Afganlar Taliban’dan kaçıyor, AKP’li Yasin Aktay maval okuyor!
"Taliban, şeriatçı bir örgüttür. Bugün Taliban’ı şirin ve meşru göstermeye çalışan Aktay kelimenin gerçek anlamıyla bir şeriatçılık propagandası yapmaktadır!"
Ali Ateş
AKP’nin bir dönem genel başkan yardımcılığını yapan Yasin Aktay, AKP’nin dış politika alanında ve özellikle siyasal İslamcı hareketlerle ilişkisi konusunda “sözüne başvurulan” bir isim olarak biliniyor. Yeni Şafak’ta yazdığı köşe ve Euronews sitesine verdiği röportaj ise, AKP’nin neyi nasıl okuduğunu bir güzel özetliyor.
Önce köşesinde yazdığı şu satırlara bakalım: “Ayrıca bazıları hızlarını alamayıp Taliban’ı terörist bir örgüt seviyesine indirmişler. Doğrusu Taliban, ABD işgali esnasında 7 yıldır ülkeyi yöneten bir hükümet idi. İşgalle birlikte direnişe geçti ve bu esnada Afganistan dışında hiç bir yerde hiç bir silahlı eylemi olmadı. Misyon olarak sadece kendi ülkesini işgalden kurtarmayı koydu ve görülüyor ki bu konuda başarılı olmuş durumda. Onunla savaştığı için ona terörist diyen ABD bile onunla masaya oturdu, onu tanıdı ve bundan sonra onunla bir taraf olarak temas halinde olacağını ortaya koymuş oldu. Türkiye’nin ise Taliban’a terörist muamelesi yapması hangi haklı ve makul gerekçeye dayanabilir?”
Taliban’ın bir dini siyasal hareket olarak Afganistan’ın bir gerçeği olduğu açık. Ama Taliban’ın zamanında Türkiye gibi bütün dünyanın terör örgütü kabul ettiği El Kaide ile işbirliği yaptığı da bir gerçek. Ya da Taliban’ın kuruluşunda ve beslenmesinde Suudi Arabistan, BEA üzerinden ABD emperyalizminin doğrudan rolü olduğunun üzeri niye örtülür? Taliban Pakistan’da eğitildi, Pakistan tarafından silahlandırıldı, Suudi Arabistan’ın parasıyla beslendi, kendisini tanıyanlar arasında sadece Suudi Arabistan, BEA ve Pakistan vardı.
AKP’li Aktay, Taliban’ı aklamaya çalışıyor. Taliban’ın emperyalizmin vesayet rejiminin bir aracı olarak kullanıldığını söylemiyor. Ne de olsa benzer bir mezhepçi dış politikayı ve vesayet savaşını AKP Suriye’de denemiyor mu? Ama bundan daha önemlisi Taliban’ı aklama çabası, aslında emperyalizminin Türkiye’ye Afganistan’da bekçilik rolünün zeminini yapmaya çalışmasıyla ilgilidir. Aktay’ın Taliban’ı aklamaya çalışması, “Taliban’a niye terör örgütü diyelim” demesi, ABD’nin Türk askerini Afganistan’da kalması konusunda yapılan pazarlığın yolunu döşeme girişimidir! Aktay, Talibancılık yaparak, aslında emperyalist ABD’nin çıkarları için Türk askerinin Afganistan’da kalmasına siyasi tutamak noktası oluşturmaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), 2003’te Taliban’ı terör örgütü olarak kabul ettiğini niye söylemiyor? Hatta Türkiye’nin resmi olarak Taliban’ı terör örgütü saydığını nasıl hasır altı edebiliyor? Şimdi ABD emperyalizmiyle yapılan pazarlığı meşrulaştırmak ve Türk askerinin Afganistan’da kalmasının zeminini yaratmak için Taliban bizzat Aktay tarafından şirin gösteriliyor hatta daha ileriye giderek Türk Müslümanlığı ile Taliban arasında itikadi ortaklık olduğunu iddia ederek mezhepçilik yapmayı bilgiçlik sayıyor! Buna geleceğiz.
