İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Mart ayında en az 142 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini açıkladı.
En çok ölümün İstanbul’da yaşandığı açıklanan Mart ayı iş cinayetleri raporunda, en fazla ölüm nedenleri sırasıyla Covid-19, trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme, kalp krizi ve intihar oldu.
Raporda ayrıca, patronların 2020 yılında 177 bin işçiyi ‘yasağa’ rağmen işten atma gerekçesi olan Kod-29’a da değinildi.
İSİG’in iş cinayetleri raporunda öne çıkanlar şöyle:
İSİG’in Mart ayı raporu şöyle:
“DİSK-AR’ın açıklamasına göre 2020 yılında 34 bini kadın ve 143 bini erkek işçi olmak üzere toplam 177 bin işçi Kod-29 maddesi ile işten çıkarıldı. Yani her ay yaklaşık 15 bin işçi Kod-29 gerekçesiyle işten atıldı.” diyen İSİG, açıklamasına şöyle devam etti:
“Kod-29 ile işçi çıkartmada patronun beyanı yeterli, hiçbir ispat yükümlülüğü yok. Zaten Madde 25/2 yoruma açık. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” içinde bulunan “işverenin güvenini kötüye kullanmak”, “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” ifadeleri keyfi işten atmaların önünün açılması anlamına geliyor. Kod-29’dan atılan işçinin kıdem tazminatı gasp ediliyor, işsizlik maaşına da hak kazanamıyor. Ayrıca “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” nedeniyle işten atıldığı için fişleniyor ve iş bulması imkansız hale getiriliyor. Oysa bu dönemde sadece salgında ölümüne çalıştırma koşullarına karşı çıkan, haklarını isteyen ve bu yüzden sendikalaşan işçiler Kod-29 nedeniyle işten atıldı. Yani Kod-29 bir sermaye keyfiyetidir ve temel olarak işçilerin haklarının baskı altına alınması ve örgütlenmesinin engellenmesinin bir ifadesidir.
Bizler bu noktada “Kod-29 kaldırılsın!” şiarını yükseltirken diğer yandan da Kod-29’a karşı direnen tüm direnişlerin koordinasyonunu sağlamalıyız, işçi sınıfının bütününe bu saldırının tekil olmadığını anlatabilmeliyiz ve ortak-birleşik bir mücadeleyi örebilmeliyiz.
Unutmayalım, patronlar hak-hukuk dinlememektedir. Sendika düşmanlığı yapılırken keyfi işten atmalarla gözdağı verilmektedir. İktidar ise nerede bir işçi direnişi varsa orada Valilik kararları veya Hıfzıssıhha Kanunu’na dayanarak yasaklar getiriyor. İşte tam da bu noktada salt mahkeme süreçlerine bel bağlamayan ve oyalanmayan bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bu saldırılara karşı bizlerin tek bir cevabı var: Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!”
Bu haber en son değiştirildi 8 Nisan 2021 18:57 18:57
AKP’li İzmir Menemen Belediyesi’nin 2023’te bir ay içinde 40’a yakın konser ve etkinlik yaptığı ortaya…
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…