Enflasyon, enerji krizi, savaş çığırtkanlığı…
Devam edecek olursak doğalgaz meselesi ve genel olarak artan enflasyon, Türkiye’yi de yakın zamanda vuracağa benziyor. Dünya genelinde artan doğalgaz fiyatlarına bir de döviz kurundaki artışı eklediğimiz zaman, önümüzdeki kışın Türkiye için çok zorlu geçeceğini şimdiden öngörebilmek mümkün.
Pandeminin etkilerinin hafiflemesiyle birlikte kapitalizmin yeni kriz alanları su yüzüne çıkmaya başladı.
Başta Avrupa olmak üzere pek çok bölge, ciddi bir tedarik ve enerji sorunu ile karşı karşıya. Geçtiğimiz haftalarda Birleşik Krallık’ta market rafları pandeminin ilk dönemlerdeki gibi boşalırken, dünya genelinde yükselen doğalgaz fiyatları da Avrupa’yı şimdiden düşündürmeye başladı.
İngiltere’de son dönemde ciddi bir akaryakıt sorunu yaşanıyor. Bunun yanında kameralara yansıyan boş market raflarını da hep birlikte gördük.
İngiltere’de Brexit sonrası ortaya çıkan istihdam açığı, ülkenin tedarik zincirlerini ciddi biçimde etkilemeye başladı. Brexit sonrası AB’nin ucuz işgücü imkanlarından mahrum kalan İngiltere, ciddi bir kriz ile karşı karşıya.
Almanya’ya gelince, Rusya’dan ithal edilen doğalgazın azalması, Almanya’yı da zor duruma sokacağa benziyor. Rusya’dan çıkan ve Baltık Denizi üzerinden doğrudan Almanya’ya ulaşan Nord Stream-2 boru hattı üzerinden gelen doğalgaz miktarındaki düşüş, tarafların birbirlerini suçlamalarına neden oluyor. Rus doğalgaz şirketi Gazprom, Rusya içi talep artışı nedeniyle doğalgaz ihracını azalttığını belirtirken, Almanya ise Gazprom’u arzı azaltarak doğalgaz fiyatlarının artmasına neden olduğunu iddia ediyor.
Almanya’nın Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı, oldukça önemli bir sorun. Bu konu, Almanya’yı ABD ile Rusya arasında siyasi olarak ciddi biçimde sıkıştırıyor. Almanya’daki yeşil enerji meselesini, Almanya’nın bu konuda öncü bir ülke konumunda olmasını bir de bu gündem üzerinden düşünmek gerekiyor.
Devam edecek olursak doğalgaz meselesi ve genel olarak artan enflasyon, Türkiye’yi de yakın zamanda vuracağa benziyor. Dünya genelinde artan doğalgaz fiyatlarına bir de döviz kurundaki artışı eklediğimiz zaman, önümüzdeki kışın Türkiye için çok zorlu geçeceğini şimdiden öngörebilmek mümkün.
Tüm bu sorunlar, yeni gerginliklerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Avrupa içinde enerji gündemi oldukça sıcak bir gündem. AB üyesi ülkeler enerjilerinin belirli bir kısmını diğer üye ülkelerle paylaşmak zorunda. Örneğin şu sıralar diğer Avrupa ülkeleri kadar enerji sorunu yaşamayan Fransa ve İspanya, bu durumdan rahatsız. Her iki ülke de Ekim ayı başında “ortak enerji pazarı” konusundaki rahatsızlıklarını Avrupa Parlamentosunda dile getirdi.
Doğalgazın azalması demek, elektrik üretiminin de azalması anlamına geliyor. Bu da önümüzdeki dönemde AB içinde büyük ülkeler arasında ciddi çekişmeler olabileceğinin bir göstergesi.
Tüm bu kriz başlıkları, meselenin savaş çığırtkanlığına da dönüşmesine neden oluyor. Çin’in konunun merkezi veya tarafı olduğu Evergrande krizi, teknoloji şirketlerine dönük regülasyon adımları, konteyner krizi, çip krizi vb. konular, üretimin azalmasına ve dünya çapında görülen tedarik sorununa ve fiyat artışlarına neden oluyor. Bu durum da doğalgaz meselesinde okların Rusya’ya, diğer konularda da Çin’e dönmesine neden oluyor.
Hatırlayalım, pandeminin ilk dönemlerinde de kapitalist ülkeler kendi eksikliklerini Çin’i suçlayarak kapatma çabasına girişmişlerdi. O gündem geride kaldı.
Şimdi kapitalist ülkeler yine bir krizin eşiğinde ve soruna çözüm aramak yerine yine günah keçisi aramanın derdine düşmüş durumdalar. Bu da gündeme AUKUS paktı ve Tayvan meselesinin yeniden ısınması olarak yansıyor. Türkiye’de ise Suriye’ye yeni bir müdahale dillendirilmeye başlandı.
Kapitalizm kendi sert kışını, savaş tamtamları ile bastırmaya çalışıyor.