Ama önce, ABD emperyalizmi, Afganistan’dan çekilirken Taliban ile yaptığı anlaşmayla örgütü terör listesinden çıkarmayı planlarken, benzer bir tutumun AKP’li Yasin Aktay’dan gelmesi şerhini düşelim ABD ile stratejik müttefikliğin gereği olsa gerek!
Şimdi gelelim işin bir başka boyutuna. Aktay, söz konusu yazısında Erdoğan’ın sarf ettiği sözlere açıklık getiriyor:
“Erdoğan’ın Taliban’ın inancıyla ters olmadığımızı söylemesini bu bağlamda anlamak lazım ve çok yerinde bir açıklama. Elbette bazı siyasetlerimizde karşılıklı anlayış çerçevesinde bazı diyaloglarımız olacaktır.”
Hatta daha ileri gidip Taliban’ın Vahabi değil Hanefilik ve Maturidi gelenekten sayılması gerektiğini, Türk İslamcılığının da aynı gelenekten geldiğini söylemez mi? İşi, Taliban’ı şirin göstermek için mezhepsel köken arayışına kadar götüren Aktay mezhepçiliğin dibine vururken Suriye söz konusu olduğunda solcuları Alevicilik üzerinden mezhepçilik yapmakla suçlayacak kadar şuurunu kaybetmiş bir akıl tutulması yaşamaktadır. Suriye söz konusu olduğunda meselenin ABD emperyalizminin BOP senaryosu olduğunu ve emperyalizme karşı bir mesele olduğunu sadece yazıp geçelim!
Şimdi uzunca bir alıntı yapalım muradımızı anlatmak için:
“Nitekim Taliban’ın da fıkıh ve itikat olarak Hanefi ve Maturidi olduğunu ilk duyanlar bu noktada muhtemelen bir şaşkınlık yaşıyorlardır. Kendini özellikle Taliban ve Selefi inancının aşırılıklarından ayırmak için Türk İslam’ının Hanefiliğine ve Maturidiliğine vurgu yapan ve bu inançların hoşgörü, çokkültürlülük, irade ve eylem konusunda pozitif değerler aşıladığına vurgu yapan bir emekli büyükelçiye bir zamanlar Taliban’ın da hem Hanefiliği hem de Maturidiliğini hatırlattığımda nasıl bir şaşkınlık yaşamış olduğunu çok iyi hatırlıyorum. … Kimi Taliban’ın anlayışına Selefilik atfediyor bilip bilmeden, onun bu katılığını Suudi Arabistan’dan aldığı destekle Selefiliğe veya Vehhabiliğe bağlıyor.
Tamamen ezbere klişelerle yapılan bir yakıştırma olduğunu söylemek zorundayız. Taliban Selefi de değil Suudi Arabistan desteğinden de çok uzak. Bilakis Taliban’ın din anlayışı Selefiliği de yargılayan ona fersah fersah uzak bir anlayış ve Suudi Arabistan’a Vehhabiliğe de en ufak bir sempatisi yok.
Geleneksel medrese hocaları ve öğrencilerinin son derece güçlü, dini anlayış, saygı ve sadakate dayalı örgütlü yapısıyla Afganistan’da var olan sosyolojik yapıya hiç yabancı değil. Bilakis alternatif siyasi aktörlerin bıraktığı çözümsüzlük ve kaos ortamına sundukları otorite ve düzen teklifiyle kısa sürede halkın büyük çoğunluğunun onayını almayı başarmışlardır. Yani ülkeye dışarıdan gelmiş veya kökü dışarıda bir yapı değil bilakis neticede Afgan halkının bünyesinden ortaya çıkmış bir olgudur.”
Aktay’ın yukarıdaki satırların özeti şudur: Taliban’ın İslam anlayışı Vahabiliğe değil, fıkıh ve itikadi olarak Hanefi ve Maturidir, bu da Türk İslam’ıyla aynı gelenektir, Suudi Arabistan’la zaten ilgisi yoktur, doğrudan Afganistan’a özgüdür!
