Faik Öztrak: Yandaşlara yıllık ortalama 328 milyar lira gidiyor

"Rant müptelası bu gözü dönmüş kadrolar, şimdi de Talan İstanbul Projesiyle, tüm Marmara’ya, tüm Trakya’ya, yeni bir ihanet hançeri saplamaya hazırlanıyorlar. Marmara Denizi bu ihanetlere isyan ediyor."

Faik Öztrak: Yandaşlara yıllık ortalama 328 milyar lira gidiyor

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Öztrak, “Bu ucube rejimin düğmesine basıldığı 2014’ten 2021’e kadar yandaşlara bu şekilde giden para, yıllık ortalama kurlarla, 38 milyar dolar. Bugünkü kurla çevirirsek, 328 milyar lira!” tepkisini gösterdi.

Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

MÜSİLAJ SORUNU

“Bugün Merkez Yönetim Kurulu toplantımızın gündeminde, Erdoğan Şahsım Hükümetinin; Yönetemediği ekonomik kriz, yönetemediği devlet krizi, yönetemediği sağlık krizi sonucunda, milletimize yaşattığı buhran ve bunun üstesinden nasıl gelineceği vardı.

Marmara Denizi’nde, bir çevre felaketine dönüşen müsilaj, MYK gündemimizdeki bir diğer konuydu. Yine Partimizin önemli projelerinden biri olan Aile Destekleri Sigortasıyla ilgili olarak, bugün MYK’mıza bir sunum yapıldı. Marmara Denizi’nde müsilaj kâbusu büyüyor. Deniz salyası tüm Marmara’yı, hatta Kuzey Ege’yi etkiliyor. Bu, sadece denizin üzerini örten bir pislik değil, aynı zamanda denizin altını da öldüren, çölleştiren bir bela…

Bize ait tek denizimiz, Marmara Denizi can çekişiyor. Bugünlere elbette bir günde gelmedik. Ama bugün bu konuda en son konuşacak olanlar, ülkeyi 19 yıldır yöneten, İstanbul’u 25 yıl yöneten, sonunda da “İstanbul’a ihanet ettik” diyen, mevcut kadrolardır. Şehit kanlarıyla sulanan vatan topraklarını, talan edilecek kupon arazi olarak gören Saray zihniyetidir.

19 yılda; Oksijen yuvası Kazdağları siyanürle, zümrüt yeşili Cerattepe dinamitle, güzelim İkizdere iş makineleriyle, dünyanın gözbebeği Salda Gölü betonla tanıştı.”

KANAL İSTANBUL

“Rant müptelası bu gözü dönmüş kadrolar, şimdi de Talan İstanbul Projesiyle, tüm Marmara’ya, tüm Trakya’ya, yeni bir ihanet hançeri saplamaya hazırlanıyorlar. Marmara Denizi bu ihanetlere isyan ediyor. Yılların hatalarını “Alın, yüzleşin” diyerek, suyun yüzüne vuruyor. Tekrar söylüyoruz: Bizim iktidarımızda, tabiatın idam fermanı olan kötü işlere izin vermeyeceğiz. Talan İstanbul Projesine, bu suça ortak olanlara, tek bir kuruş kaptırmayacağız.

Erdoğan yönetiminde geçen 19 yılın sonunda bu yapış yapış pislik, ülkemizin her yerini sarmış vaziyette. Metal yorgunu Saray Hükümetinin yönetemediği ülkemiz, Cumhur İttifakı’nın içindeki kavga nedeniyle, her gün bir başka skandalla çalkalanıyor. Hamurunda kibir olan, Cumhur İttifakı’nın evlatları, denizlerimizi bitiren müsilaj gibi, milletimizi bitiriyorlar.

Ülkemize musallat ettikleri ucube rejim, memleketimizin bereketini kaçırdı. Ülkeyi yönetemiyorlar. Sarayın yayımladığı, her 10 Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 6’sı, önceki kararnameleri düzeltmeye yönelik. Devlet böyle mi yönetilir? İstikrar böyle mi sağlanır? Vatandaş bu şartlarda önünü nasıl görür?”

MERKEZ BANKASI

“Erdoğan Şahsım Hükümeti döneminde, Merkez Bankası Başkanlığı koltuğunda, üç yılda, dört başkan gördük. Her bir başkan o koltukta, ortalama dokuz ay oturabildi. Başkan yardımcıları gece yarısı kararıyla görevden alındı. Bankanın yetiştirdiği, yüze yakın orta ve alt düzey yöneticinin görevine, tek seferde son verildi. Merkez Bankası’nın yetişmiş elemanlarına “Gelen gelsin, biz başkentten İstanbul’a taşınıyoruz” dendi. Dünyanın hiçbir ülkesinde Hükümetler, ellerini Merkez Bankası’na bu kadar hoyratça daldıramazlar. Çünkü Merkez Bankaları, dünyanın her yerinde itibar müessesesidir. Siyasetçinin eli, bankanın günlük işleyişine karışmasın diye araç bağımsızlığına sahiptirler. Faizde, dövizde, enflasyonda istikrar böyle sağlanır.

