Berkin Elvan davasında karar günü: Bu devlet çocuğumu hem öldürdü, hem de üzerinden para kazandı
Gezi Direnişi sırasında Okmeydanı’nda başına polisin attığı gaz fişeğinin isabet etmesinin ardından aylarca komada kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin dava bugün görülüyor.
Gezi Direnişi sırasında 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda polis tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014 tarihinde 15 yaşında hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın katili polis Fatih Dalgalı’nın yargılandığı davanın 20. duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Elvan ailesi, duruşma öncesi yaptığı çağrılarda kararın açıklanmasını beklediklerini ifade etti.
Savcının sanık Fatih Dalgalı hakkında ‘bilinçli taksirle öldürmek’ suçundan ceza istediği dava, avukatların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor. Heyet yerini aldı, sanık polis Dalgalı, Van’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılıyor.
Birgün’den Dilan Esen’in aktardığına göre, mahkeme başkanı, davaya yeni atandığını ancak dosyayı incelediklerini söyledi. Başkan, “Adil bir yargılama yapmaktan başka bir işimiz yok. Sadece somut delillere, kanuna ve vicdana uygun karar vermeye çalışıyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın” dedi. Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında bir değişiklik olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, 14.30’da yarım saat aranın ardından hükmü açıklayacağını söyledi. Duruşmaya ara verildi.
SANIK DALGALI: BAŞTAN BERİ DEVLETİME HİZMET ETTİM
Sanık Fatih Dalgalı şunları söyledi:
“Konuşma gereği duymadım çünkü karşı tarafın iddiasını ispatlaması gerekir. Yüzde 30’luk bir benzerlik yüzünden sanık sandalyesine oturdum. Delil karartılıyor diyorlar ama İçişleri Bakanlığı’nın dosyaya sunduğu görüntülerle bu hale geldi dava.
Gaz fişekleri yüksek derecede ısı çıkarır. Berkin Elvan’ın kafasında yanık izi yok. Ben baştan beri devletime hizmet ettim, etmeye de devam edeceğim. Beraatımı talep ediyorum.”
Baba Sami Elvan, “Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Sekiz yıldır ailem acı çekiyor. Duygu sömürüsü yapmıyoruz, acımızı yaşıyoruz. Dün katledilen Deniz kızımızı da rahmetle anıyor, ailesine sabır diliyorum. Biz insanların insan diye seviyoruz.
Sabah oğlum ekmek almaya çıkmıştı. Ben operasyon geçirdiğim için ben gidemedim. O ekmek bize iki tarafı kırık gelirdi. Berkin yerdi uçlarını. Sekiz yıldır böyle bir şey olmuyor artık.
Sizler her şeyi yapabilirsiniz yargıçlar. Bu ülke sizlerin elinde. Devleti temsil ediyorsunuz. Akan kanı durdurun artık. Güçlü garibanı ezmesin artık. Çocuğumuz geri gelmeyecek ama biz sekiz yıldır bu dava bir emsal teşkil etsin diyoruz. Sekiz yıldır adamlarını yolluyorlar. Susmayacağımı söylüyorum buradan. “Benim polisim destan yazdı” diyen kişi benim çocuğumun katilidir. Ekranda görünen de tetikçisidir. Tek talebim adaletli karar vermenizdir.” dedi.
Saat 12.52’de duruşmaya yarım saat ara verildi.
Berkin Elvan’ın ablası Özge Elvan şu ifadeleri kullandı:
“Fatih Dalgalı bugün tutuklu olsaydı bu katliamlara neden olanlar feyz alamayacaktı. Az önce yaşananların sebebi benden bir yaş küçük olan kardeşimi kaybetmemizdir. Bu acıyı nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. Dalgalı’nın alacağı cezanın annemin içini bir nebze olsun soğutabileceğini düşünüyorum. Berkin’in masumiyetini kanıtlamaya çalışıyoruz, sanki biz yargılanıyoruz burada. Sana sesleniyorum Fatih Dalgalı! Lütfen ölme ve vicdanınla boğuş. Hiçbir ceza bana Berkin’i geri getirmeyecek. Vereceğiniz ceza benim içimi soğutmayacak. Ne olursa olsun Berkin’in adını haykırmaya devam edeceğim.”
Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, “Bir gün bize bir telefon geldi. İstanbul Valisi’nin sekreteriydi. Haziran’ın 5’iydi. Oğlumuzla birlikte valinin bizi beklediğini söyledi. Yalanla dolanla bizi Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler. Çocuğumla Grup Yorum’u konuştular. Çocuğum bilinçli bir şekilde vuruldu. Kızkaçıranla yıllarca oynadı çocuklar. Bayramlarda, yılbaşlarında oynuyorlardı. Benim de ayağıma atmıştı, ölmedim. Çocuğum taş atsa bile öldürmemeleri gerekirdi. Bana, babasına verselerdi. Çocuğumu öldürmeyeceklerdi. Devlet bunu yaptı, hala da yapıyor. Benim feryadım çocuklar ölmesin, başka analar ağlamasın diye. Ama her gün bize bir anne daha katılıyor. Benim çocuğumu bilerek ve isteyerek öldürdüler. Gidin evladınızı görün de benim isyanımı anlayın. Bu devlet çocuğumu hem öldürdü, hem de üzerinden para kazandı. Ben adalet istiyorum. Benim çektiğimi başka anne çekmesin. Ben sekiz yıldır neler çekiyorum? Bana çocuğumu geri getirsinler. Bütün suç sizindir (mahkeme heyetine hitaben). Övünün yasalarınızla.” dedi.