Şaşırmalı mıyız? Hem hayır hem evet. Hayır, çünkü Aktay, açık olarak Taliban ideolojisi ile kendi ideolojisi arasında bağ kurarken doğru söylüyor; Evet, çünkü, doğrudan şeriatçı bir terör örgütünü açık açık meşru görmesi normalleştirilemez, meşrulaştırılamaz!
Taliban, şeriatçı bir örgüttür. Bugün Taliban’ı şirin ve meşru göstermeye çalışan Aktay kelimenin gerçek anlamıyla bir şeriatçılık propagandası yapmaktadır!
Hangi İslam tartışmasını bir yana bırakalım ama Taliban’ın itikadinin nasıl bir pratik yarattığını kısaca gözler önüne serelim:
Taliban’ın iktidar olduğu yıllarda, kız çocuklarının eğitim görmesi yasaklandı, kız okullarını kapattı. Afgan Eğitim Bakanlığı’na göre Taliban tarafından 500 okulun kapısına kilit vuruldu. Yanlarında ‘mahrem’ olmadan kadınların sokağa çıkması Taliban tarafından yasaklanarak kadınlar evlere hapsedildi. Kadınlar için burka giymek, erkekler için sakal bırakmak zorunlu hale getirildi. Sakalını kesen erkeklere, yeterince örtünmeyen kadınlara cezalar kesildi. Ezan okunduğunda esnafa kepenk kapatmak zorunlu kılındı, müzik yayını ise yasaklandı. Kabil radyosunun ismi Radyo Şeriat oldu. Alkol haramdı ama afyon serbestti. Dünyanın uyuşturucu üretim merkezi Afganistan’da haşhaşın üretiminin helal kullanılmasının haram olduğu şeklinde fetva veren Taliban haşhaştan yüzde 10 vergi almayı kitabını uydurmuştu. Tıpkı diğer selefi akımlar gibi Şiilik onlar için düşman bir mezhep idi. Hazaraların Sünniliğe geçmesini şart koşan Taliban Hazaraları katletmekten çekinmedi, 400 kadın cariye olarak kaçırıldı. Hukuk Taliban için şeriat hukukuydu, güçlü olduğu yerlerde hırsızlıkla suçlananların eli kesildi, halk önünde insanların idam edildi.
Taliban, Vahabilikten, El Kaide’den, IŞİD’den farklı mı dediniz? Arabistan değil Afganistan’ın bağrından çıkan Taliban’ın “hoşgörü, çokkültürlülük, irade ve eylem konusunda pozitif değerler aşıladığını” mı düşünülüyor? Yasin Aktay kimi kandırıyor?
Taliban’in siyasi rolü bir tarafa temsil ettiği zihniyetin pratik uygulamalarını uzatmaya gerek var mı? AKP’li Yasin Aktay, kendi zihniyetini Türk Müslümanlığı olarak adlederek, Taliban’la fıkıh ve itikadi gelenek ortaklığını kendince bilgiçlik taslayarak belirtirken mezhepçiliğin çukurunda şeriat propagandasının sözcüsü olmuyor mu? Yasin Aktay ne anlatıyor?
Ülkemiz bugün Suriyelilerle birlikte Afgan sığınmacıları tartışıyor. ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı almasından sonra Taliban’ın egemenlik alanını genişletmeye başladığı son günlerde Afgan sığınmacıların sayısındaki büyük artış ortada olmasına rağmen hem Afgan sığınmacılara Türkiye’nin kapısını açmak gerektiğini söylüyor hem de Taliban’a güzellemeler diziyor. Peki Afganlar niye ülkelerinden kaçıyorlar, düşünmez mi?
Söz konusu Suriyeli sığınmacılar olunca “katil Esad rejimi”nden kaçtılar tezine sarılan Aktay, konu Afganlılara gelince ne demektedir?
Afganlar Taliban’dan kaçıyor, AKP’li Yasin Aktay maval okuyor!