Gözaltına alınan Kaymakam, 'gizli tanık' olarak mahkemeye çağrıldı
"Sadece sohbet niteliğinde konuşmalar geçti. Bu sırada Başsavcı Bey'in odasında bir kâtip hazır bulunduruldu. Başsavcı Bey bu katibe bir şeyler yazdırdı..."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü yasadışı Gülen yapılanması soruşturmasında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan kaymakam E.T.E.’nin haberi olmadan gizli tanık yapıldığı ortaya çıktı.
Bir vali yardımcısının yargılandığı davada tanık olarak çağrıldığı mahkemede ifade veren E.T.E., “Gözaltına alındığımda bana başsavcının odasında mülki idare amirleriyle ilgili sorular soruldu. Aramızda sadece sohbet niteliğinde konuşmalar geçti. Bu sırada herhangi bir resmi tanıklık ya da gizli tanıklık prosedürü uygulanmadı, tutanağın altına imza atmadım” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen mülki idare amirleri soruşturması kapsamında dönemin Zile Kaymakamı E.T.E. de gözaltına alındı. Altı gün gözaltında kalan ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Ermiş, 4 Kasım 2016’da yeniden başsavcılığa çağrıldı.
GÖREV YERİ DEĞİŞTİ
Kaymakam E.T.E., dönemin Tokat Cumhuriyet Başsavcısı Erdoğan Bayrakdar’ın odasına çıktı. Burada başsavcı tarafından E.T.E.’e bazı kaymakam ve vali yardımcılarıyla ilgili bildikleri soruldu. E.T.E., 28 kişi hakkında olumlu veya olumsuz beyanda bulundu. Başsavcı, buna ilişkin iki sayfalık bir “tanık ifade tutanağı” hazırladı. Ancak ifade tutanağının altında herhangi bir imza yer almadı.
E.T.E., bu ifadeden sonra önce Görele Kaymakamlığı’na, ardından ise Çatalca Kaymakamlığı’na atandı.
GİZLİ TANIK OLARAK ÇAĞRILDI
İfade tutanağında yer alan bir vali yardımcısı hakkında Ankara’da “FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi olmak” iddiasıyla dava açıldı. Mahkeme, yargılama sırasında E.T.E.’yi “tanık” olarak ifadeye çağırdı. E.T.E., mahkemeye geldiğinde kendisinin “Lütfi” kod adlı gizli tanık yapıldığını öğrendi.
Süreci anlatan Kaymakam E.T.E., 19 Temmuz 2016 tarihinde iradesi dışında gözaltına alındığını belirterek, “Altı gün tutuklu kaldım. Daha sonra hata olduğu anlaşıldığı için serbest bırakıldım” dedi.
BAŞSAVCI İLE ‘SOHBET’
DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre E.T.E., serbest bırakıldıktan sonra dönemin sulh ceza hâkimi Mesut Eryılmaz ile Tokat Başsavcısı Erdoğan Bayrakdar ile yaptığı görüşmeyi anlattı. Bayrakdar’ın odasında hâkim Mesut Eryılmaz ile birlikte kendisine mülki idare ile ilgili birkaç soru sorulacağının söylendiğini ifade eden E.T.E., şunları söyledi:
“Sohbet ortamında birkaç isim soruldu, ben de bunlarla ilgili görüşlerimi beyan ettim. Bu sırada herhangi bir resmi tanıklık ya da gizli tanıklık prosedürü uygulanmadı. Sadece sohbet niteliğinde konuşmalar geçti. Bu sırada Başsavcı Bey’in odasında bir kâtip hazır bulunduruldu. Başsavcı Bey bu katibe bir şeyler yazdırdı, bu sırada Hakim Mesut Bey odada yoktu. Ben FETÖ terör örgütünün kapalı bir yapı olduğunu, bu örgütün içeriği ile ilgili bilgimin olmadığını, mensuplarını tanımadığımı ifade etmiştim. Bana bazı isimler soruldu, bunlarla ilgili dostane sorulduğunu düşünerek cevapladım. Sorulan kişiler genelde aradan uzunca zaman geçmesi nedeni ile bu süre zarfında ne yaptığını bilmediğim kişilerdi.”
‘GİZLİ TANIKLIK YAPMAK İSTEMEDİM’
E.T.E., daha sonra adliyeden ayrılıp eve geldiğimde olanları eşine anlattığını belirterek, şunları anlattı:
“Eşim, Başsavcı Bey’e haber verip gizli ya da açık tanıklık yapmayacağım ile ilgili aramamı istedi, ben de aradığımda benim telefonuma çıkmadı. Ben de buna ilişkin SMS gönderdim, daha sonra kâtip vasıtası ile bana ulaşıldı ve UYAP’a kaydedildiğini ancak gizli veya açık tanıklık olmayacağı bana bildirildi. Dosya kapsamında bulunan Lütfi kod adlı gizli tanık ifadesi yukarıda bahsettiğim görüşmede düzenlenen tutanaktır. Ben o tutanağın altına herhangi bir şekilde imza atmadım. Bu beyanları da tanıklık kapsamında vermedim, daha sonra da Başsavcıdan şikâyetçi olmayı düşündüm ancak henüz bir başvuru da bulunmadım.”
BERAAT KARARI
Mahkeme, bu ifadenin ardından sanık eski vali yardımcısının beraatine karar verdi. Kararın gerekçesinde, kovuşturma aşamasında dosyaya gönderilen gizli tanık “Lütfi”nin beyanlarında sanığın Mülkiye Müfettişi olduğu, görevden uzaklaştırıldığı ifadelerine yer verildiği, sanığın örgütsel faaliyet ve konumundan bahsedilmediğine dikkat çekildi.
Kararda, “Mahkememiz huzurunda gerçek kimliği ile ifade verip gizli tanık ifadesinin alınma, tanıkla ile ilgili beyan süreci hakkında ayrıntılı beyanlarda bulunup sanığın örgütsel faaliyetinden haberdar olmadığını, sanığın FETÖ örgütü ile ilgili ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini beyan ettiği” ifade edildi.
GİZLİ TANIKLAR…
15 Temmuz darbe girişiminin ardından gizli tanık yapılan kişi sayısında dikkat çekici bir artış yaşandı. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 2018 yılında 81 ilin başsavcılığına yazı göndererek, sayılarında olağanüstü artış olan gizli tanıkların ifade verirken kimliklerinin deşifre edilmemesi konusunda uyardı. Geçen yıl ise İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Tanık Koruma Kanunu’ndan kaynaklanan işlemler için Ankara 2. İdare Mahkemesi’ni görevlendirdi. Ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Gizli Tanık Bürosu kuruldu.
Gizli tanık uygulaması, birçok siyasi davada da kullanıldı. Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın da sanığı olduğu ÇHD davasında verilen mahkûmiyet kararlarının ana dayanağından birini gizli tanık ifadesi oluşturdu. Bu davada tanık olan B.E. farklı soruşturma veya davalarda altı kez ifade verdi. İfadelerde, 344 kişi hakkında beyanda bulundu. Bu kişilerden 128’i tutuklandı.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı Kobani davasının iddianamesinde de gizli tanık ifadesi yer aldı. Yine Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, aleyhinde verilen bir tanık ifadesi nedeniyle tutuklandı.