HABER MERKEZİ
İstanbul Barosu tarafından Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümünü araştırmak üzere kurulan ve avukatlardan oluşan komisyonun raporu yayımladı. Raporda soruşturma aşamasındaki eksikliklere dikkat çekilerek delillerin kaybolması, eksik toplanması bakımından kasıt olduğu ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasının engellenmiş olabileceği şüphesini doğurduğu sonucuna da yer verildi.
Giresun’un Eynesil ilçesinde, 12 Nisan 2018’de evinin önünde ağır yaralı bir şekilde bulunarak hastaneye kaldırılan ve tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybeden 11 yaşındaki Rabi Naz Vatan’ın ölümüne ilişkin soruşturma tüm soru işaretleri ve şüphelere rağmen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla kapatılmıştı. Baba Şaban Vatan’ın kızının ölümünün aydınlatılması yönündeki çabaları ise hakkında başlatılan soruşturmalar ve gözaltılar gibi hukuksuzluklara maruz kalmasına neden olmuştu.
Kamuoyunda tepkilere neden olan Rabia Naz soruşturmasının araştırılması için İstanbul Barosu tarafından bir komisyon kurulmasıyla görevlendirilen avukatlar soruşturma dosyasını inceleyerek bir rapor yayımladı.
Rapora göre avukatlar dosyadaki güvenlik kameraları görüntüleri, tutanaklar, adli tıp raporları, otopsi raporu, tanık beyanları ve emniyet raporları gibi bir dizi belgeyi incelemeye aldı.
Olay öncesi ve sonrasında yaşananlara yer verilen raporda olay anına ilişkin olarak ise “Olay anını belgeleyebilen herhangi bir kamera görüntüsü, belge bulunmamakta, olay anında orada bulunan herhangi bir tanık bulunmamaktadır” bilgisine yer verildi.
Raporda olayın zaman çizelgesi de paylaşıldı. Buna göre:
“Rabia Naz Vatan, en son 12.04.2018 tarih saat 16.49.25’te Arçelik Bayi kamera görüntüsü mevcuttur. Ambulans aranma saati ise 17.20.41’dir. Bu iki saat aralığında başka herhangi bir görüntü tespit edilemediği belirtilmiştir.
Mehmet Ali Somuncuoğlu isimli tanık Rabia Naz Vatan’ı saat 17.00- 17.10 arasında Ören Kavşağında Marketim Market önünde gördüğünü beyan etmiştir.
Rabia Naz’ın kendisiyle aynı okulda öğrenim gören öğrenciler M.E. ve B.O. tarafından ikametlerinin bulunduğu Vatan Apartmanının ters istikametinde, Şermin Dede’nin aşağı doğru yürüdüğünü, elinde dondurma olduğunu belirtmiştir.
Rabia Naz Vatan’ın son görüldüğü Arçelik Bayi ile Mehmet Ali Somuncuoğlu’nun gördüğünü ifade ettiği Ören Kavşağında Marketim Market isimli işyeri arası 300 metre, buradan Vatan Apartmanı’nı önünün ise 350-400 metre olduğundan ve yolun rampa olduğundan sebeple, saat 17.00-17.02 arasında Vatan Apartmanı önünde olabileceği değerlendirilmiştir.
Saat 17.05’te Ali Anıl’ın Rabia Naz Vatan’ın yaralı bulunduğu noktadan geçtiği değerlendirilmektedir.
Saat 17.04- 17.12 arasında Saniye Demirci, Naciye Demirci ve Şermin Dede’nin, Rabia Naz’ın bulunduğu noktaya 5 metre mesafede yol kenarında sohbet ettikleri belirtilmiştir.
