Gülin Kara
AKP’nin gençliğin sesini duymazdan geldiği, en haklı talepleri karşısında dahi kulak tıkanan liseli ve üniversiteli gençlik tarafından dillendiriliyor sık sık. Bunun abartı olmadığını 2020 yılında pandemiye rağmen gerçekleşen ve turizm patronlarının karı için erkene alınan YKS’de de; yandaşların vergi borçları silinirken gençliğin sırtına yüklenen KYK borçlarının yapılandırılması teklifinde de; zamlanan ev ve yurt fiyatlarına karşı gençliğin yaşadığı barınma sorununda da; herkes üniversite okumak zorunda değil; herkes iş bulmak zorunda değil söylemlerinde de gördük. Gençliğin “beleşçilikle” suçlanmasında da…
Gençlik yıllardır “AKP’ye sesini duyurmaya” çalışmış ama bir türlü “nail” olamamıştı çünkü çözüm AKP’ye ses duyurmakta ve ondan medet ummakta değil; onun temsil ettiği gericilik ve piyasacılıkla kavga etmekteydi, hala da öyle. Bugünse her fırsatta gençliği duymazdan gelmekten geri durmayan AKP, gençlikle bağ tutturmak için “düğmeye basmıştır”. Ancak buradan AKP’nin gençlikle daha ılımlı bir düzleme geleceği iddiası çıkmamalı; AKP’nin her bağ kurma girişiminin gençlik için açık bir saldırı olduğu yadsınmamalıdır.
“Yarının Türkiye’si sizlerin omuzlarında yükselecektir.” diyor AKP’li Cumhurbaşkanı partisinin bu yıl yapılan gençlik kongresinde. Bu yıl, bir başka konuşmasındaysa yine gençliğe ithafen “Ben sizlerden ümitliyim ve sizler evelallah ülkemizin geleceğini farklı şekilde hem inşa hem de ihya edeceksiniz.” diyor… Sahiden “üstadı” Necip Fazıl olanların hamaset dolu konuşmalarda iddia ettiği gibi AKP’nin “Dava taşını gediğine koyacak” bir gençlik mi geliyor? Ya da Erdoğan söylediği gibi gençlikten ümitli mi gerçekten?
Doğrusu bugün gelen gençlik AKP’nin iddia ettiği gibi bir gençlik değil; tam tersine üstadı Necip Fazıl olan bu hamaseti de karanlığı da karşıya alan bir gençlik… AKP’li cumhurbaşkanının, eğer sahiden varsa, ümitlerinin boşa olduğunu dün ifade etmiştik, bugün bir kez daha hatırlatalım. AKP’nin iddia ettiği gibi bir gençlik gelmedi hiç, gelmeyecek de…
Aksine 19 yıllık AKP iktidarında gençlik kendini YGS Eylemleri’nde, ODTÜ Ayakta Eylemleri’nde; 2013’te Gezi’de, Berkin Elvan’ın öldürülmesi ardından yapılan eylemlerde; sokak röportajlarında, uğradığı haksızlıklara ve karşısına konulan geleceksizliğe karşı “oy moy yok” tepkileriyle gösterdi. AKP, Türkiye’de cumhuriyeti tasfiye etmiş ve yeni bir rejim inşa etmiş bir parti olarak 19 yıldır gençliği kapsayamamış; tüm çabalarına rağmen memleket gençliğinden düşlediği o kindar ve dindar nesli yaratmayı başaramamıştır. Adım adım memleketi karanlığa sürükleyenler; baş eğdiremedikleri gençliği geleceksizleştirmek, bu şekilde teslim almak için çıktıkları yolda kendileri geleceksiz kalmış durumda.
Liberallerin desteğiyle “Yeni Türkiye” diyerek Türkiye’de sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda cumhuriyeti ve onun değerlerini tek tek tasfiyeye girişen AKP’nin inşa ettiği piyasacılık, işbirlikçilik, tam boy gericilik üzerinden yükselen yeni rejim bugün ciddi sorunlarla karşı karşıya. Türkiye kapitalizminin içinde bulunduğu ekonomik krize ek olarak, çok yönlü siyasal sıkışmalarla da karşı karşıya olduğu bu süreç; emperyalist-kapitalist sistemin de dünya çapında çeşitli krizlerle karşılaştığı bir konjonktüre işaret ediyor. Tüm bunların önümüzdeki dönem AKP’nin işini daha da zorlaştıracağı; AKP’nin bugün MHP desteği olmaksızın iktidarda kalamadığı ve attığı her adımda toplumun tepkisini çektiği gerçeğiyle beraber önümüzdeki dönem AKP’nin “virajı kazasız dönebilmesinin” yolu kimi sıkışmaları bertaraf edebilmesinden geçiyor.