Gülsüm Elvan, fenalaşarak mahkeme salonunu terk etti.
“BİR ÇOCUK ALEVİ OLDUĞU İÇİN ŞÜPHELİ KABUL EDİLEMEZ”
Avukat Can Atalay, Bir çocuğun Ramallah’ta, Diyarbakır’da doğması bir suç emaresi olabilir mi? Bir çocuk Okmeydanlı ve Alevi olduğu için şüpheli kabul edilemez. Bu savunma hayatınızda görebileceğiniz en utanç verici savunmadır. Bir an için Gezi’nin kötü bir şey olduğunu düşünelim. Sadece gösteriye ilişkin “kanuna aykırılık” iddiası bile polisin öldüresiye müdahalesini haklı çıkarır mı? AİHM, Türkiye’de kolluğun fiillerinin yüzde 90’ının hakkın özüne müdahale olduğuna dair raporlar yazmış durumda.” diye konuştu.
Olay yeri keşfi esnasında jandarma ve polis arasında olayın araştırılmasına dönük gerginliğin had safhaya çıktığını anlatan Atalay, “Beni öldürseler de jandarmanın o gün polisin baskısı altında kalarak keşifi sonlandırmak zorunda kalmadığını söyleyemezler.” dedi.
Avukat Akçay Taşçı şöyle konuştu:
“Dava kapsamında tartıştığımız bir diğer konu ZET silahının öldürmeye elverişli olup olmadığıydı. Bizim için önemsiz bir konu ancak mahkeme bunu araştırdı.Sanık Fatih Dalgalı ZET’çi bir polistir ve bu konuda eğitim almıştır. Eğer yüzbinlerce atıştan herhangi birini bile isabet ettirdiyse tartışma bitmiştir.”
Taşçı, sanık Fatih Dalgalı’nın Berkin’i vuran atışı kasten yaptığına dair görüntü tespitlerini paylaştı:
“O anda kamu düzenini bozacak, polisleri tehlikeye atacak bir durum yok. Tam o anda sanık polis ve fişekçi polis karar alıyorlar ve doğrudan nişan alıyorlar. Bu davada bilinçli taksirden bahsedemeyiz. Sanık polis doğrudan hedef alarak, nişan alarak 1 buçuk metre boyundaki bir çocuğu öldürmek için hareket etmiştir.”
Avukat Yalçın Deniz Özen, dosyaya girmiş olan bilirkişi raporlarını değerlendirerek tartışmasız bir şekilde sanık Fatih Dalgalı’nın Berkin’i vuran polis olduğunu belirterek şunları ifade etti:
“Sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyeyim. Fatih Dalgalı Berkin Elvan’ın katilidir. Görüntüler ve raporlar öyle söylüyor. Biz bu dosyada Fatih Dalgalı’nın cezalandırılmasını sadece berkin için istemiyoruz. Biz bir polis tetiği çekerken bin kere düşünsün istiyoruz. Fatih Dalgalı hakkında kasten öldürmeye ilgili cezanın verilmesini ve tutuklanmasını istiyoruz. Fatih Dalgalı tek başına değildi. Ona talimat veren amiri vardı. Arkadan onlara fişek taşıyan bir kolluk daha vardı. Fatih Dalgalı’nın birlikte hareket ettiği kişilerin, hakkında takipsizlik verilen kolluk hakkında tekrar suç duyurusunda bulunma talebimiz var”
Avukat Çiğdem Akbulut konuşuyor:
“Önünüzdeki dosya özel bir dosya. Bir çocuğun, devletin kolluğu tarafından kasten öldürüldüğü bir dosya hakkında konuşuyoruz. Siyasetçilerinin söylemlerinden anlıyoruz ki bu dosya siyasi bir dosya. Berkin’in bazı avukatları şu an burada değil. İstanbul’dan Ankara’ya Berkin için yürüyen avukatlara “Neden Berkin Elvan dosyasında avukatlık yapıyorsunuz?” diye soruldu. Avukat Ebru Timtik’i kaybetmemizin sebeplerinden biri de onun Berkin için adalet arayışıydı. Berkin’in kafasından polis tarafından vurulduğu gün anladık ki işimiz çok zordu. Çünkü bu dosya Gezi Direnişi sırasındaki çok sayıda dosya ile birleştirilmek istendi. Orada görevli polislerin görev listesini istediğimizde ise bize böyle bir listenin olmadığı söylendi. Soruşturmayı ilk yürüten savcı bu listeleri kolluktan zorla aldı. Bir şeylerin farkında olduğu için bu soruşturmayı o savcı tamamlayamadı. Görüntüleri istediğimizde ise