Rabia Naz’ın her ne olursa olsun bulunduğu yere temas etme zamanının saat 17.13 sıralarında olduğu, Mürsel
Küçükal’ın ise saat 17.15’te bulduğu, 17.20’de ambulans için aradığı dosya kapsamından anlaşılmıştı”
Olay yeri inceleme raporu ile otopsi ve adli tıp raporlarına değinilen raporda olayın üzerinden 27 saat geçtikten sonra düzenlenen olay yeri inceleme raporuna ilişkin olarak “Olay ile ilgili olarak intihar yahut kazaya ilişkin herhangi bir somut bulguya rastlanmadığı bu sebeple ölüm nedeninin tespit edilebilmesi için klasik otopsi gerektiği değerlendirmesi de eklenerek söz konusu rapor imza altına alınmıştır.” denildi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının Prof. Dr. Ali Rıza Tümer imzalı, 13.09.2018 tarihli raporuna göre bulguların trafik kazasına bağlı çarpma sonucu meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığı, Adli Tıp Kurumu Giresun Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 18.01.2019 tarihli raporuna göre ise “Kırıkların özellikleri itibariyle ayaklar üzerine yüksekten düşmeye bağlı spesifik bulgular olması dikkate alındığında; tamamının olay yeri inceleme raporunda özellikleri belirtilen apartmanın çatısından düşmekle husüllerinin mümkün olduğu, sorulduğu üzere apartmanın çatısından koşarak aşağıya atlaması durumunda söz konusu sundurmaya çarpmadan düşebileceği, ölümünün trafik kazasına bağlı olmadığı” kanaatine yer verildiğine değinilmiştir.
Öte yandan raporda yer alan, Görele Sulh Ceza Hakimliği tarafından bilirkişiler adli tıp uzmanı Servet Yenal, fizik mühendisi Mehmet Demirci eşliğinde 31/10/2018 tarihinde yapılan keşfe ilişkin tutanakta, keşif esnasında müteveffanın ağırlığına eşit yaklaşık 70 kg. kum dolu çuvalın çatı kısmından ivme kazandırmak suretiyle atıldığı, çuvalın gürültülü bir şekilde veranda olarak tabir edilen tenteye çarparak buranın uç kısmını kırdığı ve gürültülü bir şekilde beton yola düştüğü hususlarının tespit edildiği bilgisine yer verilmiştir.
Tanık Mürsel Küçükal’ın ifadesini değiştirmesi sonrası hazırlanan Adli Tıp Üçüncü Üst Kurulu’nun 19.08.2019 tarihli mütalaasında bulunan “Mevcut yaralanmasıyla tanık tarafından tarif edildiği şekilde yeşillik alandan bulunduğu yere kadar sürünerek ulaşmasının tıbben mümkün olduğu, dolayısıyla sorulduğu üzere mevcut travma bulgularıyla çocuğun ikamet ettiği evin terasından yan tarafta bulunan yeşillik alana düşme sonrası sürünerek yaralı olarak bulunduğu yere (yaklaşık olarak 6-7 metre) ulaşabileceği oy birliği ile belirtilmiştir.” Değerlendirme de raporda yer almaktadır.
Tanık beyanlarına da yer verilen raporda özellikle Rabia Naz’ı ilk bulan kişi olarak dosyanın en önemli tanığı niteliğinde olan ve 3 kez ifade değiştirerek olayın meydana gelişi hakkında ciddi şüphelerin doğmasına neden olan Mürsel Küçükal’ın çelişkili beyanlarına yer verildi:
“Mürsel Küçükal, ‘Çeşmeden su doldurup elinde bidonlarla dönerken Vatan ailesinin binasına 100-150 metre varken köpek sesine benzer inilti sesleri duyduğunu, yaklaşınca yerde sırt üstü yatan Rabia Naz’ı gördüğünü ve komşu Şermin Dede’yi yardıma çağırdığını’ söylemiştir. Küçükal, 31 Ekim 2018’de olaydan 7 ay sonra keşifte dinlendiğinde, yere yatarak Rabia Naz’ı nasıl bulduğunu canlandırarak ve ilk ifadesine ek olarak ‘Vatan apartmanının birinci kat kapılarını çaldığını, açan olmadığını, sonra Şermin Dede’ye seslendiğini’ belirtmiştir. Mürsel Küçükal Giresun Asayiş Şube Müdürlüğünün 18.04.2019 tarihli bilgi alma tutanağında; ‘çeşmenin önündeyken güm diye bir ses duyduğunu, sese doğru yürüdüğünü, yürürken uluma gibi bağırtı sesi duyduğunu, sese gittiğini, biraz yaklaşınca sırt üstü yatan bir kız çocuğunu gördüğünü, kızın yanında çantasının olmadığını, kızın ellerini, kollarını ve ayaklarını sallayarak can çekişir vaziyette olduğunu, bu sırada ayakkabısının birinin ayağından çıktığını, ayakkabının çıktığı ayakta herhangi bir kan izi görmediğini, kızın önünde bulunduğu binadan düşmüş olabileceğini düşündüğünü’ söylemiştir.