AKP için daima bir kriz başlığı olan gençliğin, özellikle ittifaklar zemininde yapılacak olan önümüzdeki seçimlerde ciddi rol oynayacağı herkesin malumu ki düzen unsurları gençliği kapsama yarışına girmiş bulunuyor. Gençliğin AKP’ye karşı olan öfkesinin, düzen karşıtı bir pozisyona çekilmesi sosyalistlerin önünde önemli bir görev olduğuysa akıldan çıkarılmamalı; yaşadığımız sorunların baş sorumlusunun kapitalizm olduğu unutulmamalıdır.
Gençliğin AKP için kriz başlığı olmasının sebebiyse açık; AKP’nin hamasetiyle gerçekler arasında nasıl büyük bir açı varsa, işte gençliğin istediği Türkiye ile AKP’nin dayattığı arasında bir o kadar daha açı var. Bu açının kapatılması; gençliğin kapsanarak “bertaraf” edilmesinden geçiyor AKP için. Bunun en büyük aparatıysa “gericilik” oluyor. Gittikçe daha da yoksullaşan emekçiye tasarrufu öğütleyerek bakanlıkları bile geride bırakan 16.1 milyar liralık bütçesiyle Diyanet, gençliğin kuşatılması ve laikliğin kökünün kazınması noktasında devreye sokulmuş durumda.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın gençliğe kul olduğunun hatırlatılması gerektiğine dair söylemleri, son yıllarda her yanda açtığı gençlik merkezleri ve üniversitelere, öğrenci yurtlarına ve hatta hastanelere bile Kur’an kursu açacağının ilanı da tam olarak buraya oturuyor.
Diyanet Orta Çağ’dan Sesleniyor: Aydınlanmanın Zırhı Bu Sesi Geçirmez!
Cumhuriyetin ve değerlerinin tasfiyesi için başlatılan karşı-devrim sürecinde ülkemiz bugün gericilerin cirit attığı; Kur’an kurslarının ilk okula kadar indirilip zorunlu yapılmak istendiği; Diyanet’in hilafet çağrısı yaparak “Gericiliği Yayma Başkanlığına” dönüştüğü bir noktada. Gençliğin karşısına rehber diye istismarı meşru bulan Diyanet’i çıkaranların, memlekette Kur’an kursları ulaşılamaz ve sayısı çok azmış gibi üniversitelere ve öğrenci yurtlarına Kur’an kursu açarak din öğretmenin değil; gericiliğin siyasal ve ideolojik örgütlenmesinin peşinde olduğu açık. Bu söylemin hayata geçirilmesiyse diğer taraftan AKP karanlığına direnen, kuşatılsa da teslim alınamayan akademinin çöküşünün ilanı olacaktır.
Üniversiteyi dinselleştirme çabalarının yanı sıra, üniversiteler yeni döneme hazırlanırken kampüslerde “Bilgilendirme ve Önleme Faaliyetleri” adı altında emniyetin çalışmaları akıllara “AKP, neyi önlemeye çalışıyor?” sorusunu getiriyor. Türkiye’de henüz yükselen bir gençlik hareketinin olmadığı bugünlerde belli ki AKP’ye gençliğin adı bile yetiyor; karşılaşacağı dirençten korkuyor ki daha şimdiden kriminalize etme çabasına girilmiş durumda. AKP, kendinden önceki sermaye iktidarları gibi üzerindeki basınçtan kurtulmanın yolunu karanlığın karşısında duran herkesi ve sesi “terörist” ilan etmekte, topluma saldırmakta ve en haklı talepleri dahi gayri-meşru ilan etmekte bulmuştur. Tüm bunlar AKP’nin güçsüzlüğünün ifadesidir; gençlik AKP’nin umudu değil aksine korkulu rüyası durumundadır!
Kaldı ki bugün gericiliğin, piyasacılığın, işbirlikçiliğin ve türlü çürümüşlüğün; adlı adınca sağın, piyasa düzeninin temsilciliğini üstlenen AKP’nin gençlikte kendi meşruluğu var mıdır ki bilgilendirme ve önleme faaliyeti adı altında üniversiteli gençliğin karşısına çıkmaktadır? Önlenmesi gereken asıl memleketin devam eden geriye gidişi, laikliğin tasfiyesi, sömürü düzeni, baskı ve istibdat rejimidir!
Gençliğin beyninin yıkandığını iddia eden AKP, gençliği müritleriyle karıştırmasın! Gençlik, daima eskinin çürümüşlüğüne karşı yeniyi; karanlığa karşı umudu ve aydınlığı temsil etmiştir. Gençlik AKP’nin müridi değil; bu ülkenin aydınlık yüzüdür! Kulluk da müritlik de Orta Çağ’da kalmıştır!
Gençlikten mürit ve kendine “yancı” devşirmek isteyenlerin heveslerinin kursaklarında kalacağı daha 68’den bu yana bellidir. AKP’nin 19 yıllık karşı-devrim sürecinde her adımda topladığı tepkiler bugün ayağına dolanmış; AKP sıyrılmak için çok ucuz ve çok eski iki numaraya sarılmıştır.
Ancak bizim duyduğumuz Orta Çağ’ın sesi değil, aydınlık yarınların sesidir!
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…