25 Temmuz 1951: Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkarıldı
25 Temmuz 1951'de Komünist şair Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkarıldı.
Komünist şair Nâzım Hikmet, 25 Temmuz 1951’de, Demokrat Parti hükümeti tarafından Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı.
Nazım Hikmet, yıllarca hapislerde yatırılıkdıktan sonra 1950 yılında serbest kaldığında sağlığı daha da kötüleşmişti. Nazım’ın cezaevindeki son yıllarında açlık grevinde bulunması da sağlığını etkilemişti.
Komünist şair Nâzım Hikmet Ran, Türkiye Komünist Partisi üyesi olmak suçuyla 11 ayrı davada yargılandı, 1938’de orduyu ayaklanmaya teşvik etmek suçuyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Nâzım’ın şiirleri de aynı yıl yasaklandı. 1950 yılında çıkartılan aftan yararlanarak hapisten çıkan Nâzım Hikmet, 48 yaşında olmasına ve sağlığının kötüleşmesine rağmen yeniden askere alınmak istenince bu tarihten ölümüne kadar Sovyetler Birliği’nde yaşadı.
17 Haziran 1951 sabahı, askerlik işi için Ankara’ya gideceğini söyleyerek evden ayrılan Nâzım Hikmet’in 20 Haziran 1951’de Romanya’ya vardığı Bükreş Radyosu’ndan öğrenildi. Ardından Romanya’ya gitmişti. Oradan da Moskova’ya geçmesi üzerine, Nâzım Hikmet, 25 Temmuz 1951’de, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Nazım Hikmet, aradan 58 yıl geçtikten sonra, yine bir Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye vatandaşı oldu. Bakanlar Kurulu’nun 5 Ocak 2009 tarihli ve Nazım Hikmet’in vatandaşlığının iadesini öngören kararı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
DÜNYA ŞAİRİ NAZIM!
Dünya şairi komünist Nazım’ın vatandaşlığı dönemin iktidarının siyasi manevrası için kullandığı bir konu olsa da aslında Türkiyeli sosyalistler ve aydınların mücadele ettiği başlıklardan biriydi.
Nâzım Hikmet’in yurttaşlıktan çıkarılma kararının kaldırılmasına yönelik çalışmalar 1987’den bu yana devam ediyordu.
1988’de konuşan Aziz Nesin konuyla ilgili şunları söyleyecekti:
“Yirminci yüzyıl yazar ve şairleri biz hepimiz Nâzım Hikmet’in soluğundan çıktık. Nâzım Hikmet’in şiirine karşı koyanlar da, taklit edenler de, etkisinde kalanlar da Nâzım Hikmet’in soluğundan yararlanarak, ondan soluklanarak ortaya çıktılar.
Bütün yazar ve şairlerin, aynı yoldan gitsin ya da gitmesinler Nâzım’ın havası içerisinde yetiştikleri, bu düşünceden oluşturdukları kabul edilirse ki bunun doğru olduğuna inanıyorum, o zaman insanların ustalarına, yol göstericilerine karşı büyük borçları vardır. O borçların başında çok yanlış bir karar olan, yasal olduğu tartışılabilir, keyfiliği tartışılamaz olan ‘Vatandaşlıktan çıkarma’ kararının kaldırılması için önce bizim uğraşmamız gerekiyor. Bir borçtur bu. Bu bir dilek değildir, bir borçtur. Aydınlara, Türk aydınlarına düşen bir borçtur.”