Verdiği 3. ifadesindeki değişikliklerden 26 gün sonra, Mürsel Küçükal’ın, Giresun Asayiş Şube Müdürlüğünün 14.05.2019 tarihli ek bilgi alma tutanağında, ‘önceki ifadelerde eksik hususların olduğunu, vicdanının rahat etmediğini, çeşmeden sularını alıp, Ali Anıl’ın evinin önündeki virajı dönerek düze çıktığında bir bağırtı sesi duyduğunu, bunun üzerine hızlanarak yürümeye başladığını, Şermin Dede’nin evinin yakınına geldiğinde Vatan Apartmanının alt tarafındaki yolda park halinde bulunan mavi renkli aracın önünde, (olay günü olay yeri resimlerinde görüldüğü üzere mavi arabanın önünde bir de beyaz araba var, ondan hiç söz etmiyor) fındıklık alan ile beton yolun birleştiği yerde bir kız çocuğunun olduğunu gördüğünü, çocuğun ayaklarının çimenlik alanda, baş kısmı yolda bulunur şekilde, dirseklerinden güç alarak sürünür vaziyette olduğunu, şoke olup dona kaldığını, herhangi bir müdahalede bulunmadığını, çocuğun sürünerek mavi aracın arka kısmına kadar geldiğini, sırt üstü yatar vaziyette ellerini ve kollarını can havliyle hareket ettirdiğini, bu esnada bir ayağının diğer ayağına takıldığını, ayakkabısının birinin ayağından çıktığını, Vatan Apartmanından düşmüş olabileceğini, sara düşündüğünden binanın demir kapısından içeri girdiğini, birinci kattaki dairelerin kapısına birkaç kez vurduğunu, açan olmadığını, bunun üzerine dışarı çıktığını yakındaki Şermin Dede’nin kapısına vurduğunu, çocuğu Şermin Dede’ye gösterdiğini, bu anlattıklarını ilk defa şimdi dillendirdiğini, suçlu konuma düşeceğinden korktuğunu, bu nedenle daha önceki ifadelerinde bu hususlardan söz etmediğini’ eklemiştir. Mürsel Küçükal, aynı gün, Görele Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2019 tarihli tanık ifade tutanağında (5. ifadesinde) beyanlarına ilaveten, ‘çeşmenin başında su doldurmadan önce orada çalışan kadınlar ile sohbet ettiğini, su doldurduktan sonra çeşmenin yanındayken gümmm diye bir ses duyduğunu, sesin geldiği yere doğru yürümeye başladığını, bu sırada herhangi bir araç veya başka bir şey fark etmediğini, yürürken uluma gibi bir bağırt sesi duyduğunu, sese doğru gittiğini, bir süre sonra bir kız çocuğunun sırt üstü geri geri iş yerinin olduğu tarafa doğru sürünür vaziyette gördüğünü, Şermin Dede’nin kızı gördüğünde 19 tanıdığını, saat 17:20’de telefonu ile 112 acili aradığını, Şermin Dede’nin su istemesi üzerine ellerindeki bidonu bırakarak, Vatan Apartmanın alt katındaki iş yerinden bidonla su alıp getirdiğini, Şermin Dede’nin çocuğun yüzüne su vurduğunu, bu sırada Güler Vatan’ın yukarıdan seslendiğini, Güler Vatan’ın da yanlarına geldiğini, daha sonra Muhammet Vatan’ın geldiğini, arabasına koymak üzere çocuğu kucakladığını, bir iki adım attıktan ve ambulans geldikten sonra yavaşça geri yere bıraktığını, sonra su bidonlarını alarak evine geçtiğini, eve giderken bir kişinin kendisine ne oldu diye sorduğunu, kendisine yukarıda bir kız çocuğu yatıyor dediğini, ve ek olarak, ağabeyi Çetin Küçükal’ın kendisini aradığını, polislerin olay yerine gelmesi gerektiğini söylediklerini bildirmesi üzerine tekrar olay yerine gittiğini, polislerin anlatımları doğrultusunda işlemler yaptığını, karakola giderek ifade verdiğini, daha önceki ifadelerinde “gümmm” diye ses duyduğunu söylemediğini, olay yerine kendisini çağıran polise ses duyduğunu söylediğini, onun da kaza gördün mü, araba gördün mü diye sorduğunu, yok demesi üzerine de ses duydum dersen senin üzerine kalır demesi nedeniyle korktuğunu, bu polisin kim olduğunu görse de hatırlamayacağını, çekindiği için ifadelerinde bu hususu bildirmediğini’ anlatmıştır.”
