Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Haber Global’de canlı yayınlanan “Az Önce Konuştu” programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Gül, programda “15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir takım cemaatlerin, tarikatların adı geçiyor, bunların yargıda yapılandıkları ve FETÖ benzeri bir riskin yavaş yavaş yaklaştığı, yüksek yargıyı, mahkemeleri ele geçirdikleri söyleniyor. Hakyol ve Menzil tarikatlarının ismi geçiyor. Siz bunlardan haberdar mısınız?” sorusuna yanıt verdi.
“Yargının asla ele geçirilebilecek bir merci olmadığını, göz bebeği gibi korunması gerektiğini” belirten Gül, “Yargı özellikle FETÖ’den arındıkça, inşa süreci ile beraber eksikliklerini telafi ederek yoluna devam etmektedir. HSK anayasal bir kurumdur. Dedikodu, yıpratmaya yönelik ifadelerin dışında gerçek hangi olgu varsa onun üzerine elbette gider.” dedi.
“Tarikatların yargıdaki etkisi konusunun geçerliliği olmadığını, yargıya yönelik sistematik bir saldırı yapıldığını” öne süren Bakan Gül, “Yargıya yönelik saldırıların art niyetli olduğunu kabul etmek lazım. Yargı ideolojisini adalete teslim eden bir mekanizmadır. Yargı mensubunun tek ideolojisi vardır, ‘adalet’. Hiçbir kişisel görüş yargıda egemen olamaz. Milletimizin adalet beklediği ve gözünü diktiği yargıyı lekelemeye kimsenin hakkı yoktur. Bu anlamdaki dedikoduların hiçbir hukuki temeli yok.” diye konuştu.
“Yargının her zaman bağımsız” olup olmadığı sorusu üzerine Gül, şunları kaydetti:
“Elbette yargı bağımsız değildi o dönemde, paralel yapı anlamında. FETÖ’ye ve kendi hiyerarşisine hizmet eden, adalete hizmet etmeyen, hukuka hizmet etmeyen ve anayasadan talimat almayan bir yargıydı. O dönemde yargıya kimse bir şey söylemezken, ağır eleştiri yapmazken, bugün yargıyı ele geçiren ve kumpaslar kuran sözde hakim, savcıların, o dönemin terör örgütü militanları yargılanıyor diye, bugün bunu yargılayan yargı mensuplarına yönelik iftira atılması gerçekten manidar.”
Gül, “10 büyükelçinin tutuklu Osman Kavala’ya ilişkin açıklamalarından geri adım attıklarını, şu anda bu konuya ilişkin durumun ne olduğunun sorulması” üzerine, “Türkiye egemen bir güçtür. Türkiye öyle birilerinin şamar oğlanı değildir. Türkiye birileri tarafından terbiye edilmeye yönelik bir terbiye odasına oturtulan, talimat verilen parmak sallanan ülke değildir. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklamayla ortaya koydu ve gösterdi. Bu konu milli bir mesele. Bu konuda iktidarıyla, muhalefetiyle ortak bir duruşla yani Türkiye’ye yönelik, egemen bir devletin varlığına yönelik, Türk yargısına yönelik bu anlamda kabul edilemeyecek tavırlara karşı, bir ortak sesin güçlü bir şekilde çıkması elbette yakışanıydı.” değerlendirmesinde bulundu.
Gül, “büyükelçilerin açıklamalarının Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı olduğunu ve Viyana Sözleşmesi’ne göre her diplomatın bulunduğu ülkenin içişlerine karışmama, onların egemenliğini tanıma yolunda bir taahhüt ile kabul edildiğini” dile getirdi.
Adalet Bakanı Gül, “Bundan sonra Türkiye’nin egemenliğine yönelik saldırıda bulunulmayacağını da ben düşünüyorum ve inanıyorum. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız gerçekten yerinde, Türkiye’nin hukukuna, Türk yargısına yönelik bu saldırıya karşı çok önemli bir duruş sergilemiştir.” dedi.
“Osman Kavala dört yıldır tutuklu. Burada geç gelen adalet ile ilgili sizce bir tuhaflık yok mu?” sorusu üzerine Bakan Gül, şunları söyledi:
“Yargısal anlamdaki tüm denetimler, bir eksiklik, yanlışlık varsa bir üst merci tarafından denetlenmektedir. Disiplin anlamında farklı bir konu varsa anayasal olarak denetleniyor. Burada hakim, savcı yerine geçip bir şey diyemem. Yürüyen bir dava ile ilgili Adalet Bakanı olarak bir şey demeyi etik bulmuyorum. Dosyadaki delillere göre, hakim, savcıların adaleti yerine getirecek kararı vererek, toplumun adalet duygusunu tatmin etmesinden başka bizim isteğimiz yok.”
Bakan Gül, yeni anayasa çalışmalarında, ilk üç maddeye ilişkin kaygılar sonucu oluşan tartışmaları nasıl değerlendirdiği sorusuna, anayasanın ilk üç maddesinin ortak değerler olduğunu ve yeni yüzyıla bu değerlerle beraber yürüyecekleri yanıtını verdi.
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anayasa’nın ilk 3 maddesiyle bizim sorunumuz yok. İnsan haklarına dayalı, Türkiye’nin ortak gelecek tasavvurundaki önemli nitelikler, bunları hep beraber koruyacağız. Ama mevcut Anayasa insana, vatandaşa ödevler yüklüyor. Biz diyoruz ki, yeni anayasa insan merkezli olsun. Benim haklarım vardır, doğuştan kazandığım haklarım var ve devlet bu haklara saygı duyarak, geliştirerek, koruyarak bir ödev yükleyen bir anayasayı milletimizin önüne getirmemiz lazım. Dolayısıyla bu anlamda yeni yüzyıla, yeni anayasa ile girmeyi ümit ederim.”
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…