"Kadına yönelik şiddetin kaynağında sömürü düzeni ve gericilik vardır"

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla etkinlikler düzenleyecek. Sömürüye, gericiliğe, şiddete karşı yeni bir ülke örgütlü mücadelemiz ile mümkündür diyen İKD’li kadınlar, eşitlik, özgürlük ve laiklik için mücadeleyi büyütüyor.

Gazetemanifesto’ya değerlendirmelerde bulunan İKD Genel Başkanı Umut Kuruç kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gericiliğe karşı mücadelenin ertelenemez bir görev olduğunun, amasız fakatsız laikliğe sahip çıkılması gerektiğinin altını çizdi.

Kuruç 25 Kasım’ın kadınlar için önemini ve anlamını şu ifadelerle değerlendirdi:

‘’Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak takvimlerde yer alan 25 Kasım, tarihsel olarak da güncel olarak da esas olanın bu şiddetin kaynağıyla mücadele etmek ve bunu kurutmak olduğunu teyid ediyor aslında. Bu şiddetin, onu var eden mülkiyet ve sömürü ilişkileri ile ona eşlik eden gericilikten beslendiği unutulmamalıdır.

Özellikle son 30 yılda gerek dünyada gerekse ülkemizde kapitalizmin gerici ideolojilerle ilişkisi giderek daha fazla gözle görünür hale gelmiş, toplumsal yaşamı ve ilişkileri çok daha fazla belirlerken iktidardaki etkinliği büyük oranda artmaya başlamıştır. Ülkemizde de 1980’lerle birlikte siyasette Türk-İslam sentezi emekçi sınıfları sermayenin yeni birikim rejimine ikna etmek üzere ana eksen haline gelmiştir. AKP bu sürecin ürünüdür ve laikliğin siyasetten ve toplumsal yaşamdan tasfiye edilmesinin kaynağı burada aranmalıdır. Kısa tarihsel arka plan budur.

Hedef laikliğin tasfiyesi ile birlikte emekçi kitlelerin dinci gerici değerlerle kuşatılarak sermayenin çıkarlarına, bu doğrultuda her türlü uygulamaya ikna edilmesidir. Burada öncelikli olan kadınların ikna edilmesidir. Böylece sermaye piyasaya devrettiği emeğin yeniden üretimi olan maliyet kalemlerinden kurtulur. Dinin kadınlara vaaz ettiği budur. Böyle bir toplumsal yaşama, onun kurallarına ya örgütleyerek ya da zorla ikna… Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo bunun hızlandığı ve güçlendiği bir süreçtir.

Laikliğin tasfiyesiyle yurttaşlığın yerini tebaa alırken, eşit yurttaşlık fikrine tahammülü olmayanlar önce kadınların eşit yurttaşlığını yok etmeyi hedefliyor.

Burada kadının payına çok daha fazla ayrımcılık, çok daha güçlü bir gerici kuşatma ve çok daha büyük boyutlarda şiddet düşüyor. Kadına yönelik şiddetteki korkunç artışın temelinde yatan ise iktidarın topluma dayattığı gerici ideolojik dönüşüm… Kadın düşmanlığı bizzat iktidarın yetkili ağızlarınca dillendirilirken, kurumları ve medyası aracılığıyla toplumsal yaşamda içselleştirilmesi hedeflenerek meşrulaştırılıyor. Gerici ideolojik kuşatma eşliğinde yoksulluk ve yoksunluk kadına yönelik şiddeti de beraberinde getirirken, neredeyse her gün en az bir kadın katlediliyor.

Bu kuşatma çocuklarımızın da yaşamını karartıyor. Cinsel suçların yüzde 46’sının çocuklara karşı işlendiği ülkemiz, çocuk istismarında dünya sıralamasında ilk 3’te… Durum öyle vahim ki, Adalet Bakanlığı artık çocuk istismarına yönelik verileri paylaşmıyor.