Raporda ayrıca ağır yaralı halde hastaneye kaldırılan ve acil müdahaleye alınan Rabia Naz’ın müdahale esnasında kaybolan çoraplarına ilişkin ifadelerine başvurulan doktor ve hastane personellerinin de beyanlarına yer verilerek önemli bir delilin kaybolduğu konusuna dikkat çekildi.
Komisyonda bulunan avukatlardan oluşturulan 4 kişilik heyetin Eynesil’e giderek olay yerinde inceleme yaptığı belirtilen raporda “Çıkarılan zaman çizelgesi doğrultusunda Rabia Naz’ın olay gününe ilişkin bütün hareketleri ve yürüdüğü iddia edilen güzergah, dosyada adı geçen metruk ev, olay yeri olan Vatan Apartmanı önü, yan taraftaki fındıklık, çatı ve apartman içerisi ayrıntılı olarak incelenmiştir” denildi.
Dosyada şüpheli sıfatıyla soruşturulan Güler Vatan ile yapılan görüşmede ise daha önce de inceleme için birilerinin geldiğini fakat ilk defa bu kadar ayrıntılı inceleme yapıldığını, bu nedenle şaşırdığını belirttiği aktarılmıştır.
Olay yerinde özellikle de çatıda yapılan incelemenin ifadeler ve Rabia Naz’ın sonradan bulunan çantası konusunda çelişkileri anlayabilmek açısından çok önemli olduğu belirtilen raporda “Fındıklık ve çatı tarafımızca fotoğraflanmış, üzerinde çalışılmış, ifadeler ile karşılaştırılmıştır. Olay sırasında seslerin duyulduğunu belirten ifadelere ilişkin mesafeler detaylı incelenmiştir. Ayrıca işbu fotoğraflar, mesafe- düşüş ve diğer detayları anlayabilmek adına çeşitli uzmanlar ile paylaşılmış ve görüş alınmıştır” Bilgisine yer verildi.
Raporun 4. Bölümünde ise soruşturma aşamasındaki eksiklik ve hukuka aykırılıklara tek tek yer verildi. Buna göre, hastane aşamasında Rabia Naz’ın üzerinde bulunan ve önemli bir delil olan çoraplarının kaybolduğu, delillerin adli makamlara aynen ve eksiksiz tesliminin ilgili ve görevli kişi tarafından yerine getirilmemesinin soruşturmayı sekteye uğrattığı belirtildi.
Olay yerinde gerçekleştirilen delil toplama sürecine de yer verilen raporda bir dizi eksiklik ve usulsüzlük yapıldığı ortaya konulmuş ve “Kolluk tarafından yapılan olay yeri incelemesi gereği gibi yapılmamış, zamanında deliller toplanmamış, delillerin niteliğinin kaybolmasına neden olacak şekilde davranışlar sergilenmiştir. Kamu görevlisinin görevini yapmaması fiili bakımından TCK 237. maddesi gündeme geleceği gibi aynı zamanda bu fiillerin delillerin yok edilmesi, gizlenmesi sonucunu da meydana getirmesi nedeniyle TCK 281. madde gereği ilgililerin sorumluluğu doğacaktır. Sorumluların TCK 237. madde ve de 281. madde gereği cezai soruşturmaya tabi tutulmadığı ayrıca görülmüştür.” Değerlendirmesinde bulunuldu.