mobese yok dediler. Gerçek ortaya çıkınca ise ilgili kameraların Gezi sırasında kırıldığı yalanını söylediler. Bu dosyda yer alan görüntülere tüm bu çabalarla ancak bir yıl sonra ulaşılabildi. Bu dosyada keşif talebi isteyen savcı “gereksiz masraf yapıp devleti zahmete sokma” denilerek tehdit edildi. Berkin’i vuran polisin bulunduğu ekibin amiri ancak 2015 yılında, ismi tespit edildiğinden 1 sene sonra dinlenebildi. Dinlendiğinde de “uzun zaman geçti, hatırlamıyorum” dedi. Berkin’i kasten vuran sanık polis tüm yargılama boyunca yalan söyledi. Bilirkişi raporları sanığın yalanlarını, Berkin’i onun vurduğunu açıkça ortaya koydu. Orada olmadığını söyleyen sanık polisin telefon sinyal kayıtları tam da o sırada orada olduğunu gösteriyor. Elverişsiz, hukuka aykırı yapılan teşhis işleminde bile o ekipteki polislerden biri sanığın inkarlarına rağmen “evet o vurmuş olabilir” dedi. Biz artık polisler tetiği çekerken bir kez daha düşünsün istiyoruz. Sanığın kasten öldürmekten ceza almasını talep ediyoruz. Şunu da belirtmek istiyoruz ki burada sorumlu sadece tetiği çeken sanık polis değil. Ona emri veren amir de onun kadar bu katliamdan sorumlu. Soruşturulmayan bu polisler hakkında da soruşturma başlatılmasını talep ediyoruz.”
“ISRARLA DELİLLER KARARTILMAYA ÇALIŞILDI”
“Bu dosyada polis savcı talimatlarına rağmen ısrarla delil toplamadı. Sanık polis bu salona hiç bir zaman gelmedi. Segbis ile bunu yaratan, sağlıklı teşhis işlemine engel olan da sizsiniz yani bu mahkeme. Ancak kovuşturmada keşif yapılabildi. Bu keşifte Jandarma Kriminal oradaki polislerce rahatsız edildi. Bu tacizler sonucunda Jandarma Kriminal biz bu konuda uzman değiliz dedi. Bu dosyada ısrarla deliller karartılmaya çalışıldı. Bu tutuklama sebebidir. Ceylan Önkol’un, Uğur Kaymaz’ın, Berkin’den sonra polislerce öldürülen bu çocukların katilleri de yargılanmadı. Yine bir cezasızlık pratiği ile karşı karşıyayız. Dövülerek öldürülen Ali İsmail’in, polis tarafından yakın mesafeden silahla öldürlen Ethem Sarısülük’ün, Abdullah Cömert’in dosyasında da bu cezasızlık pratiğini görüyoruz.”
DURUŞMA ÖNCESİ
Duruşma öncesi Berkin’i ailesi adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamaya CHP ve HDP milletvekilleri de katıldı. Taksim Dayanışması’ndan Akif Burak Atlar’ın okuduğu basın açıklamasında, adalet talebi bir kez daha vurgulanarak, “Düşleri ve gülüşleri ile geleceğimizi aydınlatacak tüm çocuklarımız için, Gezi’de yitirdiğimiz tüm arkadaşlarımız ve aileleri için, bu ülkede yaşayan ve yaşayacak olan tüm yurttaşlar için adalet istiyoruz” denildi.
Açıklamada, Gezi’de yaşamını yitiren diğer isimlerle birlikte HDP İzmir il binasına yapılan saldırıda öldürülen Deniz Poyraz da unutulmadı:
“Davaya ilişkin kararın verilmesini beklediğimiz bugünkü duruşmada da sekiz yıldır birlikte haykırdığımız talebimizi yineliyoruz. Berkin için adalet istiyoruz! Katillerin, faillerin ödül gibi cezalarla korunmasını, gerçeklerin karartılmasını kabul etmiyoruz, hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, katillerin, faillerin yargı tarafından korunduğu bir ülkede üstümüze çöken karanlık her gün biraz daha büyüyor. Bu karanlık bizden Ali İsmail’i aldı, Ethem’i aldı, Mehmet’i, Abdocan’ı aldı! Medeni’nin, Hasan Ferit’in, ahmet’in katillerini korudu! Aynı karanlık, daha dün Deniz Poyraz!ın da geleceğini çaldı. Bizler, aydınlık bir gelecek umudu ile barışı, dayanışmayı, kardeşliği savunurken geleceğimiz çalınıyor. Yeter!”