Merkez Bankası’nı hallaç pamuğu gibi atarsan kur da, faiz de, enflasyon da bugün olduğu gibi patlar. Devlet krizi, nur topu gibi ekonomik kriz doğurur. Tek kişinin iki dudağına bağlı bu düzende, denge-denetim kalmadı. Koskoca ülke vesayet rejiminin pisliği, kiri ve pası içinde nefes alamaz hale geldi.

Fransız yazar ve düşünür Voltaire’nin dediği gibi,

“Sıradan hırsız paranızı,

Siyasi hırsız ise geleceğinizi,

Hayallerinizi, gülümsemenizi çalar.”

Tek kişilik vesayet rejimi, milletimizin geleceğini, umutlarını, gülümsemesini çaldı.”

YANDAŞLARA DAĞITILAN İHALELER

“Erdoğan Şahsım Hükümeti, işbaşına geldiği 2018 den bu yana, ekonomide güveni sağlamak için, 2001 krizinin ardından kurulan kurumların, çıkarılan kanunların köküne kibrit suyu döktü. Atılan çapaları birer birer kopardı. Kamu İhale Kanunu; İlk çıkarıldığında, 2002’de, altı istisnası vardı. AK Parti döneminde alfabeye tur atlatarak, onlarca istisna eklediler.

Kamu İhale Kanunu’nu eleğe çevirdiler, 58 ayrı kanun, ya da kanun hükmünde kararnameyle, kanunda 200’e yakın değişiklik yaptılar. Kuralın yerini tek kişinin iradesi aldı. İhaleler ulufe gibi yandaşlara dağıtıldı. Herkesin şeffaf şekilde katılabildiği “Açık ihale” yerine, “Sen, ben, bizim oğlanın” katıldığı, “Pazarlık usulü” ihaleler yapıldı. Özellikle, mücbir sebepler için konulmuş 21-b usulü, olabildiğine istismar edildi. Milyarlarca lira, şeffaf olmayan bir şekilde, havuz müteahhitlerine aktarıldı.

Bu ucube rejimin düğmesine basıldığı 2014’ten 2021’e kadar yandaşlara bu şekilde giden para, yıllık ortalama kurlarla, 38 milyar dolar. Bugünkü kurla çevirirsek, 328 milyar lira! Tekrar ediyorum: 328 milyar lira! İşte vatandaşın alın terini, anasının ak sütü gibi helal emeğini, yandaş müteahhitlerin havuzlarına doldurma yöntemi bu.

Bu doldurulan havuzlardan, siyasetin finansmanına döşenen borular ise herkesin malumu… Erdoğan Şahsım Hükümetinin gözleri, doların yeşilini görünce, fıldır fıldır dönüyor. Şeytanın aklına gelmeyecek fikirler, bunların aklına geliyor.”

ERDOĞAN’IN FAİZ AÇIKLAMASI

“Erdoğan devletin kanalına çıkıyor. Merkez Bankası’nın kasasından buharlaştırdığı milyarlarca liralık ihtiyat akçesinin, 128 milyar dolarlık rezervin hesabını vermiyor. Ama Merkez Bankası’nın yeni başkanına faiz talimatı verdiğini söylüyor. Döviz kuru tavan yapıyor. Dolarlı, Avrolu garantilerle ihaleleri götürenlerin keyfi gıcır. Ama millet tek bir konuşmayla daha da fakirleşiyor. Rezervsiz kalan, borca batırılan ekonominin cıvataları gevşemiş, ne yapsanız ayar tutmuyor. Saray beslemeleri üç beş maaşla keyif çatarken, vatandaş işsizlik ile hayat pahalılığı arasında sıkışıp kalmış…”

TÜİK VERİLERİ

“Artık sokağın gerçeğini ne TÜİK, ne de Hazine saklayabiliyor. Milletin yaşadığı enflasyon ile TÜİK’in enflasyonu arasında dağlar kadar fark var. Saray’ın kirli ellerinden nasibini alan TÜİK’in rakamlarına; Bilim isyan ediyor bilim insanları isyan ediyor ve son açıklanan enflasyon rakamlarında yaşanan rezalette gördük ki artık TÜİK çalışanları bile isyan ediyor.

Pazarda sarımsak satan genç bir evladımız, “Askere gideceğim, cebimde bir kuruş para yok, gelecek… Ne hangi gelecekten bahsediyorsunuz? Lanet olsun böyle yaşama” diye feryat ediyor.

Sonra milleti görmeyen, sesini duymayan, hali nicedir bilmeyen Saray’ın kibirlisi çıkıp, millete hikâye anlatıyor. “Doğalgaz bulduk” diye müjdeler veriyor, her verdiği müjdede doğalgaz zam üstüne zam görüyor. O müjde verdikçe milletin ödediği fatura kabarıyor. İlla bir müjde açıklayacaksanız, şu TÜİK’in fiyat topladığı marketleri bir açıklayıverin.

Biz milletin içindeyiz. Millet cüzdanına bakıyor zekâta muhtaç. TÜİK’in rakamlarına bakıyor, hac farz olmuş. Yüzde 7’lik büyüme sokakta yok. Müsilaj, büyüme rakamlarına da bulaşmış. Sanayide çalışılan saat endeksi 2014 seviyelerinde. Ama sanayi üretimi almış başını gitmiş.”