"Kabil Havaalanı'nın ihalesi Türkiye ve Katar'a kaldı"
"Katar, Türk Lirası’nın değer kaybı nedeniyle Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ortamdaki avantajları kullanmak isteyecektir."
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’ın başkenti Doha’ya düzenlediği iki günlük resmi ziyaret sona erdi. Ziyareti VOA Türkçe’ye değerlendiren Türkiye’nin eski Katar Büyükelçisi Mithat Rende’ye göre, Katar, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumdan avantaj sağlamak istiyor
Türkiye’nin eski Katar Büyükelçisi Mithat Rende, Türk Lirası’nın değer kaybı içinde olmasının tüm diğer ülkeler gibi Katar için de bir yatırım fırsatı oluşturduğunu hatırlattı.
Rende, ‘‘Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Toplantısı iki ülke liderinin başkanlığında toplanıyor. Bu mekanizma çerçevesinde ekonomik, askeri ve siyasi ilişkiler ele alınıyor. Katar’da iki yüz kadar Türk şirketi var ve bu şirketler 15 milyar dolarlık projeler yürütüyor. Katar’ın Türkiye’ye yatırım bakımından ilgisi de sürüyor. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, açıkça ‘ekonomik zorlukların yarattığı fırsatlardan yararlanmak isteriz’ dedi. Katar, Türk Lirası’nın değer kaybı nedeniyle Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ortamdaki avantajları kullanmak isteyecektir. Bunun dışında askeri ilişkiler de güçlü. Cumhurbaşkanı’nın hitap ettiği ortak askeri üs ilişkilerin derinliğini gösteriyor. Bunun dışında Katarlı pilotların Türkiye’de eğitilmesi meselesi var. 35 uçak ve 250 personelin geleceği söyleniyor. Kabil Havalimanı da görüşmelerde gündeme gelmiş olmalı. Havalimanının açık tutulması Batı ve ABD kadar gıda desteğine ihtiyaç duyan Afganistan için de önemli. Anlaşılan bu ihale Türkiye ve Katar’a çıkmış durumda’’ dedi.
“TÜRKİYE, İLİŞKİLERİNİ NORMALLEŞTİRMEK İSTİYORSA MÜSLÜMAN KARDEŞLER’E MESAFELİ OLMALI”
Arap Baharı’nın en başından beri sorunlar yaşadığı Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) sorunların aşılması için ilk adımları atan Türkiye’nin Mısır ve Suudi Arabistan ile de benzer arayışlar içinde olduğu belirten Mithat Rende, bu ilişkilerin sürdürülebilir olması için yeni dönemde Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ile ilişkilerini daha da mesafeli hale getirmesinin gerekli olabileceğini ifade etti.
Eski büyükelçi, ‘‘Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in beklenmedik ziyareti önemliydi. İkili ilişkilerdeki gerginliğin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tavan yaptığını biliyoruz. Görüşmelerde 10 miyar dolarlık bir yatırım niyeti olduğu söylendi. Mal alımı, gayrimenkul alımı ya da Varlık Fonu’ndan belirli tesislerin satın alınması mı var bu yatırım içinde onu zaman gösterecek ama Suudi Arabistan’la da normalleşme arayışları var. Hatta Cumhurbaşkanı’nın Katar ziyareti marjında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşme olacağı iddiaları vardı. Selman yarın Doha’ya gelecek ama bir görüşme olacağı teyit edilmedi ama o tarafla da bir normalleşme arayışı var. Buna rağmen Suudi Arabistan’da Türk mallarına ambargo sürüyor. Mısır ve İsrail’le de benzer çabalar var. Bir an önce büyükelçilerin tayin edilmesi lazım. Büyükelçi olmaksızın ilişkileri nasıl geliştireceksiniz? Bölge ülkeleri ile normalleşme çabalarının arkasında ABD desteğine dair olduğunu farz ediyoruz. Bilindiği gibi Müslüman Kardeşler, Körfez’deki kraliyet ailelerine karşı oldukları sır değil. BAE ve Suudi Arabistan da Müslüman Kardeşleri tehdit olarak görüyor. Türkiye bu ülkelerle ilişkilerini normalleştirmek istiyorsa Müslüman Kardeşler’e daha mesafeli olmalı ve hassasiyetlere dikkat etmeli’’ dedi.