İşsizlik oranı karanlık 90'lardan daha kötü durumda
İbrahim Kahveci, '90’lı yıllarda da gerçek işsizlik, iş gücüne katılım düşerek örtülmüş. Oysa ekonomik gelişme ile işgücüne katılım azalmayacak, tersine artacaktı' dedi.
Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, bugünkü yazısında, işsizlik rakamlarının “karanlık” olarak nitelendirilen 90’lı yıllardan daha kötü bir durumda olduğunu yazdı. Kahveci, 90’lı yıllarda da şimdiki gibi “iş gücüne katılım” oranının düşülerek hesaplandığını aktardı. Kahveci, “90’lı yıllarda da gerçek işsizlik, iş gücüne katılım düşerek örtülmüş. Oysa ekonomik gelişme ile işgücüne katılım azalmayacak, tersine artacaktı” dedi.
Kahveci “Ekonomik kötülük umutsuzluğu ve iş aramayı bitiriyor. Eğer bu umutsuzluk olmasaydı (ki örnek 80’li yıllar) 90’lı yılların işsizlik oranı yüzde 17,3 ve şimdilerde de yüzde 21,0 olacaktı” diyerek, “Umutsuzluk ve fakirlik adeta kaderimiz olmuş. Şu notu da hatırlatayım: AK Parti’nin başarılı yıllarında da temel işsizlik sorunu çözülmemiş. Sadece üstü örtülmüş… Bugün muhalefetin 30 yıldır adeta hiç çözülmeyen ve kronikleşen çalışmayan Türkiye sorununa çözüm üretmesi gerekir. Bu sorun öyle mali-finansal dengelerle çözülemez. Bu sorun yapısal-devrimsel çözüm modelleri gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Kahveci, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Burada bir bakıma şunu anlatıyoruz: Ekonomik kötülük umutsuzluğu ve iş aramayı bitiriyor. Eğer bu umutsuzluk olmasaydı (ki örnek 80’li yıllar) 90’lı yılların işsizlik oranı yüzde 17,3 ve şimdilerde de yüzde 21,0 olacaktı.
Umutsuzluk ve fakirlik adeta kaderimiz olmuş. Şu notu da hatırlatayım: AK Parti’nin başarılı yıllarında da temel işsizlik sorunu çözülmemiş. Sadece üstü örtülmüş…
Bugün muhalefetin 30 yıldır adeta hiç çözülmeyen ve kronikleşen ÇALIŞMAYAN TÜRKİYE sorununa çözüm üretmesi gerekir. Bu sorun öyle mali-finansal dengelerle çözülemez. Bu sorun YAPISAL-DEVRİMSEL çözüm modelleri gerektiriyor.
Aksi halde fakir ve yaşlı bir ülke olarak kalacağız.
(Bu konuda Zekeriya Temizel’in çok değerli görüşlerine başvurulması gerektiğini hatırlatmak isterim. Uzun süreli işsizliğin sadece istihdam alanı oluşturularak çözülemeyeceği, daha yapısal ve kapsayıcı çözüm modelleri gerektiğini ilk ve tek olarak kendisinden dinlemiştim)
Bakınız 15+ yaş nüfusun işsizlik oranında yüzde 5,1 seçimlerde sınır çizgisiymiş. İşsizlik oranı bu orana ulaştığında (çalışabilir tüm nüfusun) seçmen iktidarları değiştirmiş ve yönetimden kovmuş.
Bugün (2021 yılı) 15+ yaş işsizlik oranı tamı tamına yüzde 10,8 gibi felaket ötesi bir noktada. Yüzde 5,0-5,1 seviyelerinde seçmenin iktidar değiştiği sınırın iki katına gelmişsiz. Ama seçmen ‘çöpten ekmek toplarım reisime sahip çıkarım’ havasında.
Bu rakamlar Türkiye’de demokrasinin ve seçmen tercihinin ekonomiden çıktığını, seçmenin yoksulluğu kabullendiğini, hatta yoksulluğu sevdiğini bile söyletebilir seviyelerdir.
Dar tanımla bile aslında işsizliğin yüzde 20’lerin üzerinde kronikleştiğini, sadece TÜİK’in sanal verileri ile bunun kağıt üzerinde yüzde 12,0’lerde gösterdiğini, aslında umutsuzluktan iş bile aranmadığını görüyoruz. Ülkemiz, karanlık 90’lı yılların bile gerisinde kalırken, bu sefer asıl büyük felaketin uzun dönemli kronikleşen fakirlik olduğunu anlıyoruz.
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Felaket tellallarına inanmayın” sözü sizce ne ifade ediyor olabilir?
Ben cevap vereyim: Felakete inanmayın tabi, çünkü felaket ötesi bir ekonomik tablo yaşıyoruz…”