Cinayetler, şiddet ve istismar azalmadan sürerken laikliği tasfiye edenler kadınların ve çocukların üzerinde daha fazla tepinmeye, bizleri koruyan yasal düzenlemelerin son kırıntılarını da ortadan kaldırmak üzere hamleler yapmaya devam ediyor. Özellikle AKP iktidarı boyunca kadına yönelik şiddetteki artış yüzde binlerle ifade ediliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasının bir gece yarısı kararnamesiyle çekilmesi de sadece kendinden menkul bir kadın düşmanlığıyla açıklayamayız. Temelinde laiklik üzerinde kurulan hukuk rejiminin reddi vardır. Bütün bu dönüşümün bir anlamda teyidi var. Yani bir taşla birden çok kuş vurma hedefi vardır. Bütünlüklü bir hamledir. Bunun sadece erkek egemen anlayışla açıklanması resmin bütününü gözden kaçırmaktır. Karşı karşıya olduğumuz gerici dönüşümü inkâr etmekle sonuçlanır.

Dolayısıyla bir yandan bu düzen sürsün, bir yandan da kadına yönelik şiddet ortadan kalksın gibi bir yaklaşım tamamen gerçek dışı bir beklentidir.

Laikliğin tasfiye edildiği koşullarda İstanbul Sözleşmesi’nin başına gelenler de ne yazık ki şaşırtıcı değil. 2014’te yürürlüğe girmiş olsa da pratikte hayata geçmeyen Sözleşme’nin uygulanmasını istemek için önce laikliğe amasız fakatsız sahip çıkmak, dinin toplumsal yaşamda ve siyasetteki yerini reddetmek, imam hatiplerin, Diyanet’in, cemaat ve tarikatların, dinci gerici dernek ve vakıfların kapatılmasını istemek gerekiyor. Gericiliğe gericilik demek ve laiklik için mücadele etmek gerekiyor.

Şiddetin yasaklanması, eşit yurttaşlık, toplumsal yaşamda, siyasette ve üretimde eşitlik, dolayısıyla özgürlük için laikliği tasfiye edecek kadar gericileşen sermayeye ve onun iktidarına karşı yeni bir ülke, yeni bir cumhuriyet için kadınları İlerici Kadınlar Derneği saflarında örgütlenmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.’’

25 Kasım dolayısıyla ‘’Sömürüye, gericiliğe, şiddete karşı yeni bir ülke örgütlü mücadelemiz ile mümkün’’ diyerek kadınları bir araya gelmeye çağıran İKD, İstanbul, Ankara ve Gaziantep’te etkinlikler gerçekleştirecek.

Ankara’da kadınların buluşma adresi Sakarya Caddesi

25 Kasım dolayısıyla Ankara’da İKD, Kadın Meclisleri ve FKF’li Kadınlar’ın çağrısıyla ‘’Şiddetsiz ve Sömürüsüz Bir Dünya Mümkün’’ vurgusuyla kadınlar 27 Kasım Cumartesi Günü Saat 17.00’da Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması gerçekleştirecek.

İstanbul’da kadınlar eşit, özgür, laik yeni bir ülke için Kartal ve Sancaktepe etkinliklerinde bir araya gelecek

İstanbul Kartal’da 28 Kasım Pazar günü saat 15.00’da Eğitim-Sen Kartal Şubesinde ve Sancaktepe’de İnönü Mahallesi Alper Sok. No.15/B adresinde yapılacak etkinliklerde kadına yönelik şiddetin toplumsal kaynakları ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin yolu konuşulacak.

Gaziantep’te ‘’Laiklik Neden Önemlidir’’ Etkinliği gerçekleştirilecek.

Gaziantep’te ise laiklikten vazgeçmiyoruz diyen kadınlar 28 Kasım Pazar Günü saat 14.00’da Gaziantep Çepnileri Derneği’nde buluşacak. İKD, Gaziantep Çepnileri Derneği ve Tilkiler Köyü Eğitim Sağlık ve Dayanışma Derneği’nin ortak düzenleyeceği etkinlikte İKD GYK Üyesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir konuşmacı olarak katılacak.