‘ADLİ TIP RAPORLARINDA EKSİK İNCELEME YAPILDI’
Dosyadaki bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile oluşturulduğuna değinilen raporda şu ifadelere yer verildi:
“Dosya kapsamında alınan bilirkişi ve adli tıp raporları müteveffanın bulunduğu yer göz önüne alınmadan soyut değerlendirmeler içermektedir. Meydana gelen yaralanma ile düştüğü/atladığı/atıldığı iddia edilen yükseklik arasındaki ilişkinin incelenmesi gerekir. Örneğin, çatı yüksekliği ile meydana gelen yaralanmalar arasında bir ilişkinin kurulması bakımından bir değerlendirme yapılmamıştır. İntihar ihtimalinin incelenmesi için söz konusu yükseklikten (ön taraftan 18.6 metre, fındıklık tarafından yaklaşık 15 metre) atlayan, müteveffanın özelliklerine sahip birinde meydana gelecek yaralanmaların neler olacağı, mevcut yaralanmalar ile bu yüksekliğin uyumlu olup olmadığı incelenmelidir. Bilirkişi ve adli tıp raporları, olay yeri görülmeden, olayın özellikleri göz önüne alınmadan, çevresel koşullar incelenmeden, müteveffa çocuğun kemik kırıklarına ilişkin röntgen filmi çekilmeden hazırlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu raporların tamamı eksik incelemeyle oluşturulmuştur.”
Olay gününden sonraki süreçte delillerin toplanması sürecine de yer verilen raporda trafik kazası şüphesine rağmen otoyol veya yan yollara ilişkin EDS kayıtlarının toplanmadığı, olay yerine yakın zamanlarda geçtiği belirlen mikser araçlarındaki kamera görüntülerinin toplanmadığı, Mehmet Ali Somuncuoğlu’nun bulunduğu yerlere ait kamera görüntüleri veya diğer delillerin toplanmadığı, olay saatine yakın saatlerde sinyal veren telefonların incelenmesine yönelik HTS kayıtları talep edilmediği, yüksekten düşme/atlama/atılma olasılığına binaen olaya uygun başka yüksek yerlerin olup olmadığının araştırılmadığı, ambulans ve hastaneye ait kamera kayıtlarının geç talep edildiği ve kamera kayıtları alındığında kayıtların üzerine başka kayıtların yapıldığının görüldüğü, dosyadaki önemli delillerden biri olan Rabia Naz’a çanta üzerinde yapılan parmak izi incelemesinde herhangi bir ize rastlanmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, çanta üzerindeki izlerin silinmiş olması bakımından kuvvetli şüphe bulunmasına rağmen sorumlu olabilecek kamu görevlileri hakkında herhangi bir tahkikat yapılmadığı hususları vurgulanmıştır.
Raporun sonuç bölümünde ise soruşturma aşamasında yapılan çok sayıda eksikliğin tespit edildiği vurgulanarak “Bu eksiklikler maddi gerçeğin ortaya çıkmasını oldukça güçleştirmiştir. Eksikliklerin çok fazla olması ve soruşturma aşamasında ilgili kamu görevlilerinin gelişigüzel davranması göz önüne alındığında delillerin kaybolması, eksik toplanması bakımından kasıt olduğu ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasının engellenmiş olabileceği şüphesini doğurmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Savcının, olay gecesi Rabia Naz’ın kıyafetlerinin ailesine teslimi talimatı vermesi ve inceletmeye göndermemesi, olaydan 7 ay sonra yapılan keşfe kadar olay yerine hiç gitmemesi, ayrıca dosyaya sonradan atanan ve 16.07.2020 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair kararı veren Savcının olay yerine hiç gitmemesi gibi hususların savcılığın sorumluluğunu tartışılır kıldığına dikkat çekildi.
İnceleme neticesinde Rabia Naz Vatan’ın ölümünün yüksekten atıma, itilme, kaçma, düşme veya araç çarpması sonucu gerçekleştiğine dair kesin bir kanaat belirtmenin mümkün olamadığı ifade edilen raporda soruşturmanın çok ciddi eksiklikle yürütüldüğü belirtilerek şu sonuca yer verildi:
“Kamuoyu vicdanının rahatlatılması, yurttaşların 27 aklındaki soru işaretlerinin giderilmesi ve adaletin tecellisi için yukarıdaki eksikliklerin ivedilikle yerine getirilmesi elzemdir.
Rabia Naz’ın düşme, atlama, itilme, araç kazası veya sair nedenlerle nasıl gerçekleştiğinin tespitinin yapılması için eksikliklerin giderilmesi gerektiği, Rabia Naz Vatan’ın ölümünün şüpheli ölüm olduğu ve Görele Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen 16.07.2020 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair kararın yerinde olmadığı ve Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümünün aydınlatılması için soruşturmaya devam edilmesi gerektiği kanaatimizdir.”
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…