelmiş Sisi iyi olacak, halkın desteği arkasında olan ve Arap toplumunun en çağdaş ülkesi Suriye’de Esad “diktatör”! Venezuela “haydut” olacak, Kolombiya özgürlükler cenneti!
Sudan’lı diktatörün önüne kırmızı halı döşeyen AKP, Katar’ın rejimine bakmayacak; çünkü parasına bakacak!
Kimi kandırıyorsunuz?
Bugün Suriye’yi düşman bellemek tam da bu yüzden Amerikancılığın ve işbirlikçiliğin daniskasıdır!
Ve utanmadan, sıkılmadan, kızarmadan bir de demezler mi “katil rejim” diye! “Kendi vatandaşlarına zulüm yapan Esad” edebiyatı dinmek bitmiyor! O yüzden mi halkın büyük çoğunluğu Esad yönetimi altında yaşıyor?
Sorulması gereken soru şudur: İdlib’i ‘rejim’den koparıp işgal etmeye çalışan cihatçı güçler çok mu demokratik? Sanki İdlib’de “dünyanın en masum, en mazlum, en demokratik yönetimi” kuruluyor! Sanki İdlib’de faaliyet gösteren El Kaideci gruplar “Esad rejiminden” daha demokrat!
Çekinmeden ifade etmek gerekir ki, eğer El Kaideci gruplar bir nebze makul ise, Esad yönetimi onlardan bin kat daha makuldür!
Kimi kandırıyorsunuz?
Zalim Esad, demokratik El Kaide; hadi oradan!
Hatay’ın yanı başında İdlib’de bir şeriat devleti hem de El Kaide Emirliği kurulmak isteniyor, farkında mıyız?
İdlib’in ulusal güvenliğimizle ilgisi yoktur. Ama Amerikancılıkla ve AKP’nin mezhepçi faşizmiyle doğrudan ilgisi bulunmaktadır!
Unutulmamalıdır ki, bugün Şam yönetimi İdlib’de bir vatan savaşı vermektedir! Kendi ülke topraklarını Kafkaslardan, Orta Asya’dan gelen cihatçılardan oluşmuş terör işgalinden kurtarmaya çalışıyor!
Bizim Diyanet ise hutbe okutuyor: “Ezan dinmeyecek, bayrak inmeyecek, toprak çiğnenmeyecek”! Sanırsınız ki Türkiye işgal edilmiş, camiler kapatılıyor, Türk bayrağı indiriliyor!
İyi de olay İdlib’de geçiyor! Daha dün El Kaidecilerin ülkemizde patlattığı bombaları ne çabuk unuttular?
Kimi kandırıyorsunuz?
İşin daha komiği, beğen beğenme, Suriye de Müslüman! Ezan ne alaka Diyanet!