Beria Onger Kadın Akademisi'nin 3. oturumu gerçekleşti

Tarım sektöründeki sorunların geçici değil kalıcı olduğunu, sorunların bütüncül olarak ele alınması gerektiğini, sektördeki kadınların okur yazarlık ve eğitim seviyesinin artırılması gerektiğini, tarımda çalışma ilişkileri ve sosyal güvenliğe dair yasa düzenlenmesi gerektiğini, tüm sektörlerde olduğu gibi eşit işe eşit ücret hakkının tarım sektöründe de uygulanmadığını belirten Kablay, sunumunun sonucunda çözümün yoksullukla mücadelede olduğu vurgusu yaptı.

Beria Onger Kadın Akademisi'nin 3. oturumu gerçekleşti

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından düzenlenen Beria Onger Kadın Akademisi’nin 3. oturumu, Doç.Dr. Sebiha Kablay’ın ‘Tarım Sektörü ve Kadın Emeği’ başlığı ile gerçekleşti. Neo-liberal politikaların bir sonucu olarak kadınların en fazla enformal sektörlerde çalışma hayatında katıldığını söyleyen Sebiha Kablay, “ Kadınlar çoğunluklu olarak esnek, kayıt dışı ve güvencesiz çalışma koşullarına mahkum ediliyor” dedi.

Sunumuna 2 yıl önce Ordu’da katledilen Ceren Özdemir’i anarak başlayan Kablay, Kadının çalışma hayatında yaşadığı zorluklara değinerek; kadın emeğinin hem tarım hem de tarım dışı sektörlerin dışında aile içerisinde de sömürüldüğüne, tarımda çalışan kadınların çoğunun aile içerisinde yer aldığından emeğinin karşılığını ya çocuklarının ya da eşlerinin aldığını vurguladı.

Neo-liberal politikalarla beraber kadınların enformal sektörlerde güvencesiz ve esnek çalışmaya mahkum edildiğine, düzenli çalışma hayatına giremeyen kadınların bu alana kaydığına, düzenli istihdam edilen kadınların ise özel sektörde ücret konusunda ayrımcılık yaşadığına ve eşit işe eşit ücret hakkı alamadığına, toplumsal cinsiyet rolleri gereği mobbing ve cinsel saldırıya maruz kaldığına dikkat çeken Kablay, sunumunun devamında; “toplumsal cinsiyet rolleri gereği çocuk ve yaşlı bakımı kadınların üzerine yüklendiğinden, kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra kreş ve bakım evlerinin sayısının azlığından ve hiçbir destek alamadıklarından iş hayatlarına devam etmekte zorlanıyor. Evlendikten 1 yıl sonrasına kadar kıdem tazminatı ile işten ayrılmasına imkân veren yasalar ile kadınların iş hayatından çıkmasının önü de açılmış oluyor. Bu noktada tam zamanlı işlerde erkekler bakım işlerinde ise kadınlar tercih edilmiş oluyor. TUİK verilerine göre 2021 yılında iş gücüne katılma oranı erkeklerde %71,4 iken kadınlarda %34,2. İş ve aile yaşamını uyumlaştırmaya yönelik politikalar kadınları kısmi zamanlı çalışmaya itmesi beraberinde emeklilik hakkı kaybına da yol açıyor.

Makineleşme oranının düşük olduğu tarım sektöründe yoğun bir emekle çalışan kadın ve çocuklar, mevsimlik göçün beraberinde getirdiği yaşamsal sorunlarla da mücadele etmek zorunda. Tarla ve bahçelerde mevsimlik işçi olarak çalışan ailelerin çoğu konaklama ihtiyaçlarını çadırlarda giderdiğinden günlük 10 ila 12 saat arasında tarla ya da bahçede çalışan kadınların çadır içerisindeki iş yükünü de (yemek yapımı, hijyen, çocukların bakımı vb.) üstlendiği görülmektedir.

Tarım sektöründe çalışan kadınların okuma yazma oranı düşük olduğu için de sürecin bir parçası olamamakta ve söz hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca yapılan son araştırmalara göre ise; çocuk gelin oranın yükseldiği görülmektedir. Mevsimlik olarak göç eden aileler gittikleri bölgelerde ortalama 6 ila 9 boyunca kaldıklarından çocuklar eğitimlerine devam edememektedir.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin neredeyse hiç alınmadığı tarım sektöründe, işçiler kendi imkanları ile uzun çalışırken tedbir amaçlı uzun giysiler giymekte, kayıt dışı çalıştıkların sigorta kapsamında değerlendirilmemekte ve neredeyse her yıl ulaşıma bağlı kazalarda çok sayıda işçi ya yaralanmakta ya da hayatını kaybetmektedir” dedi.
Tarım sektöründe yaşanan sorun tüm ülkeyi ilgilendirdiğinden bütüncül olarak ele alınması gerektiğini işçilerin konaklama sorununun çözülmesi, kadınların okur yazarlık oranı ve eğitim seviyesi artırılması, kadınlara hakları ve hijyen konusunda eğitim verilmesi, tarım sektöründeki çalışma ilişkileri ve sosyal güvenliği düzenleyen bir yasaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kablan, en önemli sorunun yoksulluk olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini, yoksulluğun beraberinde göç ve çocuk işçiliğini beslediğinin altını çizdi. “Kadınların ürettikleri emekte söz sahibi olması eğitim ve ataerkil örüntülerle ilgili, kadını ikincil plana iten genel söylemlere dikkat edilmeli” dedi.

Bir sonraki oturumu 18 Aralık Cumartesi günü saat 20:00’ da “Kapitalizmin Doğa Talanına Karşı Kadınların Mücadelesi” başlığıyla TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şub. Baş. Esin Köymen’in katılımıyla gerçekleşecek

Beria Onger Kadın Akademisi’ne katılmak için:Beria Onger Kadın Akademisi’ne katılmak için:

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf81Oqk-okLnkqJlkI-bl5D_cDCQEyUQ0ejcaqhSJm07pjFPw/viewform?vc=0&c=0&w=1&flr=0